22.06.2023...
Son konuşmamızdan bu yana, ne yaptığını sormak için bile Grey'i aramadım. Ona olan güvenimden değildi, ya da bunu yapacağını bildiğimden... Bunun hakkında düşünmeye yaklaşık yarım saat önce başlamıştım. Yatağımın üstünde öylece uzanmış, tavanı seyrederek düşünüyordum. Ben neden bu haldeydim? Ben neden yaptığım şeylerin başında durmak yerine kenardan izliyormuş gibi hissediyordum?
Grey'i bir kere dahi aramamamın tek sebebi olabilecek sonuçları göze almış olmamdı. O hiçbir şey olmamış gibi davranıp bir anda gidebilirdi, ona verdiğim vekâletten sonra benim adıma başımı belaya sokacak şeyler yapabilirdi, beni öldürme planları kuruyor olabilirdi... Tüm bunların hepsini toplasak da pek imkânı olmayan ama olabilecek en büyük ve olası ihtimal; ölümdü. Ben ölümü göze almış biriydim ve bu beni pasif biri haline getiriyordu. Bunun farkındaydım. Bana söyleneni yapıyor, bekletildiğimde bekliyor ve karşımdaki bana inanmadığında inanması için onu ikna etmeye çalışıyordum. Bu gerçekten ben miydim? Yoksa içtiğim ilaçlar yüzünden uzaktan izliyormuş gibi hissettiğim hayatımın aslında yan karakteri miydim?
Bu korktuğum şeylerden biriydi. Yan karakter olmak. Kimsenin hayatındaki yan karakter olmak istemiyordum. Kimsenin hayatında en özel insan olmak da istemiyordum ama her adımında etki yaratan bir insandım ve bu hareketsizlik beni bozuyordu.
Yaklaşık bir saat önce dışarıya çıkma fikri sunan gruptan herhangi biri, hâlâ odama gelip beni çağırmamıştı. Bu, tek bir fikir bile bulamadıkları için yine her zamanki gibi boş boş oturdukları anlamına geliyordu. Sıkıcıydı. Günün bu saatlerinde kimsenin evi sessiz bırakmasını istemiyordum.
Yataktan kalktım, düşüncelerimi dağıtacak bir etkinlik için diğerlerine fikir veremeye gitmek yerine ilaç almayı ve bütün gün ölü gibi gezme fikrini düşündüm. Yapmadım, Grey ile aynı evde yaşamanın ne kadar sıkıcı olacağını gayet iyi biliyordum ve o günler gelene kadar son bir kez eğlenmek istiyordum.
Merdivenlerden koşar hızla indim, son basamağı atladım ve salona dönüp tam da tahmin ettiğim gibi boş boş oturan gruba baktım. "Gençler? Fikir bulamamış gibisiniz." Anna gülümseyerek bana döndü. "Nereye gidelim sence, Sarah?" Başını yana attı. "Biz birkaç fikir bulduk ama hepsi sıkıcıydı."
Aaron gözlerini devirerek ona döndü. "Paintball gayet eğlenceli bir fikirdi?"
"Yalnız, son gittiğimizde gözümde kalan boya beni ameliyatlık ediyordu. Hiç de eğlenceli değildi."
Matt'in cevabı hepimizi güldürdü. "Yemeğe mi gitsek," diye bir fikir ortaya attığımda dünyanın en sıkıcı şeyini söylemişim gibi bakmaya başladılar. "Bence daha eğlenceli bir yere gidelim."
"Mesela?"
"Nereden bileyim? Buraya sizin kadar hâkim değilim. Eğlenceli yerleri bilen sizsiniz."
Hepsi nereye gideceklerini tartışırken gülmeye başladım. Aklıma eğlenceli bir şey gelmişti. "Çok iyi bir fikir buldum." Gülüşüm onları da güldürürken merakla bana döndüler. "Yemeğe gideceğiz." Devam etmemi istercesine bakmalarının sebebinin bu fikri hâlâ sıkıcı buluyor olduklarını biliyordum. "Bu mu yani fikrin," dedi Aaron küçük düşürücü bir bakışla. Ofladım. "Eğlenmek istemiyor muydunuz işte? Saat daha erken gerçi. Gidip hazırlanın, sonra siz berbere biz kuaföre dağılalım. Simsiyah takımlar ve elbiseler giyip ciddi bir yere gidiyormuş gibi görünelim. Önce Burger King'e gider yemek yeriz, sonra çok ünlü ve güzel bir bara gider eğleniriz." Sanki fikrimi beğenmişler gibi giderek ciddileştiklerini görünce gülümseyerek cevap vermelerini bekledim.
"Muazzam bir fikir bence, hemen yapmalıyız." Lorenz ve Matt fikri o kadar beğenmişlerdi ki bunun üzerine yapacak başka planlar hakkında konuşmaya başlamışlardı. "Cidden hiç bu kadar güzel bir şey hayal edemezdim, bugün çok eğleneceğiz bence."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Mamba: Lacrima
Teen FictionKırmızı Örümcek Zambağı. Dünyanın en zehirli bitkileri listesinde öne gelen o güzel zambak. Ölümün kendisini temsil eden bu kırmızı bitki, zehrinin yanında cezp edici bir özelliğe de sahipti. Doğal güzellikleri ile insanları büyülerken ruhlarını cez...