31. Bölüm

1.2K 137 63
                                    

Merhaba, nasılsınız?

Kitabı kimse okumuyor, yeni etkileşimler yok ve ben kendi kendime yazıyormuş gibi hissediyorum. Okunmaların artması için bir fikriniz var mı? Yeto, bu kitap okunmayı hak ediyor tamam mı?

Şaka maka varsa fikriniz verin. Yoksa sağlık olsun zaten benim istediğim tek şey bu kitabı bitirdiğimi görmek.

Bu bölümü normalde yazmayacaktım. Tıkandım. Doğruyu söylemek gerekirse iki kelime bile yazamıyorum ve bu bölümde de aynısı oldu. Bugün bir şekilde bunları bir oturuşta (yüz kere telefona bakmakla) bitirdim ve yarını beklemek istemedim. Yazım dili ve yanlışlarını yarın kontrol edicem. Umarım fazla yoktur. İyi okumalar, seviliyorsunuz.

***

İki yıllık üniversite hayatımda olur olmadık şeylerle karşılaşmıştım. Bunlardan biri zorba insanlardı. Sert, profesörlere bile kaba davranmaktan çekinmeyen ve okuldan atılmaktan çok profesör ya da doçentlerle davalık olan insanlar. Bunların sebebi genelde okulun sistemiyle oynamalarıydı çünkü ben bir bilgisayar sınıfı öğrencisiydim, gördüğüm tek öğrenci tipi de onlardı.

Okulun sistem açığını bulan tek kişi ben olsam da, o zamanlarda benden çok daha yetenekli olan başka öğrenciler de bulunuyordu. Ve onlardan öğrendiğim çok önemli bir şey vardı. Eğer bilgisayar başındaki kişi sakinse, sonuca oldukça yaklaşmış olduğu anlamına gelirdi.

Belli ki buradaki hiç kimse sonuca yakın değildi.

Akıllı öğrencilere bedava verilen siyah inek gözlükleriyle bilgisayar başına oturan yirmiden fazla adamın bulunduğu oda, kesinlikle bir oda değildi. Burası devasa ekranların ve sistemlerin kullanıldığı bir depoydu ve hayallerimi süsleyebilecek potansiyele sahipti. "Düğün konseptimi buldum resmen..." Grey'in arkasından yürürken kendi kendime söylendim. Beni duymadı, çalışanlarına göz atmaya devam etti. Üniformalı adamların ne yaptığını öylesine merak ettim ki, Grey'in koluna girdim ve "onlar ne yapıyor," diye sordum.

"Buldukları ipucu ve detayları dedektiflerle paylaşıyorlar."

Gözlerim şok içerisinde büyüdü. "Dedektif mi? Ne alaka?"

Yüzünü bana çevirdiğinde ortamın yeşil ışığı gözlerine yansıdı ve büyülenmiş gibi öylece kaldım. Bir cevap verdi, ne dediğini anlamadım. Sustu, gözlerini gözlerime dikti ve oluşan görüntü kalbime saplandı. Sanki bir anda, gerçekten de Grey'den etkilendim ve dünyadaki her şeyi siktir ettim. Böyle bir ortamda, böyle bir sebeple tanışmak yerine normal bir zamanda tanışsak kim bilir ne olurdu. Bence ben ailesine anlattığım hikâyedeki gibi onunla konuşmak için çabalardım ama belki, Grey çabalamama kalmadan bana kendi gelirdi.

İhtimaller beni gerçeklikten uzaklaştırırken bir anda "bir şey mi oldu," diye sorduğunda kendime geldim, gözlerimi kıpıştırdım ve gülümsedim. "Yok... Gözlerin güzel geldi bir an. Onlara baktım."

Kaşlarını çattı ama sert duruşu uzun sürmedi, sırıtarak bakışlarını yüzümde gezdirdi. Benden böyle şeyler beklemediğini biliyordum. Ben de beklemiyordum doğrusu. Duygularını dile getirmekten çekinmeyen biri olarak bunu yapmak bana bile tuhaf gelirken onun şaşırmaması imkânsızdı.

"Komutanım! Son saldırının konumunu tespit ettik!"

Ortamdaki yüksek sesler dikkatimizi dağıtırken Grey önüne döndü, aynı anda ben de baktığı yere yöneldim ve devasa ekranda bulunan fotoğrafa baktım.

"'HP Omen' model bilgisayar tarafından yapılmış. Konum erişimi tamamen engellenmiş ve bulunduğumuz konumu aramaya çalışmışlar. Muhtemelen konum erişimini kökten engellemek için olduğumuz yeri bulmaya çalışacaklar."

Kara Mamba: LacrimaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin