28.Bölüm

6K 696 309
                                    

İşlerimin, derslerimin yoğunluğundan kitaplarıma çok vakit ayıramıyorum. Bu yüzden kusura bakmayın. Eskiden 2 günde bir hergün bölüm atabiliyordum ama şimdi bu mümkün değil. Dediğim gibi sayfaların editidir, okunma tanıtımıdır, şahsi hayatımdır karışık durumda.

Buna rağmen güzel, iç ısıtan yorumlarınızı ve destek yorumlarını görmek beni çok mutlu ediyor.

Ha bir de bundan sonra mesela, 5k okunma, 2k yorum ve 600 oylama olmadan bölüm gelmeyecektir. Bunu yapıyorum çünkü emeğimin karşılığını ne yazık ki böyle alabileceğim. Saygı duyarsanız mutlu olurum❤️❤️❤️

Neyse kitaba geçelimmmmm.

~ 🍐 ~

6 sene önce

Meşhur amut ağacının dalına çıkan Gülçin Erva, eteğinin cebine tıktığı armutları yiyordu.

Etraftan geçen bir kaç kişi ona onaylamaz bakışlar atarken, o bunları değil ha doydu doyacak olan karnını düşünüyordu. Amcası ona kızdığı için 24 saat boyunca aç kalacağını söylemiş, evden kovmuştu.

İşine gelirdi genç kızın. Sonuçta 24 saat olsa bile kafasını dinlerdi.

Geceyi nerede geçireceğini bilmiyordu ama muhtemelen annesinin mezarına giderdi. Annesinin ölümünün üzerinden seneler geçiyordu. Belki annesi yoktu ama annesinin cansız bedenini saklayan bir mezarı vardı.

Bu durum onu duygulandırırken, armutdan sert bir ısırık aldı.

Bu sırada omzuna attığı gömleğiyle buraya gelen Ali Timur, Gülçin Erva'nın yine bu ağacın dalında gördü. Yüzünü buruşturarak, "Kuşlar bile bu kadar dal meraklısı değil. Ben bu kızı anlamıyorum." dedi.

Boşta duran elini ağacın gövdesine koyarak, "Ağaç kakan, naber?" derken, sol gözünü kırpmıştı. Gülçin Erva irkilerek, dala tutundu.

"Ağaç kakan mı? Sensin be ağaç kakan!"

Ali Timur onunla inatlaşan kıza göz devirerek, "Yine noldu da sinirle armutları katlederek çiğniyorsun?" diye sordu. Yerden aldığı yarısı çürümüş ve çiğnenmiş olan armuta baktı.

"Kızım sen nesin? Bari çürüklerini yeme!"

"Farketmeden ısırdım onu ben."

Armutu kaldırarak kıza gösterdi. "Minicik ağzın var nasıl bu kadar ısırmış olabilirsin?"

"Ya sanane be! Gidip gelip bana sataşıyorsun."

Ali Timur yutkunurken, sustu. Gidip gelen sensin, diyemedi.

Gülçin Erva yaslandığı gövdeden inmek için ayağını incecik dala koydu. Dal direkt kırılırken, genç kız başka bir dala tutunarak ayaklarını sallandırdı.

"Ali Timur!! Yardım et, düşüyorum!"

Ali Timur gülerken, aklına zamanında onu burada bir başına koyarak gitmesi geldi. Aklından geçen hinlikle, "Nasıl çıktıysan öyle insene kızım." dedi.

Koala gibi ağaca sarılan Gülçin Erva, "La yardım etsene! BİR ŞEYLER YAP!" diyerek korkuyla bağırdı.

"N'apayım? Sana doğru uçayım mı?"

"Uç! Gerekirse uç ama beni buradan al!" Ali Timur ona gülerken, almak yerine soru sordu. "Umarım eteğinin altında bir şort vardır."

"Yok bu kez direkt şort etek giydim."

BOZKURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin