22. Bölüm

1.3K 104 17
                                    

14.07.2023, 11.30...

Son beş gündür Grey'in beni yalnız bıraktığı ilk gün. Sabah bu evdeki ilk günümden beri her gün olduğu gibi beni kaldırmasıyla kalkmış, altıdan beridir yalnıza bilgisayar başında oturuyordum. Nereye gittiğini merak etsem de gitmeden önce ona sormamıştım, onu arayacak bir telefonum olmadığından dolayı da son beş gündür olduğu gibi bu fikri yalnızca bir saniye düşünüp sonrasında yokluğunu kendime hatırlatmıştım.

"Tanrı aşkına, bunlar ne böyle?"

Kendi kendime söylenirken ekrandaki yazılara ve sayılara teker teker bakmaya devam ettim.

"Zor olduğunu söylemeyeceksin herhalde?"

Ah, evet. Bir de Brendon vardı. Kulağımdaki kulaklığı çıkardığında bilgisayarın hoparlörüne bağlanıp konuşmaya devam eden bu iğrenç insan, sabahın köründen beridir ne yaptığımı kontrol etme bahanesiyle beni çileden çıkarıyordu.

"Zor mu bilmiyorum. Ama karışık, çok karışık."

"Sen yaptığın içindir."

Milyonuncu iftira şakasına karşı gözlerimi yine milyonuncu kez devirdim. "Bana bak Brendon," dedim ama sözümü kesti.

"Tamam kes! Şakaydı."

Bu çocuğu öldürmesi için bir katil tutacaktım.

"Şimdi bunu çözemez misin sen?"

Başımı iki yana salladım ekrana bakmaya devam ederken. "Bildiğim bir dil bile değil. Bana bunu çevirecek birini bulsanız biraz yardımcı olabileceğimi düşünüyorum."

"Kodlama dilleri de mi çevriliyormuş?"

Dirseğimi masadan çekip kendimi geri çekerken başımı iki yana salladım yavaşça. "Seni bu göreve baban torpille atadı değil mi?"

Anlamadı, zaten Rusçasının bunu anlayacak kadar yeterli olmadığını biliyordum. "Evet, babam atadı," dediğinde sırıttım. "Belli."

"İngilizce konuşsana sen! Laf mı attın, anlamadım."

Giriş kapısının açıldığını duymamla geçeceğim dalgaları unuttum ve kulaklığın tekini kulağımdan sıyırdım.

"Eve biri mi geldi?"

"Sana ne geri zekâlı," diyerek çıkıştım.

"Seni korumaya çalışıyoruz burada."

"Kapıda yüz tane koruma var zaten beş gündür. Sizin korumanıza kalsam yine camlara girerim herhalde."

Kulaklığı çıkarmadan önce duyduğum son ses, "çok komik olay değil miydi," diyerek dalga geçen Brendon'ındı.

Odadan çıktım ve önce yanımdaki odaya girip yatağa bıraktığım ince eşofman altını giyindim. Bunun sayesinde sıcaktan bayılmıyordum, üstelik yaralarımı da acıtmıyordu. Sanki dövmemi görmemiş gibi alışkanlıkla yine saçlarımı tokadan sıyırıp açık bıraktım ve odadan çıkıp merakla aşağıya indim. Merdivenlerden inerken Grey'in gözlerini masaya diktiğini görmesem de anlamıştım. Bu, onun bir şey söylemeden önce düşünürken yaptığı bir şeydi. Kendi kendine konuşmayacağına göre, bana bir şey söylemeye hazırlanıyordu.

"Hey," dedim gelişimi duymamış olma ihtimaline karşı. Arkasına döndü ve konuşmadan önce durgun bir şekilde bekledi. Hâlâ ne söyleyeceğini düşünüyor gibiydi. Karşısına geçip öylece bekledim. Kavga edecek olsak bile bir şey demesini istiyordum çünkü aslına bakılırsa beş gündür bu olayı kimin yaptığı hakkında bile konuşmamıştık. Bunun sebebi benim şiddetle konuşmak istemediğimi söylememdi, bu yüzden şimdi onunla olan bir konuşmayı ben açmayacaktım.

Kara Mamba: LacrimaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin