Koyu kahverengi kapıyı iki kez tıklattıktan sonra bir adım geri çekilip kapının açılmasını için beklemeye başladı. Bu eve her seferinde başka duygularla geliyordu. Bu sefer içinde heyecanın yanında başka bir duygu daha vardı. Bu duygu, kapı açılıp arkasında sarışın adamın uzun bedeni belirdiğinde daha çok açığa çıktı.
"Hoş geldin." Tahir'in ona hoş geldin demesi bir şeylerin gerçekten değiştiğini gösteriyordu. Diğer gelişlerindeki durumu Atakan çok net hatırlıyordu.
"Hoşbuldum." Tahir geçmesi için kenara çekildiğinde Atakan eve girdi. Montunun fermuarını açarken mavi gözler onu izliyordu.
"Burnun kızarmış."
"Soğuktan dolayı." Gerçekten de öyleydi. Eve girdiğinde yüzüne çarpan sıcaklık sayesinde iyi hissetmişti. Montunu tamamen çıkarıp eli kafasına gittiğinde beresini unuttuğunu o zaman fark edebilmişti.
"Ne oldu?" Tahir onun bu arayışını görmüştü.
"Beremi oyun salonunda unutmuşum." Montunu asıp ayakkabılarını da çıkarırken Tahir ona ev terliği vermişti. Evin salonuna geçerlerken Tahir'in sırtını izliyordu. Oyun salonundan öyle fırlayarak çıkmıştı ki beresini unuttuğuna şaşırmıyordu. Sanki Tahir onu bekleyemeyecekmiş gibi koşarak otobüse binmişti. Evin önüne gelene kadar da nefes nefeseydi. Biraz önce nefeslenmek için evin önünde 5 dakika beklemişti.
"Oyun salonunda mıydınız?" Tahir gri rengindeki spor koltuğa oturduğunda Atakan da onun oturduğu aynı koltuğa yerleşti. Aralarında bir kişilik daha boşluk vardı. Atakan'ın gözleri etrafta dolaşırken Tahir'in bakışlarının da onun üzerinde olduğunu hissedebiliyordu.
"Playstation oynadık." Büyük ekran televizyonun altındaki oyun konsollarını gördüğünde parmağıyla işaret etti. "Sizin de varmış." Tahir'in video oyunu oynayacak biri olduğunu düşünmemişti.
"Hiç oynamadım." Bu çok garipti.
"Nasıl yani?" dedi Tahir'e bakarak. O zaman neden evine almıştı ki?
"Biri eve gelirse oynar diye aldım." Biri eve gelince oynar diye bu mu alınırdı? Atakan birkaç saniye bunu bayağı sorgulamıştı ama birkaç saat önce Mehmet'in oyun oynarken ne kadar mutlu olduğunu hatırladığında Tahir'in yüzüne bakakaldı. Olabilir miydi? "Ne oldu?"
"Tahir."
"Efendim?" dedi sarışın adam yaslandığı koltuktan doğrularak.
"Oyun konsolunu Mehmet için mi aldınız?" Sorusu karşısındaki adamın yüzünde büyük bir yıkıma yol açtı. Atakan aslında sormayacaktı ama sabah ona anlatılan şeyler yüzünden sorgulamak zorunda kalmıştı. Çünkü Atakan, kardeşi yırtık ceketle gezerken lüks içinde yaşayan bir adamla birlikte olamazdı. "Belki fazla ileri gittiğimi düşünüyorsunuz ama." Biraz çekiniyordu. Söyleyeceği şeyler onu hem utandırıyor hem de korkutuyordu. Ancak bilinmezlikleri sevmeyen biriydi. "Birlikte olacağım kişiyi tamamen tanımadan bir ilişkiye başlayamam." Biraz önce soğuktan kızaran yüzü şimdi utançtan yanıyordu.
"Mehmet'le olan ilişkim neden bizi etkilesin Atakan?"
"Hayatımızdaki insanlar er ya da geç bizim de hayatımızı etkiler."
"Ben sana kardeşinle ilişkini soruyor muyum?" Tahir'in bu ses tonuna Atakan alışkındı. Bu yüzden onu etkilemesine izin vermiyordu.
"Sorabilirsin." Zaten bir türlü 'siz' diyemeden konuşamıyordu. Aralarındaki bu şeye çok yabancıydı.
"Sormak istemiyorum."
"Hiç sormak istemez misin?" dedi ona bakmak yerine yerdeki halıyı izleyen adama. "Ben merak ettiğim için senin de merak edeceğini düşünmüştüm." Atakan onun her şeyini merak ederken onun umrunda bile değil miydi? Üzülmüştü. Tahir'in ona bakmadığı gibi o da bakışlarını ondan çekti. Daha geleli kaç dakika olmuştu ama yine aynı şey yaşanıyordu. Tahir sürekli onun bu evden kalbini kırarak yolluyordu. Gitmek istemiyordu. Giderse bu sefer ona yaklaşacak cesareti olmazdı. "Biz 4 kardeşiz." dedi koltuğun üzerindeki top şeklindeki kırlenti eline alırken. "Benden 8 yaş büyük bir abim ve ben doğduğumda çoktan evden ayrılıp gitmiş iki ablam var." Yüzsüzce anlatıyordu. "Ben evin en küçüğü olduğum için doğduğumda zaten ailem çok da genç değildi ama benim için çok çalıştılar, desteklediler. Zaten biliyorsun sosyal olarak iyi becerilerim yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıfır Hata
Teen Fiction"Beceriksiz bir aşçı olduğunu kabul ediyor musun?" Kabul etmiyordu. Bu mesleği yapabilmek için ailesinin yaptığı fedakarlıkları göz ardı edemezdi ama karşısındaki adam onu mahvediyordu. Hissettiği duygular yüzünden canı yanıyordu. "Evet." "Evet ne...