Atakan'a göre tatil günü demek, evde dinlenmek demekti ama bu diğer insanlar için geçerli değildi. Özellikle de iş arkadaşları için. Dün akşam Tahir'le yaptığı saçma konuşmadan sonra yemek yemeye falan gitmemişti. Yemek yiyecek iştahı mı kalmıştı? Aptallığına doyamıyordu. Otobüse binip eve gitmişti. Servisi kaçırdığı için de kendine kızıp durmuş, kendi başını kendisi ağrıtmıştı. Gece boyu söylediği cümleleri düşünüp keşke öyle söylemeseydim deyip başka senaryolar kurmuştu. Kurduğu bu senaryolarda Tahir hep ondan özür diliyordu ama bu ancak onun hayallerinde olurdu. İşler böyle olunca sabah berbat bir şekilde uyanması da şaşırılacak bir şey değildi. Zar zor kalkıp eli yüzünü yıkamış, kahvaltı yapmıştı. Öztürk evde değildi. Ona hemen alıştığı için ev sessiz geliyordu. Birinin evde olması güzel bir histi. Atakan yalnızlığı hiç sevmiyordu. Yalnızken uyuyamazdı bile. Biri yan odasında konuşsa çok daha rahat uyurdu. Kendisini öyle güvende hissediyordu.
Öğleye doğru annesiyle konuşmuş ona son günlerde yaptıklarını anlatmıştı. Tabi bunlardan azar yediği ve hor görüldüğü zamanlar hariçti. Onları annesine anlatsa annesi üzülürdü. Annesinden sonra babasıyla da çok az konuşabilmişti. Abisi Salih evde yoktu. O bu saatlerde işte olurdu. Ablalarıyla da konuşmak istemişti ama onları arayamadan Aleyna aramış onu dışarda kafe içip sohbet etmeye çağırmıştı. Atakan gitmek istememişti. Sebebi de evden çıkmak istememesiydi ama bunu genç kıza nasıl söyleyeceğini bilmediğinden kendini küçük butik bir kafede kahve içerken bulmuştu.
"Kahvenin tadı bir garip mi, bana mı öyle geliyor?" Daha geleli 15 dakika olmuştu. Aleyna ondan önce kafede olduğu için Atakan'a konum atmıştı. Genç çocuk zar zor bulmuştu. Kafeyi resmen saklamışlardı.
"Benimki de öyle." Kahvesinden büyük bir yudum aldı. Kahve içmeyi çok seviyordu. Hiç yemek yemese bile sürekli kahve içerek hayatta kalabilirdi ama bu kahve Aleyna'nında dediği gibi bir garipti. Aleyna baristanın olduğu tarafa baktığında Atakan da öyle yaptı. Genç bir çocuk çalışıyordu ama işinin ehli olmadığı çok belliydi. Sürekli bir şeyleri deviriyordu.
"Burayı tercih etmemin sebebi Tahir Şef biliyor musun?"
"Nasıl yani?" İzin gününde de mi her şey bu adamla ilgiliydi?
"Mutfağın barında çalışan arkadaşım önermişti burayı. Tahir Şef'in arkadaşı işletiyormuş."
Bilseydi gelmezdi. Evinde oturması lazımdı işte. Sanki hayat onun daha çok pişman olmasını istiyormuş gibi kafenin kapısından Tahir ve bir kadın içeri girdiğinde Atakan gözlerini devirmemek için kendini zor tuttu. Acaba bu adamı çekiyor falan mıydı? Tahir onları elbette görmüştü, küçücük mekandı ve toplasan 6 müşteri falan vardı. Barista sağ olsun, o müşteriler de kaçıp gidecekti. İçeceklerini içen herkes yüzünü buruşturuyordu.
"Aa şefim!" Aleyna gülümseyerek sarışın adama el salladı. Atakan kaçıp gitmek istiyordu. Dün ettiği saçma sözlerden dolayı utanıyordu. Hakkı varmış gibi trip atmıştı. "Nasılsınız?" Tahir ve kadın onların masasına gelmişti. Atakan kadını tanımıştı. Geçen birlikte yemek yerken gördüğü kadındı. Çok yakın olmalıydılar. Tahir izin günlerini hep bu kadınla geçiriyordu.
"İyiyim. Siz nereden buldunuz bu kafeyi?" Atakan tepesinde dikilmiş bedene bakmamaya çalışıyordu. Sırf bir işle uğraşmak için kahvesinden bir yudum aldı. Almaz olaydı. Bekledikçe kötüleşiyor muydu bu şey?
"Bizim çalışanlardan duydum şefim. Denemek için geldik."
Atakan elindeki bardağı tekrar masaya bıraktı. Bir daha içmeyecekti. Zaten gitseler iyi olurdu.
"Beğenmedin sanırım." Kadının güzel sesi duyulduğunda Atakan ilk ona mı konuşuldu, anlayamamıştı. "Yüzünü buruşturdun." Farkında değildi. Kadının yüzüne baktıktan sonra Tahir'le göz göze geldi. Üzerinde çalışma kıyafetleri olmadan çok daha iyi görünüyordu ve garip bir şekilde daha uzundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıfır Hata
Teen Fiction"Beceriksiz bir aşçı olduğunu kabul ediyor musun?" Kabul etmiyordu. Bu mesleği yapabilmek için ailesinin yaptığı fedakarlıkları göz ardı edemezdi ama karşısındaki adam onu mahvediyordu. Hissettiği duygular yüzünden canı yanıyordu. "Evet." "Evet ne...