Herkese merhaba arkadaşlar, ben Zelal. Nasılsınız?
İlk kez kitabı okuyanlar için bir şey yazıyorum. Normalde yazmıyordum çünkü kendi kendine konuşan biri değilim ve olmayan okuyuculara söyleyecek hiçbir şeyim yoktu. Şimdi kalabalık değiliz, hatta bunu okuyacak belki on on beş kişi falan vardır. Ama ben yine de her bölüm içimden geçen şeyleri yazmaya başlayacağım. Kimse okumasa da.
Öncelikle bu kitabı yazmaya yeni başlamadığımı, üç yıldan fazladır üzerinde çalıştığımı söylemek istiyorum. Kurguyu kaleme dökerken tekrar tekrar okuyorum ve her seferinde üç yıllık emeğin karşılığını yeteri kadar veremediğimi düşünüyorum. Bu kitap bir oturuşta bitirilecek bir kitap hiçbir zaman olmadı. Bölümler kısa, çünkü bir gün birilerinin yeni bölüm bekleyeceğini biliyorum ve her seferinde yazdığım bir bölümü üçe bölerek paylaşıyorum. Söylemek istediğim, bu kitap için elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorum. Belki bugün değil ama bir gün, herkesin bu kitabı hayranlıkla okuyacağını biliyorum. Kitabı rayına oturtmaya çalıştığım bu dönemlerde, umarım yanımda olacak okuyucular edinirim ve yaşananları hep beraber okuruz. Yıllarca bu kitap için kurduğum hayalleri şimdi başkaları ile kurup okumayı çok istiyorum. Bu yolda benimle birlikte olmak ister misiniz? Gelin ve bu upuzun serinin devamını beraber bekleyelim.
İyi okumalar...
<3
***
Seth ile son dersteki tartışmamızdan sonra aramızın yine iyi olması diğerleriyle bunu yapamadığımı fark etmeme sebep olmuştu. Dersin ilk bir saatinden sonrası o kadar eğlenceli geçmişti ki, zamanın nasıl geçtiğini dahi anlamamıştım. Onunla diğer arkadaşlarımdan daha çok eğleniyor olmak bana kendimi kötü hissettiriyordu.
Seth'in beni sırtından yere vurmasıyla düşüncelerim bir anda dağıldı. Yapıştım, yere tam anlamıyla yapıştım ve bu olurken burnumun kanamamasıyla şoka girdim. Oysaki yüzümü fazlasıyla sert bir şekilde vurmuştum. "Sarah!" Profesörün bağırışıyla kollarımdan destek alıp doğruldum ve yüzüne baktım. "Ne oluyor? Kendine gel." En küçük bir hatama bile gelemediğini daha ne kadar belli edebileceğini merak ederken hızla ayağa kalktım. "Dalmışım, fark etmedim."
Seth karnıma doğru bir yumruk savurdu, kenara kayıp elimi attığı yumruğa götürdüm ve yeterince sert bir şekilde tuttuğumda kolunun çıkma ihtimalini bile düşünmeden tam tersi yönde çevirdim. Bu dizüstü düşmesine sebep oldu ve karnına dizimi vurdum, acımadan. Her ne kadar normalde bu kadar sert vuruşlarda bulunmasam da o beni acımadan yere yapıştırmıştı.
"Abartma Sarah," dedi profesör, ben Seth'in kontrolü kaybetmesinden yararlanarak boğazından tutup yere ittirirken. "Öldür demedim!" Doğruldum ve yüzüne alaycı bir bakış atıp "karar ver artık," dedim. "Vursam kızıyorsun, vurmasam daha çok kızıyorsun."
"Kendini savun diyor adam sana haftalardır." Seth'in söylediği ile yönümü ona çevirdim ama daha görüş açımı algılayamadan beni bacalarımdan tutup sürükleyince kendimi omzunda buldum. Ayağa kalktı, "ne yapıyorsun," diyerek bağırmamı umursamadan omzundaki yerimi düzeltti. "Savunsana kendini," diyerek dalga geçtiğinde bir atakta bulunmaya çalıştım ama olduğum konum rahatımı oldukça bozuyordu ve aklıma hiçbir hareket gelmiyordu. "Bırak," diye bağırdım kalçasına vurarak. "Kalçama dokunma!" Bağırışı komiğime giderken gülüşüm, etrafında birkaç tur hızla dönmesiyle bağırışa döndü. Ne kadar hakaret edersem edeyim durmadı ve sonrasında "Şuna bak," diyerek profesörün yanına ilerledi. "İki tur çevirsek kapanır, dövmeye falan da gerek yok."
"Bünyesi hassas onun, bu kadar ileri gitme Seth." Profesörün bunu demesi ile beni hızla yere bıraktığında bir an dünya daha hızlı dönmeye başladı. Yana değil, yukarıya doğru dönüyor olmasına aldanamayacak kadar dönen başım bir adım gerilememe sebep olurken profesör beni belimden tuttu ve sırtımı ona dayayıp dünyanın eksenine geri yerleşmesini bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Mamba: Lacrima
Teen FictionKırmızı Örümcek Zambağı. Dünyanın en zehirli bitkileri listesinde öne gelen o güzel zambak. Ölümün kendisini temsil eden bu kırmızı bitki, zehrinin yanında cezp edici bir özelliğe de sahipti. Doğal güzellikleri ile insanları büyülerken ruhlarını cez...