Sormaya çekindiğimiz şeyler hep olurdu. Ya utanırdık ya da karşımızdaki kişi sinirlenir diye korkardık. Atakan şu an o iki ihtimali yaşamıyor, haddi olmayacağı için sormaya çekiniyordu. Sorabilseydi eğer yan koltukta dikkatli bir şekilde oturan Mete'ye, Tahir neden öyleydi, diye sorardı.
Tahir neden o kadar kötü olmuştu? Davut Çamlıca'nın kelimeleri ağzından çıkar çıkmaz neden onu bu kadar yaralamıştı?
Atakan demişti ya Tahir taştan bir maske takıyor, diye işte o maske, biraz önce çatlamıştı. Sarışın çocuk o ana tanıklık etmişti. Sebebini bilmemek canını sıkıyordu. Haddine değildi, Tahir'in nasıl olduğunu düşünmek onun haddine değildi ama Tahir onun elini tutmuştu. Neden tutmuştu? Peki Atakan neden elini uzatmıştı? Aklında dolaşan sorular Mete'nin sorduğu soruyu duymasını bile engelledi. Öyle ki sürücü koltuğundaki adam tekrarlamak zorunda kalmıştı.
"Neden arabaya bindiğinden beri ellerine bakıyorsun?"
Atakan bunu yaptığının farkında değildi. Hatta şöyle bir bakınca evinin önüne geldiklerini bile yeni anlamıştı.
"Dalmışım." Kucağındaki çantayı omzuna asıp arabanın kapısını açtı ama kapı açılmadı.
"Takıldı." dedi Mete arabadan inmek için kendi kapısını açarken. O sırada dışardan biri kapıyı açınca Atakan kapıyı açan kişiye baktı.
"Arabana sokayım, Metehan." Temurhan'ı görür görmez yüzü güldü. Ne zamandır görüşemiyorlardı.
Mete arabadan inip sevgilisinin yanına dolaştığında Atakan da kendini dışarıya attı. "Arabama sokma, gülüm." Temurhan yüzünü buruşturup Mete'nin kolunu sıktırdı. Atakan onları gülümseyerek izliyordu.
"Niye bu kadar geciktiniz siz?" Mete cevap vermeden önce kolunu sevgilisinin omzuna atıp Temurhan'ı şakağından öptü.
"Tahir müşterinin birini dövdü."
"Nasıl?" Mete direkt hikayenin sonuç kısmına atladığı için Temurhan'ın şaşırması normaldi.
"Ben sana her detayını anlatırım da hava soğuk." Mete sevgilisini iyice kendine çekti. Hava gerçekten soğuktu. Atakan da üşümüştü.
"Sen niye gelmiştin Öztürk'ün yanına?""Deneme getirmiştim ama evden kaçmış şempanze." Temurhan'ın elinde tuttuğu kitabı yeni görüyordu. Öztürk'ün kaçması gayet doğaldı. Üniversite sınavına girsin diye Temurhan onu darlıyordu ama genç çocuğun ilgisini çeken bir konu değildi.
"Vay, dingil. Sen kimsin benim çiçeğimi kapıda bekletiyorsun?"
"Çiçeğin tekmelemesin seni."
"Gelin isterseniz, otururuz evde." dedi Atakan biraz çekinerek. Halbuki artık samimilerdi, böyle düşünmesine gerek yoktu.
"Olur valla. Hem şu olayı ben senden dinlemek istiyorum." Temurhan sevgilisinin kolları arasından çıkıp arkadaşının yanına gitti. Mete arkalarından elinde çiçekle yol ortasında kalmış Kuzey'e benzediğini söylerken ikisi gülerek apartmana girdi.
"Senin moralin bir şeye bozulmuş?" Atakan evin kapısını açmış arkadaşını içeri davet etmişti. Ettiği gibi de ilk sorusunu almıştı. Mete arabayı park etmekle uğraştığı için kapıyı da aralık bırakmıştı.
"Neden öyle dedin?" Temurhan salona geçerken o banyoya girip ellerini yıkamıştı. Temurhan'a geliyorum, deyip odasına girip hemen üzerindekileri değiştirdi. Geri salona girdiğinde Mete de gelmişti. İkisinin oturduğu koltuğun aksine Atakan tekli koltuğa geçti. Mete telefonla Öztürk'le konuştuğu için Temurhan, Atakan'a doğru eğildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıfır Hata
Teen Fiction"Beceriksiz bir aşçı olduğunu kabul ediyor musun?" Kabul etmiyordu. Bu mesleği yapabilmek için ailesinin yaptığı fedakarlıkları göz ardı edemezdi ama karşısındaki adam onu mahvediyordu. Hissettiği duygular yüzünden canı yanıyordu. "Evet." "Evet ne...