25°

5.9K 530 261
                                    

'Rol yapmak kolay olsa da aptal olmadığını biliyorum.'

Bu cümle Atakan'ın söylediği bir söz değildi.

'Bu yüzden bir daha asla seninle dans ettiğim gibi dans etmeyeceğim.'

Bu hiç değildi. Çünkü Atakan dans etmeyi ne bilirdi ne de severdi. Ancak karşısındaki iki adam çok seviyor olmalıydı.

"Bunlar delirdi iyice." Atakan yanında kamp sandalyesinde oturan Öztürk'ü duydu ama gözleri dans eden Temurhan ve Mete ikilisi üzerinde dolaşıyordu.

"Aşk delilik değil mi zaten?"

"Oo, Atakan Süreya. Boş zamanlarınızda şiir de yazıyor musunuz?" Atakan gülerek içeceğinden bir yudum daha aldı. Ne şiirden anlıyordu ne de aşık olmaktan. Zaten aşk gibi duygular için zamanı yoktu. Hele şu dönemde başını kaşıyacak vakti yoktu. Yarışma günü yaklaştıkça bulduğu her boş vakitte yemek yapıyordu. Yaptıklarının fotoğrafını Tahir'e atıyordu ama geri dönüş alma meselesi biraz karışıktı. Olasılık olarak bakacak olursa Tahir mesajlarının yalnızda %12'sine cevap vermişti. Tatmin edici bir değerdi.

Tüm bunlar hesaba katılacak olursa da ne doğru düzgün uyuyordu ne de yemek yiyebiliyordu. Onun bu durumunu fark eden Öztürk ve Temurhan, bugün iş çıkışı restorana gelmiş ve Mete ve Atakan'ı arabaya bindirdikleri gibi kafa dinleyecekleri bir yere getirmişlerdi. Yarın olan yarışmanın stresini atması için Atakan'a yardımcı oluyorlardı. Atakan minnettardı. Çünkü şimdi evde olsa stresten duramayacağını biliyordu. Onun yerine ağaçların arasında, temiz havada oturmuş muhabbet ediyorlardı. Tabii bu 10 dakika öncesine kadar geçerliydi.

10 dakika önce Mete kalkıp farları açık duran arabadan şarkı açıp Temurhan'ı dansa kaldırmıştı. Temurhan mırın kırın etse de dakikalardır dans ediyorlardı ve ikisi de çok mutlu görünüyordu. Şarkının absürtlüğü bile onlara engel olmuyordu.

"Boş zamanım olsa da yazamam."

"Niye?" Öztürk birasından kocaman bir yudum aldı. "Aşık olmadın mı hiç?" Olmuş muydu?

"Bilmiyorum." dedi sessizce. Şimdiye kadar bir sevgilisi olmuştu. Onda da durum belliydi.

"Aga senin durum vahim, ben sana söyleyeyim."

"Niye öyle dedin?" Atakan dans eden çifti izlemeyi kesip esmer çocuğa baktı. Niye öyle demişti?

"Hiç, öylesine." dedi Öztürk sırıtarak. Atakan tam ne demek istediğini açıklamasını isteyecekti ki şarkıdan gelen saksafon sesi iyice yükseldiğinde Temurhan, Mete'den ayrılıp Atakan'ı ellerinden tutup ayağa kaldırmıştı. Temurhan bağırarak şarkıyı söylemeye başlayınca sarışın çocuk da gülerek ona eşlik etti. Mete surat atarak yerine otururken Öztürk ise koşarak arabaya binip keko şarkılarından birini açmıştı.

Atakan ve Temurhan'ın düetleri yarım kalınca Temurhan esmer çocuğa bağırdı ama Öztürk'ün umrunda bile değildi. Atakan gülerek yerine tekrar oturdu. Mete de gülerek kardeşinin saçını çeken sevgilisini seyrediyordu.

"Biraz daha iyi misin?" Mete'nin gözleri onun üzerindeydi.

"Yarını sağ salim bitirirsem iyi olacağım."

"Siktir et, önemsiz bir yarışma." Onun için söylemesi kolaydı ama Atakan için öyle değildi. Tahir Zeybek onunla doğru düzgün konuşmuyordu ve eğer yarın olur da kazanamazsa Atakan'ın gözünün yaşına bakmaz onu kovardı. O zaman ona ne Mete engel olabilirdi ne de başkası. Ne demişti?

"Yüzünü bir daha asla görmek istemiyorum."

Gerçekten kovar mıydı?

"Bana kazanamazsam beni kovacağını söyledi."

Sıfır HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin