17.Bölüm

11.2K 912 340
                                    

~ 🍐 ~

Elleri cebinde okulun önünde durmuş Zeynep'in çıkmasını bekliyordu Cengiz. Tam 4 saattir onu bıkmadan usanmadan bekliyordu. Sıcak bastığı için bir o yana bir bu yana yürüyordu. Sonunda tüm üniversite öğrencileri dersten çıkarken, Zeynep'in çıkmadığını fark etti.

On, on beş dakika çıkması için bekledi. Belki işleri vardı ya da hocayla konuşuyordu. Gelmediğini görünce içini sıkıntı kapladı. Güvenliğin yanına hızla giderek, "Üsteğmen Cengiz Kurtoğlu." Dedi. Cebinden çıkardığı askeri kimliğini göstermişti.

"Buyurun üsteğmenim." Dedi güvenlik.

"İçeride bir arkadaşa bakacaktım." Güvenlik tam kim diye sorgulayacaktı ki, ortam da yankılanan sesle duraksadılar.

"Cengiz? Bir sorun mu var?" Diye sordu Zeynep.

Cengiz bir elini beline bir elini alnına koyarken, "Bir şey oldu sandım." Diyerek konuştu.

"Ne olacaktı ki?" Zeynep'in sorusuyla yutkundu Cengiz. Kızları telaşlandırmamak için söylemiyorlardı gerçekleri. Ama şimdi açıklaması gerekiyordu.

"Babam mı bir sorun çıkardı?"

Bir kez daha yutkundu. Bilseydi babasının umursamadığını, bilseydi asıl tehlikenin evleneceği herifin babasının olduğunu, üzülür müydü? Üzülür tabii. Diyerek için içine konuştu Cengiz.

"Arabaya geçelim Zeynep." Cengiz'in omuzları düşmüştü. Hal ve haraketlerine dikkat eden Zeynep, onun gerçekleri anlatacağını anladı. Anlamasıyla beraber arabaya doğru yürümeye başlamıştı.

Arabaya geçen ikili evin yolunu alırken, Zeynep can yakıcı soruyu sordu. "Faruk değil mi? Faruk ve babası yüzünden bunca zamandır bizimle berabersiniz." Elini alnına vurarken, "Hepsi benim suçum! Sizi de bu işin içine soktum." Dedi. İçini pişmanlık kaplamıştı. Biliyordu ve hissediyordu zaten bu adamların rahat durmayacağını.

Babasının aksine Okan bey evladını önemsiyordu.

"Kaç kez senin bir suçun yok olacağı vardı oldu diyeceğim? Hayır yani sayısını biliyorsan söyle, ona göre şimdiden söyleyip bitireyim."

Gözleri dolu dolu tebessüm etti Zeynep. "Özür dilerim.." Cengiz arabayı aniden kenara çekerek durdurdu.

"Asıl özür dilemesi gereken onlar. Sen değilsin..." sonra içine derin nefes çekerek konuşmasına devam etti. "Evet. Okan itinin size bir şey yapacağından endişeliyiz. Ve evet Faruk ve babası rahat durmuyor."

"Her an bir yerden saldırabilir." Eli kolu uzun bir herifti Okan. Kaç kez Zeynep'e ve kızlara yakınlaşmak istemişlerdi. Tim bunu kızlara bildirmese de herif anı kolluyordu. Durduk yere isteklerine göre haraket edemezlerdi. Tek bir yanlış haraket herifin isteğine ulaşması demekti.

*******

Çingiz durmadan önündeki defteri karalarken, Alphan çayını yudumluyordu. Kaç saattir dosya okumasıydı, yazmasıydı derken yorulmuşlardı. Çingiz'in bozuk morali Alphan'ın dikkatini çekerken, ona seslendi.

"Çingiz'im?" Timdekiler Çingiz'e Çingiz'im demeyi çok severlerdi. Gelmeyen cevap ile bir kez daha ona seslendi.

"Devrem?" Çingiz hemen başını kaldırarak, "Efendim?" Dedi.

"Noluyo? Kaç saattir suratın sirke satıyor. Bir derdin mi var? Varsa söyle bulunur bir çaresi."

Yutkunan Çingiz, kendini gülümsemeye zorladı. "Annem...Annemin ölüm yıldönümü bu gün." 01.06.2020 Çingiz'in annesi oğlunun 44 günlük savaşta yaralandığını duyar duymaz kalp krizi geçirerek ölmüştü. En acıklısı da bunu Çingiz'in savaş bittikten yani komadan uyandıktan sonra öğrenmesi olmuştu.

BOZKURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin