9.Bölüm

17K 1.1K 393
                                    

Yazım hataları için gerçekten özür dilerim. Ben Azerbaycanlıyım bazı kelimelerinizi yanlış anlayıp yaza bilirim. Kusura bakmayın. Yapa bildiğim kadar düzeltmeye çalışıyorum❤️‍🩹

Bu arada kitap yeni ben olaylardan sadece azıcık anlata bilirim. Hemen anlatsam olaya pat diye girsem kitap hemen biter. Lütfen azıcık akıṣına bırakın. Hem ben 18 yaşında bir kızım. Öyle iyi yazamam. Ama çabalarım. Bunu göz ardı etmeyin çiçeklerim böceklerimmmmm.

Medyada Gülçin Ervanın giydiği elbise varrrr. Gördüğünüz gibi yavaş yavaş geleceğe dair alıntılar geliyorrr. Ha birde 15 bölümü yüzleşme ondan öncede özel bölüm yayınlamak istiyorum Ali Timur'un olayları fark edip ne tepki verdiğine dair. 15 bölüm yüzleşme bölümü ola bilir yani❤️

********

Daha 15 yaşında olan Gülçin her okul sonrası namaz kılmak için camiye gidiyordu. Camide namaz kıldıkdan sonra bahçede duran bankta oturur, imam bey amcasının gelmesini beklerdi. Bu günde aynı şeyleri yapmış şimdi bankta oturuyordu. Aylar yaz mevsimiydi. Hava biraz serin olduğu için ve bayram için imam bey amcasının aldığı elbisenin üzerine açık mor renkli hırka giymişti.

Çok sevinmişti aldığı hediyeye göre. Biliyor musunuz onun aldığı ilk hediye imam bey amcasından olmuştu....

Elbisenin uçan eteklerini tutarak caminin avlusuna baktı. Nerede kalmıştı ki imam bey amca? Yoksa yanlış bir harakette mi bulunmuştu? Ya da ona yakışmayan. Yerinde toplandı hemen. Kendini düşüncelere boğdu. Hep bunu yapıyordu içten içe kendi kafasında kurup kendine acı çektirirdi.

Bedeni ve ruhu artık acıya alışık olduğu için aklına ilk gelen şeyler hep içler acısı oluyordu.

İçten içe biraz daha üzüldü. O da mı terk edecekti onu? Hem de ilk kez hediye almıştı. Bir kere sana hediye veren bir insan hayatından hiç çıkmamalıydı. İlk hediyeler hem özeldi hem de güzel.

O iç-içe kendiyle boğuşurken, koşar adımlarla gelen imam bey amcasını gördü. Hemen çıktı karamsarlıktan. Çok karamsar olması, insanların ondan uzaklaşmasına neden olurdu. O yüzden içi acısa bile hep güler, hiç canı yanmamış gibi gözükmeye çalışırdı.

Hepi topu bir arkadaşı vardı o da imam bey amcaydı.

Tek ağabeyi vardı o da imam bey amcaydı.

Tek şefkat gösteren biri vardı o da imam bey amcaydı.

Tek hediye alanı vardı o da imam bey amcaydı.

Tek halini hatrını, üzündeki ve kollarındaki izleri ona acımadan soran vardı o da imam bey amcaydı.

Gülçin'in hayatına giren, dualarının karşılık bulduğu ilk insan imam bey amcaydı.Yani Ali Timur'un babası Muhammeddi.

Derin nefesler alarak mahcupca konuştu Muhammed. "Ah be kızım kusura bakma. Bizim deli oğlan geliverdi de ona gittim. Onu karşılamayınca bir küsüyor bir de zor barışıyor." Ne de güzel babaydı ama... Gülçin bu hissi hiç bilemeyecekti oysa.

Tebessüm etti. Tebessümü en çok onu yaktı. "Olsun imam bey amcam. Hem ben seni beklerim!" Beklemeyip ne yapacaktı? Başka yolu yoktu. Elinde tuttuğu karnesini çıkarıp, elinde sımsıkı tuttu. Bu isteği onu çok incitecekti ama nasıl bir karşılık alacağı muammaydı.

"Bu günlük ders geçmesek sadece....Karneme baksanız olur mu?"

Muhammedin içi yandı ama bildirmedi. Şefkatle gülümsedi. "Ver bakalım benim kız. Ne kadar toplamışsın bir bakayım." Heyecanla uzattı elinde büzülen karneyi. Muhammed önce büzülen yerleri düzeltti. Tıpkı Gülçinde yaptığı gibi. Sonra karneyi açtı. Gördüğü puanlarla gurur duydu. Duyduğu gururu yüzünede yansıtmıştı.

BOZKURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin