34. Bölüm

949 90 25
                                    

Bölümü silip baştan attım ama gece dört olduğu için hiçbir şey bilmiyorsunuz.

Giden birkaç yorum geri gelmeyecek. Dayanabilirsen dayan Zelal cabbar.

Nays.

İyi okumalar, yeni bölümü atıp uyuyanzi. bayyyy

***

01.08.2023...

Grey ile geçirdiğimiz güzel doğum gününün ardından gelen ve dövüş dışında bomboş, onsuz geçen üç gün. Kimse devlet bankasının boşta kalmasını takmıyor, Lloyd'un nerede saklandığını öğrenmek için bütün Amerika ve Avrupa'yı araştırıyordu ama ben yapmıyordum. Benim bu olay umurumda bile değildi. Grey'in üç gün boyunca aralıksız bir şekilde çalışmak zorunda kalması ve beni yanına almaması, ya da boşta kalan bankanın yine çetenin oyun parkına dönmesi. Bütün bunlar umurumda değilken ben evde bile değildim.

Ryan'ın evindeydim. Kapısının önünde, yıllar önce olduğu gibi.

Yine saray gibi bir evin önünde öylece dururken, birkaç dakika sonra ne söyleyeceğimi bile düşünmeden zile bastım ve elimdeki kâğıtları düzene sokmaya çalıştım. Yıllar önceki gibiydi, her şey. Ryan çok kısa bir süre sonra kapıyı açtı, günlerdir gelmemi bekliyor gibi görünen rahatlığıyla yüzüme baktı. Ben ise öylece yüzüne baktım, bu sefer gülümsemeden.

"Hoş geldin."

Yol verdi, içeriye girdim ve hiçbir tehlike içinde hissetmeden evin ortasını bulmaya çalışırcasına yürüdüm. Onunla aynı ortamda olmanın verdiği heyecanı zapt etmeye çalışıyordum. Bugün buraya onu selamlamaya değil, buradan gitmesi gerektiğini hatırlatmak için gelmiştim. Eskiye dair düşünceleri gün yüzüne çıkarıp boğazımı düğümlememe gerek yoktu.

"İçecek bir şeyler ister misin?"

Salona geçip elimdeki kâğıtları sehpaya bıraktım. Yanıma geldiğinde ona döndüm, kollarımı birbirine bağlayarak bana merakla bakan gözlerine baktım. "İstemem. Sohbet etmeye gelmedim." Tepki vermedi, devam etmemi beklerken yutkunup başını salladı.

"Neden buradasın?"

Cevap vermedi ama ne cevap vereceğini önceden biliyormuş gibi gözlerini kaçırdı. Elini kısa sakallarına götürüp ovuşturdu, sonrasında tekrardan bana döndü. Aramızın giderek gerildiğini hissetmemek mümkün değildi. Ryan yeteneklerimin ne safhada olduğunu biliyordu. Belli ki onun hakkında öğrendiğim şeylerin farkındaydı ve bir yanlış yapmadan atacağı adımı düşünüyordu. "Sen neden buradaysan, Sarah." Kaşlarımı kaldırdım, cevabından emin olduğunu anlayana kadar bekledim. "Ben patronumun işleri bozulmasın diye gönderilen bir ajan değilim, Ryan. Hele Grey ve ailesini yok etmeye çalışan biri, hiç."

"Benim kimseyi yok etmeye çalışmak gibi bir amacım yok."

"Senin değil zaten," diyerek sözünü kestim. "Sen birini yok etmeye karar verebilecek konumda değilsin." Bu sefer o kaşlarını kaldırdı. Onu ezen laflara alışık değildi. Özellikle de benim söylediklerime. "Sen sadece bir piyonsun. Benim, hayatıma karışan insanlara neler yaptığımı bilmiyor musun?"

"Bu senin hayatına karışıldığını iddia edebileceğin bir durum değil."

"Öyle mi?" Bir adım geriledim. "Carel'ı yanınıza aldınız, onun yerine geçtin ve şimdi işini devam ettireceksin." Dinlemeye başladı benden, yaptıklarını ve yapacaklarını. "Komplo kuracaksın. Belki de Carel gibi onu tehdit edeceksin ve çalıştığın şirketin altındaki bilgilere ulaşamamaları için delilleri yok edeceksin. Sen, benim de aynı hedefe sahip olduğumu bilmiyor musun yoksa?"

Başını salladı anlamadığını belirtircesine. Kaşlarını çattı, adımı fısıldayarak bir sonraki sözlerini dinlememi istercesine sözümü kesti. "Senin hedefin, şirketin içine girmekten ibaretti."

Kara Mamba: LacrimaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin