Odaklanma sorunu yaşayan insanların ortak özelliği dış çevreden çok kolay etkilenmeleriydi. Atakan normalde bir işe odaklanırsa tam odaklanırdı ama bugün farklıydı. İşe yine aynı saatinde gelmiş ve çalışmaya başlamışlardı ama sarışın çocuğun bedeninde garip bir rahatsızlık hissi vardı. Mete ile birlikte her zaman çıkarttıkları tabağı hazırlarlarken sürekli dikkati dağılıyordu. Buradaki dış etken de Tahir'di.
Dün Atakan onu öpmüştü. Buna hala şaşıran sarışın çocuk, Tahir onu eve bırakırken bile sessiz kalmıştı. Dün gece hayatının en heyecanlı gecesiydi. Güneşi doğdurana kadar uyumamış sürekli düşünmüştü. Sabah ise Tahir ona "Günaydın." mesajı atmıştı. Birinin ilk günaydın dediği kişi olmak çok güzel bir histi.
"Pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun Ata." Mete'nin sesiyle farkında bile olmadığı gülümsemeyi suratından sildi. "Geldiğinden beri bir haller var sende."
"Değil mi Mete şef?" Aleyna'nın atılmasıyla Atakan iyice utanmaya başlamıştı. "Ben de fark ettim." Atakan onlara cevap vermekten kaçmak için diğer tezgahta duran malzemeleri almaya gitti ama seslerini hala duyuyordu.
"Ocağı yakmadan yemek pişirmeye çalışıyordu biraz önce." Öyle bir olay olmuştu, evet ama o sıra Tahir ona gülümsediği için dikkati dağılmıştı. Mutfak gibi tehlikeli bir ortamda Tahir onun dikkatini dağıtmamalıydı.
"Şimdi anlarım ben." dedi Aleyna ama Atakan onu anlayamayacağını biliyordu. Tahir Zeybek'in dün gece ona ondan hoşlandığını söylediğini kıza söyleseydi Aleyna onu buradan direkt olarak hastaneye götürürdü. O kadar çok inanmazdı.
Atakan malzemelerle tekrar tezgaha döndüğünde yaptığı işine hızla devam etti. Servise çok az kalmıştı. Tavadaki balığı çevirip Aleyna'nın getirdiği tabağa düzgünce yerleştirdi. Dikkatli bir şekilde sunum yaparken Aleyna'nın dibinde olduğunu fark etmemişti.
"Senden bir koku geliyor, Atakan."
"Ne kokusu?" Kötü mü kokuyordu? Kötü kokması normaldi. Saatlerdir deniz ürünleri pişiriyordu. Tüm koku üzerine sinmişti. "Yemek kokusudur." Tabağı bitirip tezgaha yerleştirdi ve resepsiyon zilini çaldı. "12 numara hazır!" Garsonlardan biri yemeği götürürken Atakan yeni gelen kağıtlardan birini alıp yemeğin ne olduğuna baktı. Sevdiği bir üründü.
"Yok, başka bir şey." Aleyna, Mete'nin yemeği için ona yardımcı oluyordu. Mete bugün baya yoğundu çünkü özel bir müşteri topluluğu yemeği sadece onun yapmasını istemişti. Normalde böyle bir şey kabul edilmezdi ama Davut Çamlıca'nın özel davetlileriydi.
"Parfüm falan sıktım aslında." Atakan kızın ne demek istediğini anlayamıyordu.
"Dur, bir kez daha koklayayım." Gerçekten de dibine girip onu kokladı. Atakan genç kızın bu hareketinden sonra Tahir'e baktı. Neden bunu yapmıştı, bilmiyordu ama kendine engel olamamıştı. Tahir ise o sıra Aslan'la birlikte etlerle uğraşıyordu. Sırtı Atakan'a dönüktü. "Atakan sende aşk kokusu var."
"Ne!" Yüksek çıkan sesi mutfağın gürültüsünü bile bastırmıştı. Çoğu kişi ona dönerken aralarında Tahir de vardı. Sarışın adam endişeli bir şekilde ona bakıyordu.
"Sessiz olsana." Aleyna da Tahir'in onlara doğru baktığını görmüştü. Genç kız sesi içine kaçmış bir şekilde Atakan'ın arkasına saklanmıştı ama kaçamayacağını herkes biliyordu. Tahir Zeybek çoktan yanlarına geliyordu.
"Ne oluyor?" Sert bakışları onların üzerinde geziyordu. Aleyna açıklasa iyi olurdu. Ya da açıklamasa daha mı iyiydi? Evet, daha iyiydi. Atakan konuşmalıydı.
"Kusura bakmayın, şef." dedi başını eğerek. "Ses tonuma hakim olamadım."
"Aleyna işinin başına." Tahir hala Atakan'ın yanında duran kızı tezgahına yolladığında Atakan kafasını kaldırıp Tahir'e baktı. "Ne dedi sana?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıfır Hata
Jugendliteratur"Beceriksiz bir aşçı olduğunu kabul ediyor musun?" Kabul etmiyordu. Bu mesleği yapabilmek için ailesinin yaptığı fedakarlıkları göz ardı edemezdi ama karşısındaki adam onu mahvediyordu. Hissettiği duygular yüzünden canı yanıyordu. "Evet." "Evet ne...