30°

5.1K 535 103
                                    

Çocuk sesi kimi insana huzur verirdi kimisine ise işkence gibi gelirdi. Atakan çocukları severdi. Hele bu çocuklar canından, kanından ablasının çocukları olduğunda ayrı bir hoşuna giderdi.

"Dayısını görünce heyecanlandı." Atakan annesinin kucağındaki, henüz bir yaşını yeni doldurmuş bebeğe baktı. Küçük ablası Sevinç Atakan İstanbul'a gitmeden birkaç ay önce doğum yapmıştı. Atakan yeğenini en son o zaman görmüştü. Zaten ablası ve eniştesi köyde yaşamadıkları için normalde de çok görüşemiyorlardı.

"Tanıdı mı beni acaba?"

"Tanıyamaz daha küçük, dayısı." Sevinç bir yandan kardeşinin elini tutuyor bir yandan da ona konuşuyordu. Kadının üzerinde kardeşini görememenin hasreti vardı. Atakan evlerindeki küçük çocuktu. Herkesin gözünde en değerliydi. Zaten yapısı gereği hassas bir çocuk olduğundan onu kırmamak için daha özenli davranırlardı. "Ama şöyle kucağına alsan hemen alışır sana."

"Sevinç abla ben şimdi canını falan acıtırım." Minik bebeğin daha kemikleri çok narindi. Atakan ona zarar vermeyi göze alamazdı.

"Olur mu öyle şey?" Sevinç ayağa kalkıp minik kızını annesinin kucağından aldı. "Kalk bakayım ayağa." Atakan hemen ayağa kalktı ama heyecanlanmıştı. "Aç kollarını." Ablası yeğenini kollarına bıraktığında küçük kız merakla onu seyrediyordu.

"Biraz ağırmış." Gerçekten de bebek yaşıtlarına göre ağırdı.

"Okumuş çocuk işte, şişko diyemiyor da biraz ağır diyor."

"Sen benim kızıma şişko mu dedin?" Gerçekten bazı şeyler hiç değişmiyordu. Atakan ablası Sevinç ve abisi Salih'in kavgalarına yıllardan beri alışkındı. Sevim ablası aile evinden erken göçtüğü ve başka şehirde yaşadığı için o bu olaylardan çok uzaktı. Atakan büyük ablasını doğru düzgün tanıyamadığı için içinde her zaman bir ukde kalmıştı. Anne babasına onu erkenden evlendirdiklerini için kızıyordu ama zorla olmamıştı. Ablası sevdiği insanla evlenmişti. Atakan tabi bunları çok sonradan öğreniyordu.

"Dedim tabi. Yakında sana da diyeceğim. Bu yaştan sonra çocuk doğurmak da nereden çıktı?"

"Salih."

"Ne oldu anne?" dedi kumral oğlan. "Bu yaştan sonra doğum yaparak ölümden döndü." Gerçekten de ablasının doğumu zorlu geçmişti. O günler tüm aile için çok zordu.

"Anne saçımı asılıyor." Atakan'ın acı dolu sesini duyan ablası hemen onlarla ilgilenip kızının parmakları arasındaki saç tutamlarını kurtardı. Atakan hala ayakta duruyordu. Otururken bir şey olur diye korkmuştu.

"Eline hiç yakışmıyor oğlum ya. Ne zaman çoluk çocuğa karışacaksın sen?"

"Sen önce kendine bak." diye atıldı hemen annesi. Bu konu Nuray hanımın hassas noktasıydı. Salih abisini evlendirmek için kırk takla atmıştı ama abisi hiçbir kızı beğenmiyordu. Sebebini de bütün köy bilirdi. İlk aşkını unutamamıştı.

"Neyim varmış benim?"

"Turşunu kurduk, oğlum. 34 yaşına geldin."

"Bence 34 o kadar da büyük bir yaş değil, anne."

"Aferin Atakan. Sahip çık abine." dedi Salih gülerek.

"Atakan bırak sen bu buruşmuş muşmulayı da İstanbul'dan bahset bize. Yok mu oralarda gönlünü çelen birileri?" İşte ablasının en sevdiği konulara gelmişlerdi.

"Yok abla." dedi yeğenine sahip çıkmaya çalışırken. "Evden işe, işten eve."

"Ee işten yok mu birileri?" Atakan soruyu duyunca aklına 2 gün önce Temurhan'la yaptıkları konuşma geldi. Tam 4 gündür memleketindeydi ve yarın yolcuydu. Günler azaldıkça strese giriyordu.

"Yok kimse."

"Niye düşündün o kadar?"

"Üstüne gitme oğlanın."

"Anne şöyle İstanbul'lu bir gelinimiz olsa güzel olmaz mı ama?"

"Bizi beğenmez o İstanbul'lular."

"Bizim neyimiz varmış? Şu oğlana bak bebek gibi." Sevinç kardeşinin yanaklarını sıktı. Atakan'ı hala çocukmuş gibi seviyordu. "Durun bir fotoğrafınızı çekeyim dayı, yeğen." Sevinç hemen telefonunun kamerasını açıp onlara çevirdi. Atakan nasıl poz vereceğini bilemediği için yeğenini yukarı kaldırıp yüzlerini yan yana getirdi. Yanağına deşen yumuşak yanaklar çok sevimliydi. "Ay, anne şunlara bak! Aynı bunlar." Gerçekten de benziyorlardı. İkisinin de yeşil gözleri, sarı saçları vardı. Zaten bu ailede sarışın olmayan iki kişi vardı; Salih abisi ve babası Hüseyin bey.

"Rabbim sizin çocuklarınızı da görmeyi nasip etsin." Annesinin bu duası sarışın çocuğu nedense biraz rahatsız etmişti.

"Hikaye atacağım bunu. Sen de paylaş Atakan."

"Tamam." Atakan yeğenini Nuray hanımın kucağına bırakıp koltuktaki yerine yerleşti. Ablası atmış olmalıydı ki bildirim gelmişti. Telefonu açıp atılan fotoğrafa baktı. Tatlı bir fotoğraftı. Kendisi de paylaştı. Atakan sosyal medyada çok fazla şey paylaşan biri değildi. Hatta hiç paylaşmazdı. Takipçileri de sadece ailesi ve birkaç arkadaşıydı.

"Akşama istediğin bir yemek var mı annem?"

"Yok, anne." dedi telefonunu yanına bırakarak. "İstediğini yapabilirsin." Annesi onu mutfağa sokmuyordu. Tatil gününde iş olmaz, demişti.

Telefonundan gelen bildirimle telefonu tekrar eline aldı. Bir süre gördüğü şeyin doğruluğunu sorguladı. Hatta okumayı unuttuğunu falan da düşündü ama eğer o kadar da kafayı yememişse Tahir Zeybek ona arkadaşlık isteği göndermişti.

"Ne melül melül bakıyorsun?" Abisi yanında oturduğu için ekrana baktığını görmüştü. Kolunu kardeşinin omzuna attı. "Kim bu?"

"Çalıştığım yerdeki baş şef." dedi sessiz sessiz. Hala şoktan çıkamamıştı. Tahir öyle herkesi takip eden biri değildi. Bu arada evet, Atakan zaten onu takip ediyordu. Neden etmesindi?

"Kabul etsene o zaman."

"Edeyim mi?"

"Ee yani, ayıp olur." Doğru ayıp olurdu. Hemen onayla tuşuna bastı. Kabul etmişti.

"Açsana bir fotoğrafını." Hala Tahir'in profilinde oldukları için Atakan son paylaşılan fotoğrafa girdi. Yarışma günü atılmış bir paylaşımdı. "Hak eden kazandı, yazmış altına. Sizin yarışma mıydı bu?"

"Evet." Öyleydi. Hak eden kazandı, yazmıştı. Gerçekten öyle mi düşünüyordu?

"Yakışıklı herifmiş. Peşi kız doludur."

"Ben hiç görmedim." Gerçekten de görmemişti. Tahir'in özel hayatını bilen biri olmadığı için bu normaldi. "Peşinde kız falan yoktu."

"Sert biri mi bu? Azarlıyor mu seni?" Abisinin gözlerinden ateş çıkıyordu.

"Yok, hiç azarlamaz. Pamuk gibidir." Yalandan çarpılmasa iyiydi.

"Aferin ona." Abisinin gözleri Atakan'ın telefonuna gelen bildirim sesiyle ekrana döndü. Atakan da merak ettiği için bakmıştı. "Hikayeni beğenmiş."

Yanlış görüyor olamazdı. Abisi de aynı şeyi söyleyerek resmen kanıtlamıştı ama hala ütopik geliyordu. Çünkü Tahir Zeybek hikayesini beğenmişti.











Atakan evine dön kampanyası başlasın

-T

Sıfır HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin