Hayatım boyunca hiçbir zaman hata yapmaktan korkarak hareket etmemiştim. Nasıl olduysa, şu zamana kadar da bir kere dahi hatamın bedelini bu şekilde ödememiştim. Boka batmıştım ve arkadaşlarımı da buna sürüklemiştim.
İçimdeki heyecan ve korkuyu yeterince kamufle edecek görünümdeydim. Rahattım, arkama yaslanmış bir şekilde öylece gözlerimi masaya dikmiştim. Tam on dakikadır bu boş, renksiz odadaydım. Karşımda oturan Grey, sanki tüm sabrını bugüne saklamış gibi tam on dakikadır bana sorular soruyordu ve ben hiçbirine cevap vermiyordum.
"Sarah."
Yüzüne bakmadım, gözlerimi masadan çekmedim.
"Sessiz kalırsan ne olacağını tekrar söylememe gerek var mı?"
Yoktu. Nezarethaneye atılıp tüm gece orada kalacaktım. Söylenenler yalan çıkarsa, arkadaşlarıma edilecek işkenceleri gözlerimle görecektim. Eğer burada söylediğim bir şey onlarla çelişirse, yalandan içeriye atılacaktım. Bu gece uyku uyuyamayacağıma artık emindim ama tek sorunum buymuş gibi de davranamazdım. Karşımda benden cevaplar bekleyen bir adam vardı ve ondan yalan söyleyerek kaçmak şu an pek mümkün değildi.
"Eşim olduğun için sana bir ayrıcalık sağlayacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun. O nezarethaneye arkadaşlarınla beraber gireceksin."
Başımı sallamakla yetindim. Yalnızca kulağımın onda olduğunu bilmesi için, yoksa söyledikleriyle ilgilenmiyordum.
"Arkadaşlarınla iki sene önce tanıştığına göre, Kolombiya'da hiçbir zaman yoktun." Fotoğrafı tekrardan önüme koydu. "O zaman burada ne işin var?"
Fotoğrafı inceledim. Orada bulunuyor olmam sorun değilmiş gibi bir de en önde duruyordum ve elimdeki silahlar, oyuncak denemeyecek kadar gerçekti. Aklıma gelen her türlü fikir resimdeki ayrıntılarla geçersiz hale geliyordu ve ben giderek kenara sıkışıyormuş gibi hissediyordum.
"Cevap ver, Sarah."
"Bilmiyorum," dedim yine. Bunu kaç kez söylediğimi saymayı artık bırakmıştım.
"Burada olmanın sebebini bilmiyor olamazsın, değil mi?" Beni ikna etmeye çalışıyordu ama söyleyecek bir şeyim olmadığını kanıtladığıma yemin edebilirdim. "Bu fotoğrafı neden çektiniz?"
Bu fotoğrafı çekme sebeplerimizi tek tek söyleyebilir, bu gereksiz hayatımın son bulmasını sağlayabilirdim. Beni engelleyen en büyük sebep arkadaşlarımdı, onlar için buna katlanmak zorundaydım.
"Neden elinde silah var? Neden maske kullanıyorsunuz?"
Sessizce önümdeki fotoğrafa bakmaya devam ettim.
"Cevap ver, Sarah."
Sesi o kadar yumuşaktı ki, her an yükselebileceği düşüncesi içimi ürpertiyordu. Neden bu kadar sakin olduğunu da anlamıyordum. Ondan bağırıp çağırmasını, hatta çıldırmasını bekliyordum. O ise sabırla bana aynı soruları sormaya devam ediyordu.
"Onların başını yakmamak için mi sessiz kalıyorsun," diye sorduğunda gözlerimi gözlerine diktim. Sinirli değildi, gergin değildi. Sanki hiç umursamıyordu ve ondan sormasını istedikleri şeyleri sorup bir an önce gitmek istiyordu. "Sessiz kalman da başlarını aynı şekilde yakar, biliyorsun değil mi?"
Söyleyeceklerimin yanında sessiz kalışımın bir hiç olması, konuşmamak için yeterli bir sebepti. Başlarına ne gelirse gelsin onları kurtarmanın bir yolunu bulurdum.
"O fotoğrafı neden çektiniz?"
Gözlerine bakarken düşünmek zor oluyordu. Bundan bir saniye sonra ne tepki verebileceğini tahmin edemiyordum ve bu belirsizlik canımı sıkıyordu. "Bilmiyorum," dedim artık sorguyu bırakmasını istercesine. Gözlerini yumdu, burnundan soludu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Mamba: Lacrima
Fiksi RemajaKırmızı Örümcek Zambağı. Dünyanın en zehirli bitkileri listesinde öne gelen o güzel zambak. Ölümün kendisini temsil eden bu kırmızı bitki, zehrinin yanında cezp edici bir özelliğe de sahipti. Doğal güzellikleri ile insanları büyülerken ruhlarını cez...