Atakan düşünmekten kafayı yiyecek seviyedeydi ama yine de üstünü başını düzgünce giyinebilmiş ve işe gelebilmişti. Çamlıca'nın girişindeki otoparkta Mete'yi bekliyor aynı zamanda da sabah yaşadıklarını düşünüyordu. Tahir'in pişman olduğu için ona yarışmanın malzemelerini söylediğini kırk yıl düşünse yine aklına gelmezdi. Çünkü Tahir yaptıklarından pişman olan biri değildi. Tabi bu düşünce Atakan'a göreydi. Onu çok fazla tanıdığı da söylenemezdi. Mesela Tahir Zeybek'i gerçekten tanısaydı eğer annesinin gönderdiği yiyeceğe neden hayalet görmüş gibi baktığını bilirdi. Bilirdi ve nedenini bilmek belki onu bu kadar üzmezdi.
"Atakan!" Arabasını park etmiş arkadaşına el salladı. Mete yüzünde büyük bir gülümsemeyle yanına gelip sarıldığında Atakan ona karşılık verdi. İşe gelmeden önce Temurhan ve Öztürk'le görüşebilmişti ama Mete'yi daha yeni görebiliyordu. "Nasılsın şampiyon?"
"İyiyim. Sen nasılsın?"
"İyi diyelim iyi olsun." Mete restoranın arka girişine doğru yürüdüğünde Atakan onu takip oldu. Mesaileri birazdan başlayacaktı.
"Bir şey mi oldu?"
"Her zamanki şeyler ama şu bir haftada Tahir'i dövmediğim için kendime çok şaşırıyorum." Atakan yokken yine formlarında olmalıydılar.
"Ne yaptı?"
"Nedendir bilmem triplerdeydi. Herkesin ağzına sıçtı genel olarak." Mete kapıyı geçmesi için açtığında hemen aradan geçti. İş yerini özlemişti. Mutfaktaki sesler ve kokular ona iyi hissettiriyordu. "Bana da balığı tabağın sağ tarafına değil de sol tarafına koyduğum için kızdı. Amına koyayım, dedim tabağı çevir. Yok, diyor. Çevirirsek asimetri bozulurmuş." Atakan, Mete'nin konuşma şekli yüzünden gülmeden duramıyordu. Zaten Öztürk ve Mete hep böyleydi. Atakan'ın alışık olmadığı bir konuşma biçimine sahiplerdi.
"Ben sizi özlediğim için bugün bana istediği gibi kızabilir."
Soyunma odasına gelmişlerdi. Birkaç çalışanla selamlaştıktan sonra üzerlerini değiştirmeye başladılar.
"Bence sen yine de çok hevesli olma." dedi Mete gömleğini giyerken. "Sahi sana nasıl izin verdi o götoş? Allah korusun elimiz ayağımız falan kopsa götünle çalış der."
"Bilmiyorum ki. Ben gidebilir miyim, dedim. Hemen tamam dedi."
"Hayvansı duygularının arasında gizlenen insanlığına denk gelmişsin." İkisi de üstünü giyinmişti. Birlikte mutfaktaki tezgahlarına geçmeden önce ellerini yıkadılar. Koşuşturmaca çoktan başlamıştı. "Bu arada tebrik ederim. Senin yemeğini gördüm. Çok başarılıydı."
"Teşekkür ederim."
"Atakan!" Biri bağırarak üzerine atladığında neye uğradığını şaşırmıştı. "Hoş geldin." Aleyna hala ona sarılmaya devam ederken Atakan birazcık geri çekilmek zorunda kalmıştı.
"Hoş buldum."
"Şampiyonumuz, o yaptığın yemek de neydi öyle?"
"Teşekkür ederim."
"Çıkışta kutlayalım. Müsait misin?" Aleyna gülerek ona bakıyordu ama Atakan reddetmek zorunda kalacaktı.
"Maalesef. Çıkıştı işim var."
"Ne işi?" Atakan söylese miydi, bilmiyordu. Tam konuşacağı sırada mutfağa giren adam yüzünden dikkati dağılmıştı. Tahir'le göz göze gelmişlerdi ama sarışın adam hemen bakışlarını kaçırmış yardımcısı Aslan'ın yanına gitmişti.
"Yorgunum, dinleneceğim." Yalan söylemek en kolayı gelmişti. Tahir arkasını dönüp onlara doğru baktığında Atakan onun duyduğunu anlamıştı. Daha sonra da her şey normal bir şekilde devam etmişti. Son servise kadar yemekler son derece hızlı bir şekilde yapılmış küçük aksilikler dışında başka pürüzler çıkmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıfır Hata
أدب المراهقين"Beceriksiz bir aşçı olduğunu kabul ediyor musun?" Kabul etmiyordu. Bu mesleği yapabilmek için ailesinin yaptığı fedakarlıkları göz ardı edemezdi ama karşısındaki adam onu mahvediyordu. Hissettiği duygular yüzünden canı yanıyordu. "Evet." "Evet ne...