Et kokusu her tarafı sararken sandalyesine iyice yayıldı. Oturduğu masanın dışında bir masa daha vardı. Yaşı büyük olanlar o tarafa geçmişti. Atakan'ın oturduğu masada gençler vardı. Yaklaşık bir saat önce bahsettikleri otele gelmişlerdi. Ancak barbekünün yapıldığı alan misafirlerin değil de Davut Bey'in özel olarak kullandığı bölge olduğu için ortamda sadece restoran çalışanları vardı. Çoğu kişi gelmişti. Atakan tek başına gelmeye çekindiği için Aleyna'ya mesaj atmıştı. İkisi birlikte gelmişlerdi.
"Çok acıktım." Aleyna bu cümleyi o kadar çok kurmuştu ki Atakan'ı da acıktırmıştı. Sarışın çocuk birkaç metre uzaklarında, barbekünün başında etlerle uğraşan adama baktı. Üzerinde siyah, kısa kollu tişört ve kot pantolon vardı. Ateşin sıcaklığı onu bunaltmış olmalıydı. Çünkü alnında ter birikmişti. Kimsenin yardım etmesine izin vermediği için de zorlanıyor olmalıydı. "Şef neden izin vermedi ki yardım etmemize? Kendisi yoruluyor. Gerçi benim işime gelir. Her gün Tahir Zeybek'in pişirdiği yemeği yemiyorum."
"Yanına gidip yardım lazım mı, diye sormalı mıyım?" Atakan hala uzun boylu adamı izliyordu. En son konuşmalarından sonra ona dargındı ama sonra düşününce fark etmişti ki neden Tahir Zeybek ona iyi davranmalıydı ki? Kendi kendine triplere girmiş kendisini onun için önemli biri sanmıştı. Atakan beceriksizin tekiydi. Tahir'in gözünde asla iyi bir yere gelemezdi.
"Kafayı yediysen, git sor." Aleyna'ya bakıp tekrar odak noktasına döndü. Masada her şey hazırdı. Herkes muhabbet ediyor, biralarını yudumluyordu. Tahir hiçbir şey içmemişti.
Atakan yanında oturan kızın tuhaf bakışları eşliğinde içinde soğuk biraların bulunduğu termosa doğru yürüdü. Biraların arasından en soğuğunu seçip korka korka Tahir'in yanına yürüdü. Kendine acı çektirmeyi seviyordu sanırım. Bu yaptığının başka hiçbir açıklaması yoktu.
Barbekünün biraz uzağında duran masada bir şeylerle uğraşan adamın yanına ulaştığında Tahir ona baktı. Atakan hiç konuşmadan elindeki soğuk birayı ona doğru uzattı. Tahir şişeyi onun elinden alırken eline temas eden elle hemen geri çekildi. Çok kısa bir dokunuştu. Tahir'in fark etmediğinden emindi. Atakan masadan kalkarken aldığı peçeteyi de ona uzattı.
"Terlemişsiniz." Tahir peçeteyi elinden alıp alnındaki terleri sildi. Bira şişesini masadaki çakmakla açarken Atakan hala onu izliyordu. Geri dönüp problemsiz, kafası rahat bir şekilde sandalyesinde oturup keyif çatabilirdi ama nedense yapmıyordu. Tahir soğuk birayı kafasına diktiğinde Atakan onun hareket eden adem elmasına baktı. Kendisi de onunla senkronize olmuş bir şekilde yutkunduğunda Tahir'in mavi gözleri ona döndü. Atakan hemen bakışlarını kaçırıp başka bir şeyle ilgilenmeye çalıştı. Onun masada uğraştığı patatesleri de o zaman görmüştü. "Yardım edeyim mi şefim?" Parmağıyla küçük patatesleri işaret etti.
"Bana mutfak dışındayken şefim deme." Tahir ona izin verir gibi kenara kaydığında Atakan onun kullandığı bıçağı alıp onun yaptığı gibi patatesleri küçük iki sopanın yanına yerleştirip ince ince doğramaya başladı.
"Diğerleri de diyor."
"Senin söylemeni istemiyorum." Doğradığı patatesi dikdörtgen tepsiye bırakıp bir tane daha aldı. Bu ne demekti?
Tahir hala elinde tuttuğu şişeyi masaya bırakarak sarımsakları eline alıp soymaya başladı. Atakan işini bırakıp onu izlemeye dalmıştı. Neden ona izin vermiyordu? Diğerleri diyebilirdi de o niye diyemezdi? Onun da şefiydi.
"Ne oldu?" Tahir onu izleyen yeşil gözlerden dolayı rahatsız olmuş olmalıydı.
"Benden nefret mi ediyorsunuz?" Ne kadar da içler acısı bir soruydu. Bir o kadar da utanç vericiydi.
"O nereden çıktı?" Atakan onun sesindeki şaşırma tonunu ilk kez duyuyordu.
"Bana nasıl davrandığınızın farkında değil misiniz?"
"Diğerlerinden farklı olarak nasıl davranıyormuşum sana?" O şaşırma ifadesi gitmişti. "Kendini niye özel kılıyorsun?"
"Kendimi özel falan kılmıyorum." Atakan sıkı sıkı tuttuğu bıçağı masaya bıraktı.
"Niye yanıma geldin o zaman?" Onun yüzündeki bu ukala ifadeden hiç hoşlanmamıştı. "Kalbini kırarım diye korkmadın mı? Ön plana çıkmak için mi bunları yapıyorsun?"
"Siz berbat birisiniz." Atakan dolan gözlerini saklayamadı. "İyilikten anlamaz mısınız?"
"Anlamam. O yüzden bana bunlarla gelme."
Atakan daha fazla duramadı. Arkasını dönüp koşar adımlarla biraz önce kalktığı sandalyesine oturup önündeki soğuk sudan kocaman bir yudum aldı. Aleyna ne oldu, diye soruyordu ama cevap verecek hali yoktu. Çok sinirliydi. Tahir Zeybek'ten de nefret ediyordu.
-T
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıfır Hata
Teen Fiction"Beceriksiz bir aşçı olduğunu kabul ediyor musun?" Kabul etmiyordu. Bu mesleği yapabilmek için ailesinin yaptığı fedakarlıkları göz ardı edemezdi ama karşısındaki adam onu mahvediyordu. Hissettiği duygular yüzünden canı yanıyordu. "Evet." "Evet ne...