6.5K 566 178
                                    

Dün yaşanan olaylardan sonra Serra Hanım onlarla bu konuyu konuşmamış mesai bittiği gibi herkesi evlerine yollamıştı. Atakan dün gece düşünmekten uyuyamamıştı. Çünkü bu konu konuşulmadan geçilecek kadar önemsiz bir konu değildi. Söz konusu, restorandı. Hangi işletme sahibi müşterilerinden böyle sözler duymak isterdi?

Atakan karşısındaki adama baktı. Yaş almasına rağmen oldukça fit duran biriydi. Üzerinde siyah takım elbisesi vardı ve doğruyu söylemesi gerekirse Atakan'ın gözünde aşırı korkutucu biriydi.

Yaklaşık yarım saat önce işe gelip her zamanki rutinini yapmıştı. Üzerini değiştirmişti ve ellerini yıkıyordu. Serra o sırada yanına gelip üst kattaki odasında onu bekleyen bir adet Davut Çamlıca'dan bahsetmişti.

Davut Çamlıca, çalıştığı restoranın asıl sahibiydi. Atakan onun hakkında çok şey bilmiyordu ama herkes onun ne kadar korkutucu olduğunu söylerken onları duymuştu. Bu yüzden üst kata çıkan Serra'yı takip ederken endişe tüm vücudunu sardı. Bu iş ona hiç iyi gelmiyordu. Hiç çıkmadığı üst kata çıktığında ise dünkü olayın bir diğer kahramanı olan Tahir, kapının önünde bekliyordu. Tahir onları görür görmez kapıyı çalıp içeri girmişti. Serra, Atakan'ı içeriye bırakıp gittiğinde ise odada üç beden kaldı. Tahir ve Atakan ayakta bekliyordu. Yaşlı adam büyük ihtimal meşe olan kahverengi, büyük masasında oturmuş onları izliyordu. Bu izleyiş tam 5 dakika sürdü. Atakan o sessizliği adamın masasında duran saatten takip etmişti.

"Tahir yaptıysa bir sebebi vardır, dedim. Beni haklı çıkarmak için konuşmaya başlasan iyi yaparsın."

Adam elinde tuttuğu kalemi çevirmeye başladı. Atakan yanında duran bedene bakmak istedi ama ilgiyi üzerine çekmek istemiyordu.

"Amacı restoranın imajını zedelemek olan biriydi. Hakettiğinden farklı bir davranış görmedi." Tahir'in sesi titrememişti bile. Her zaman konuştuğu tondaydı. Atakan onun biraz olsun suçlu hissetmesini beklerdi. "Üstelik Atakan Şefin konuyla hiçbir alakası yok."

"Atakan şef kim?"

Şaka mıydı? Adam onu görmüyor falan olabilir miydi?

"Şey," İnce sesine yine sinir oldu. "Benim." Adam elini kaldıran çocuğa baktı. Onu boylu boyunca incelediğinde Atakan rahatsızca kıpırdandı.

"Sen kaç yaşındasın oğlum?"

"26."

"26 mı?" İki ses birbirine karıştığında Atakan kime bakacağına karar verememişti. Tahir'in yüzündeki şaşkınlığa anlam veremedi. Bu insanlar onun cv'sini de mi görmemişti? Onu işe kim almıştı?

"Evet."

"Seni 22 yaşında falan sanıyordum." Tahir ona bakmaya devam ediyordu. Atakan konunun ne ara onun yaşına geldiğini anlamamıştı. Hem Tahir'e daha önce bir işte çalıştığını da söylemişti. Onun yeni mezun olduğunu mu düşünmüştü?

"Ben de benim yeğenle yaşıt sandım seni." Ortamdaki anlamsız muhabbet gerginliğini azaltmıştı.

"Ben de 20 yaşında sanabilirdim ama üniversite okuduğu da hesaba katmıştım."

20 yaşında falan gözükmüyordu. Tamam, minyondu ve kısaydı ama yaşını gösteriyordu.

"Siz niye ayakta bekliyorsunuz?"

Bunu şimdi mi söylüyordu bu adam?

"Davut Bey bence biz gidelim. Bugün restoranda evlilik teklifi yapılacakmış, bu yüzden menüden bağımsız yemek çıkarmam lazım. Atakan Şefin de aynı şekilde bir sürü işi var."

"İyi gidin. Bir daha salak saçma heriflerin bana şikayet için gelmesini istemiyorum, Tahir. Zaten bir sürü sikik işle uğraşıyorum."

Tahir ona dönüp yürü işareti yaptığında deyim yerindeyse koşarak odadan çıkmıştı. Tahir kendisinden birkaç dakika sonra çıktığında neden bilmiyordu ama onu beklemişti. Birlikte hiç konuşmadan merdivenlerden inmeye başladılar. Mutfağa girecekleri sırada Atakan kendini tutamadı.

Sıfır HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin