40. Bölüm

994 82 114
                                    

Final değil merak etmeyin. Yanlışlıkla çok yazdığım için yine ikiye böldüm.

Okurken nasıl anlamıyorsunuz bilmiyorum ama düz yazılar şimdiki zamanı, italik yazılar da geçmişi anlatıyor. Bu bölüm yine ikisini karıştırdığım küçük bir yer oldu orada da şimdi rüya mı görüyor diye sorarsanız sanırım kafayı yerim.

Hadi bakalım iyi okumalar. On saate anca bitireceğiniz bir bölüm yazmaya çalıştım.

Seviliyorsunuzzz <333

(yorum atmayı unutmayın okuyup geçmek yakışıyor mu arkadaşlar fgbgfbfdfghgmghgfd)

***

20.08.2023...

Günlüğümün ilk sayfasına, neden intikamı ölümle aynı tartıya koyduğumu anlatıyordum. Bir gün her şeyi unutup yanlış bir yola sapacak gibi olursam okumak için. İkinci sayfasında ise yine günümün nasıl geçtiğini değil, nasıl geçmesini istediğimi yazıyordum. Bu da neden burada olduğumu ve hayallerimi hatırlatması içindi. Bugüne kadar hiç ihtiyacım olmamıştı ama son bir haftadır, bu sayfaların içinde kayboluyordum. Can veriyordum. Ağlıyordum, çaresiz ve mutsuz hissediyordum ama kendime gelemiyordum. Grey ile olan evliliğimizin elli dokuzuncu gününde ben, ona olan sevgime intikamımdan daha çok önem verdiğimi fark etmiştim ve bunun üstesinden gelemiyordum. Bunca zaman sevgiden çok nefret duygularını yaşarken beraber, ben sanki yıllardır evli ve mutlu bir çiftmişiz gibi hayallere dalıyordum ve bunun ilaçlarla alakası yoktu. Lanet olsun ki ben, kendimi kandırıyordum. Güzel olmayan hayatımı kurduğum hayallerle kendimi kandırarak güzelleştirmeye çalışıyordum ve bu bitmeliydi. Yıllar öncesinde kalmıştı gerçeklikten kaçmak için yaptığım bu şeyler. Buna sebep olanlardan intikam almak yerine, kendimi kandırmaya devam edemezdim.

"Emin misin, Sarah?"

Grey'in yüzüne, hayatım boyunca hiç bakmadığım kadar büyük bir nefretle baktım. Bu ondan nefret ettiğim için değil, böyle düşünmesini istediğim içindi. İşe yarıyordu. Son üç gündür Grey de bana, ona olan bakışlarımla karşılık veriyordu. Ne yazık ki dilinden çıkan şeyler tam tersini söylüyordu ama belki de ben sırf kendimi kandırmak için hep farklı şeyler söylüyordum. Grey'in yaşadığı duyguların aynası bakışlarıydı, dili değil. Ama öyle olsa da artık önemli değildi. Çünkü Grey beni sevmese de olurdu.

"Ne zamandan beridir herhangi bir şeye emin olup olmadığım hakkında tartışıyoruz, Grey?"

Derin bir nefes verdi. Gözlerini yumup başını eğdi ve adımı seslendi. "Gereksiz bir şey yaptığının farkında değilsin."

"Hangi konu hakkında konuşacağımı bilmeden bunları söyleyemezsin."

"O adamla siktiğimin maçı dışında ne konuşabilirsin," diyerek tepki gösterdi. Önündeki yemeği yemiyor, yalnızca benden bir cevap bekliyordu ama bunu yapmayacaktım. "O maç hakkında bilmediğin başka şeyler var, benim üç yıllık emeğim var orada," diyerek cevap verdim. Hesap vermek için değil, fikrine ne kadar ihtiyacım olmadığını anlaması içindi. "Ve o bir kere bile bunun hakkında konuşmadı. Beni derslere çağırmadı, atıldığımı da söylemedi. Ben böyle şeylere gelemem! Anladın mı?"

"Bunu bir sonraki derste yanına gidip konuşabilirsin. Neden evine bu konu hakkında konuşmak için gidiyorsun?"

Ona bunun onu ilgilendirmediğini anlatan cümleleri bağıra çağıra söylemek istedim ama bunun yerine, yalnızca başımı eğdim ve yemeğimi yemeye devam ettim. Bu onun elinden son yemek yiyişim olacaktı. Bu yüzden önümde duran, hiçbir zaman nefret ettiğimi söylemediğim o az pişmiş biftek parçasını bitirmeye çalıştım. Başlarda midemin bulanmasını bahane ederek kurtulabiliyordum ama şimdi, basit bir mide bulantısını bile yaşamayacağım kadar iyileşmiştim. Yüzümdeki yaralar makyajla kapanacak dereceye gelmiş, belim artık yalnızca eskiden olduğu kadar ağrımaya başlamıştı. Kötünün iyisiydi, bu yüzden dik durmakta bile zorlandığımı kimsenin gözüne sokmuyordum.

Kara Mamba: LacrimaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin