8. Bölüm

1.6K 128 12
                                    

Ne dediğini algılayamazken vücudumu büyük bir ateş kapladı. Resmen dilimi yutmuş bir şekilde suratına bakarken neler olduğunu anlamaya çalıştım. Benim geceliklerim ulu orta bir yerde değillerdi. Onları kutuya koymaları imkânsızdı.

"Benim geceliğim yok ki."

Kadın sanki beni yalancılıkla suçlar gibi kutunun içinden kırmızı, kısa bir gecelik çıkardığında şok içerisinde suratına baktım. "Aida Hanım dedi ki 'bunları özellikle Sarah Hanıma göster'."

Nefesimi tutarak yavaşça Grey'e döndüm. Tamamen rezil mi olmuştum, yoksa kurtaracak bir fırsatım var mıydı bilmek istiyordum. Gözlerini gecelikten ayırıp yavaşça bana diktiğinde tekrardan yutkundum. Hızla tekrardan kadına döndüm, "onları çekmeceye yerleştirebilirsin," diyerek cevap verdim. Odadan çıkana kadar sesimi bir daha çıkarmamıştım. Grubun her zamanki şakalarıydı ve bu sever gerçekten de komikti, eğer rezil olan ben olmasaydım.

Merdivenlerden inip tekrardan mutfağa geçtiğimizde Grey'in arkamdan gelen sesi ile irkildim. "Bu evliliğe kendini fazla kaptırmış gibisin." Gözlerimi yumdum gülmemek için kendimi tutarken. Bunun açıklamasını 'bana şaka yapmışlar' şeklinde yapamazdım. "Ben..." Arkamı döndüm ve baygın duran gözlerine baktım. Ne desem inanmayacak gibi duruyordu. Bu yüzden en iyisi kendi isteklerimi öne çıkararak açıklama yapmaktı.

"Sen sonuçta her zaman evde olmayacaksın. Sen yokken her zamanki giyindiğim kıyafetlerimle uyurum işte." Masaya oturmak için arkamı döndüm. Bu bir nevi bana üstten bakan gözlerin baskısından kaçmak için yaptığım bir hareketti. "Sana özel değiller. Hemen de üstüne alınıyorsun." Masaya geçip hiçbir şey olmamış gibi ellerimi masaya koydum ve sabrının sınırlarında olduğunu bağırırcasına nefes verip başını sallamasını seyrettim. Yanıma geldi, masanın yanında durdu ve önüme sertçe bir kutu bıraktı.

"Saçmalıklarına devam etmene izin verirdim ama yarım saatimiz var, Sarah."

Gözlerim kutuya iliştiğinde bunun bir yüzük kutusu olduğunu fark ettim. Grey'in her hareketinde bu evliliğin ciddiyetini daha iyi anlıyordum ve sanki, bir hata yaptığımı hissediyordum. İçten içe, yorumlayamayacağım kadar uzaklarda bu düşünce içimi kaplıyordu ve ben pişman olmak istemiyordum.

"Tak bunu."

Elini kutudan çektiğinde öylece bakmaya devam ettim. Evlilik yüzüğümün bu şekilde kutuyla verileceğini yıllarca düşünsem tahmin edemezdim. Hayallerindeki güzel evlilik tekliflerinin yanında şimdi bunu görüyor olmak sırıtmama sebep oldu. Kaderimde vardı bu, hiçbir zaman hayal ettiğim şeyleri yaşamazdım.

"Bari kutudan çıkarıp verseydin," derken kutuyu elime aldım ve açtım. Grey'in yüzük almasını beklemiyordum ama şaşırdığım konu yüzük alması değildi. İçinde biri tek taş, bakır renginde yüzükler olan kutuda evlilik yüzüğü küçük elmaslarla süslüydü. Bu kadar özenli bir seçim yapmasını beklemiyordum. Sanki gidip saatlerce aramış gibiydi. "Vay canına," diyerek tepkimi belli ederken yüzükleri kutudan çıkardım. "Çok aradın mı bu yüzükleri," diye sırıtırken birini parmağıma taktım. O ise beni hiç kaile almamış, karşıma geçip otururken sessizliğini korumuştu.

"Keşke bana sorsaydın önce."

Diğer yüzüğü de parmağıma taktıktan sonra nasıl göründüklerine baktım.

"Geldiklerinde parmağında görmeyi bekledikleri bir yüzük aldım yalnızca. Nasıl bir model beğendiğinle ilgilenmiyorum."

Gözlerimi devirdim. "Sonuç olarak uzun bir süre boyunca parmağımda kalacaklar," diyerek yüzüne baktım. "Pembe bir şey alabilirdin mesela." Umursamadığını söylemediğinden devam edebileceğimi düşündüm. "Hep pembe, kalp şeklinde bir yüzük hayal ederdim evliliğimde." Arkama yaslandım ve yüzükle oynaşmaya başladım. O sırada Grey, "tekrar söylüyorum, ilgilenmiyorum," dediğinde gerçekten de ilgilenmediğine ikna oldum.

Kara Mamba: LacrimaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin