Zihnimin karanlığına hoş geldiniz...
Başlama tarihinizi alalım bakalımmm.
Yorum yapan parmaklarınızı yerimmm.❤️🩹🙈
"Bir derdin, sıkıntın varsa Allah'a aç...Çünkü ne anlatırsan dinler, 'Bu saatte mi?, yine mi sen?' Demez..."
Şimdi soruyorum sana-"Allah sana yâr ise kim sana dünyayı dar ede bilir?"
!!!!Geçmeden önce uyarımı yapayım. Her ne kadar kurgu olsa bile bu şiddete maruz kalan onlarca, milyonlarca kadınlarımız, kız çocuklarımız var. Gönül isterdiki olmasın. Fakat elden ne gelir. Bu durumu yaşayanlar varsa eğer bilgili yerlerle iletişime geçsin. Ve siz siz olun asla susmayın...!!!
********
"Geri gelmesi mümkün olmayan, hatırlanmamalı."
Nazım Hikmet.
Bazı hatalar vardır insanı çıkmaz bir yokuşa sürükleyen. Ya da sonu olmayan bir hikayeye başlatan. Bu hikayelerden birisiydi benimkide. Yanlış bir hataya mecbur edilmiştim. Sonuç olarak sevdiğim adama ihanet etmiş olmuştum. Aslında ihanetim sadece evet demek değil söylememek olmuştu....
Zaman su gibi akıp giderken, kaçıncı sipariş için bekliyorum bilmiyordum. Tek bildiğim yorgun ve uykusuz olduğumdu. Sabahın en erken saatinde gelmiş öğlene kadar durmaksızın çalışmıştım. Elimde tuttuğum tepsiyi masaya doğru götürüp tabakları masaya dizdim. Boş olan tabakları alıp mutfağa geçtim. Saatimin bitmesine az kalmıştı zaten. Bir kaç masayı daha sildikden çalışanlar için olan odaya geçtim. Üzerimdekileri çıkarıp astım. İnce hırkamı üzerime geçirip, odadan ayrıldım. Benimle beraber Ayçin de üzerini değiştirmiş yanıma doğru geliyordu. Heyecanlıydı. Ellerini omuzuma koyarak konuştu.
"Gülçin... Az önce babam aradı. Abimler geliyormuş! Hatta tören varmış bir kaç saat sonra."
"Ne?" Diye bilmiştim sadece. "Ne demek geliyorlar? E hani iki gün sonra geleceklerdi."
"Onlarda bilmiyormuş. Babam abimle konuşmuş. Tören neyin hazırlıyorlarmış hemen gelmemizi söyledi."
"Ne töreni ki acaba? Biri mi şehit oldu yoksa?" Diye sordum korkarak.
"Allah korusun. Sadece ödül töreni. Uzun süreli bir görevden başarılı ve sağ salim döndükleri için ödül vereceklermiş."
İçime rahat bir nefes aldım. En azından arkada gözü yaşlı ama gururla göğsünü geren insanlar kalmamıştı. Bu durum hem yakıcı hem de sevindiriciydi. Sevindiriciydi çünkü Vatan uğruna şehit oluyordu. Üzücüydü, bir süreliğine bizden gidiyorlardı.
Ayçin ile beraber Muhammed amcaları beklemeye başladık. Biz beklerken, restoranın kapısından yansıyan araba ışığıyla çok geçmedeb gelmişlerdi. Arabaya geçerken, ikimizde selam vermiştik. Hatice teyze hemen elinde tuttuğu sandiviç ve meyve sularını bize uzattı.
"Yesin de büyüsün benim kızlarım." Dedi. Ama ben bu kadını mıncırırdım! Muhammed amca gülerken yemeğe bismillah diyerek başlayan bize baktı. Gözlerinde şefkat, senelerdir hiç değişmiyordu. Değişecek gibi değildi.
"Benim kızlar büyüyeli çok oluyor hanım. Baksana artık benden harçlıkda almıyorlar." Tebessüm ettim. İlklerimin adamıydı Muhammed amcam. Tüm ilklerimi onunla yaşamış ve yaşamayada devam ediyordum. Onunla tanışmam her ne kadar can yakıcı bir olaydan sonra olsada Muhammed amca ve ailesi Allah tarafından bana verilen en büyük hediyelerden biri olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOZKURT
General FictionHer başlangıç vedaya atılan ilk adımdır. Gülçin Erva ve Ali Timur'un hayatı ve hikayeleri gibi. BOZKURT İSİMLİ BÖLÜM BAŞLIĞINI OKUYUN! KİTAP HEM KOMİKLİK HEM DE DUYGUSALLIK İÇERİR. UNUTMAYIN BU BİR KURGUDUR