Takılırız dediklerinde böyle takılacaklarını hiç düşünmemişti. Sokağın ortasında oturmuş iki bedeni, birbirinden ayırmaya çalıştı. Ne yazık ki Öztürk, Mehmet'e öyle bir sarılmıştı ki Atakan japon yapıştırıcısıyla yapıştıklarını falan düşünür olmuştu.
"Hay ebenin külahı!" Mete sinirle kardeşinin kolundan asılmaya devam etti. Öztürk ise ona aldırış etmeden bacaklarını doladığı bedeni iyice sıktı.
"Kolunu çıkaracaksın Metehan, asılma öyle." Bu konuşan da Temurhan'dı.
Olaylar nasıl böyle gelişmişti, anlayamıyordu. Üçü yemek yedikten sonra taksiyle bir mekana gelmişlerdi. Güzel, nezih bir bardı. Öyle bangır bangır müzik çalan havasız bir yer değildi. Genelde insanların masalarında içki içip sohbet ettikleri bir yerdi. Atakan içki içmeye çekindiği için alkolsüz bir şeyler tüketmişti. İyi ki de öyle olmuştu. Onlara 1 saat sonra Mete ve Temurhan da katılmıştı. Mete, Atakan'ı gördüğünde çok şaşırmıştı ama Öztürk şans işte deyip geçiştirince Atakan da çok üzerinde durmamıştı. Öztürk'ün yalan söylemek için mutlaka bir sebebi olmalıydı.
Sohbet sohbeti açmış keyifli bir akşam geçirmişlerdi. Atakan onları tanıdığı için çok mutluydu. Çok eğlencelilerdi, Atakan'a yaşadığı hayatın stresini unutturmuşlardı. Asıl olay ise gece yarısından sonra başlamıştı. Mete'yi amcası aramış ve yarın da restoranın kapalı olduğunu söylemişti. Abisinin işe gitmeyeceğini öğrenen Öztürk ise deli gibi içmeye başlamıştı. Atakan neden gitmeyeceklerini soramamıştı bile.
"Öztürk yemin ederim döveceğim." Mete kardeşinin bedenini olduğu gibi yere bıraktı. Yerde oturan beden bu sefer yatar pozisyona geçmişti.
Bulundukları durum içler acısıydı. Öztürk çok fazla içtiği için dışarıya hava almak için çıkmıştı. Mehmet de onu yalnız bırakmamak için peşinden gitmişti. Onlar gittikten on dakika sonra bir gürültü koptuğunda hemen dışarı fırlamışlardı. Atakan o gördüğü sahneyi unutamıyordu. Hatırlayınca bir kez daha güldü.
"Gülme Atakan." Mete onu azarladığında hemen gülmeyi bıraktı.
"Gülünmeyecek gibi değil ki." Temurhan ona arka çıktığında Atakan yine sırıttı.
Temurhan o gün ön yargıya varıp düşündüğü gibi biri değildi. Atakan'a çok iyi davranmıştı. Diğerlerinden farklı olarak Temurhan çok daha ciddi biriydi. Bu yüzden Atakan onunla konuşurken ister istemez bazı sorunlarından bahsetmişti. Temurhan insana öyle bir güven veriyordu.
"Abi noldu?" Öztürk birden aydınlanmış gibi sarıldığı Mehmet'den ayrıldı.
Atakan onları ilk gördüğünde Öztürk, Mehmet'in sırtına çıkmış saçlarını çekiyordu. Mehmet'in çekilecek kadar uzun saçları yoktu ama esmer çok bir şekilde yapabiliyordu. Onları ayırmak için dakikalardır uğraşıyorlardı ama Öztürk koala gibi yapıştığı için yere düşmüşlerdi. Mehmet kurtulmak için çabalasa da Öztürk izin vermiyordu.
"Elinin körü oldu."
Mehmet yerden kalkıp üzerini silkelerken Öztürk hala abisine bakmakla meşguldü. Etraftaki insanlar sesten rahatsız olmuş olmalılar ki onlara bakıyorlardı. Mete kardeşini yerden kaldırıp kolunu omzuna attı.
"Ben şunu arabaya bindireyim. Benim eve götürürüm Atakan. Bu durumda eve gelip seni rahatsız etmesin."
"Sorun değil benim için."
"Olmaz öyle." Mete yürümeye başlamadan önce Temurhan'a baktı. "Sen Atakan'ı bırakır mısın? Ben bu ikisini götüreyim."
"Olur, bırakırım tabi."
Temurhan ve ikisi arabaya doğru yürürken Temurhan arkasına bakıp duruyordu. Birlikte Temurhan'ın arabasına bindiler. Atakan sonu pek iyi bitmese de bu akşam çok eğlenmişti. Kendini tekrar genç biri gibi hissediyordu. Son günlerde işten eve, evden işe gidince gençliğinin elinden kayıp gittiğini düşünmüştü.
"Kardeş işte. Ne yaparsa yapsın arkasını toplayan abisi olunca çok rahat davranabiliyor." Kumral çocuk hem arabayı sürüyor hem de konuşuyordu. Atakan koltuğa iyice yerleşip ona baktı.
"Senin de kardeşin var sanırım." Temurhan öyle bir konuşmuştu ki Atakan bu sonuca varmıştı ama sanırım hata etmişti. Çocuğun yüzü anında düştü. Kırmızı ışıkta durduklarında cevap elini saçlarına atıp karıştırdı.
"Abim vardı."
"Vardı?" Atakan bazen kendi söylediklerine hakim olamıyordu. Anlaması lazımdı. Neden özellikle sormuştu ki?
"Birkaç sene önce vefat etti. Artık tek çocuğum." Temurhan'ın ses tonu öyle soğuktu ki sarışın çocuk ona kızdığını düşündü. "Senin var mı kardeşin?" Bu soruyu sorduğunda yeşil ışık yanmış araba tekrar hareket etmişti.
"1 abim, 2 ablam var." Aklından onları ölebileceği düşüncesi geçiyordu. Bir insan buna nasıl dayanırdı?
"Oo, aileniz çok kalabalık. Ne güzel? Ben de böyle bir aile isterdim."
"Belki ilerde olur." dedi Atakan onun daha iyi hissetmesini sağlamak için.
"Çocuklarım olursa diye mi öyle dedin?"
"Evet."
"Anlamadın mı gerçekten?"
"Neyi?" Neyi anlamamıştı? Temurhan gözlerini yoldan ayırıp ona baktı.
"Mete ve ben." Çok çekinerek söylemişti.
"Ha, sen ondan bahsediyorsun?" dedi Atakan aydınlanarak. "Onu ben seni ilk gördüğüm gün anladım."
"Nasıl ya?"
"Evet." Sonunda konu değiştiği için mutluydu. "Çok belliydi."
"Acaba aynı şeyden mi bahsediyoruz şu an?"
"Sen neden bahsediyorsun?"
"Bunu ilk defa birine söylüyorum, bir saniye." Temurhan arabayı evinin önünde durdurup ona baktı. Ne ara gelmişlerdi? "Mete benim sevgilim."
"Çok tatlısınız ya." Atakan aşık insanları izlemeyi çok severdi. Bütün akşam onların birbirlerine olan bakışlarını ve davranışlarını görüp mutlu olmuştu.
"Tepkin bu mu?"
"Bana fikrimi mi sormuştun?" dedi anlamayarak. "Benim tepkim neden önemli ki?"
"Doğru." Temurhan rahatlamış bir şekilde gülümsedi. "Atakan seninle daha çok takılalım."
"Olur." Sesi fazla heyecanlı çıkmıştı ama olsundu.
Temurhan'la birbirlerine numaralarını verdikten sonra teşekkür edip arabadan indi. Mutlu bir şekilde evine girerken bir yandan da telefonundaki mesajları okuyordu. Çalışan grubunda otuza yakın mesaj vardı. Normalde asla bu kadar konuşulmazdı. Atakan ilk mesaja kadar kaydırıp Serra Hanım'ın yazdığı mesajı okudu.
"Davut Bey akşamcıların hepsini Bağbaşı'ndaki otelde ağırlamak istiyor. Bu yüzden yarın da restoran kapalı. Gelmek isteyenler mesaj atsın."
Çalışanların çoğu geleceklerini yazmıştı. Aleyna da özelden Atakan'a gelecek misin, diye sormuştu ama bilmiyordu. Evinde oturmak daha cazip geliyordu. Gruba girip eksi işareti koyacaktı ki gelen mesajla klavyeyi hemen kapattı.
"Serra söylememiş ama herkese barbekü yapacağım. Ona göre gelirsiniz."
Tahir daha önce gruba hiç yazmamıştı. Atakan onun gelmeyeceğini kafasına yerleştirmişti ama durum çok farklıydı. Bu yüzden hiç zaman kaybetmeden artı işaretine basıp mesajı yolladı.
-T
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıfır Hata
Ficção Adolescente"Beceriksiz bir aşçı olduğunu kabul ediyor musun?" Kabul etmiyordu. Bu mesleği yapabilmek için ailesinin yaptığı fedakarlıkları göz ardı edemezdi ama karşısındaki adam onu mahvediyordu. Hissettiği duygular yüzünden canı yanıyordu. "Evet." "Evet ne...