14.Bölüm

12.2K 1.2K 737
                                    

~ 🍐 ~

Dün gece sabaha kadar telefona dönük uyurken, gözlerimi bana sırıtarak bakan Ali Timur ile açmıştım. Açar açmaz bana günaydın demiş ardından hadi kahvaltıya bize gelin diyerek konuşmayı sonlandırmıştı. Şimdiyse Muhammed amcamlarda kahvaltıya oturmuştuk. Benim sağımda Zeynep otururken, solumda Ayçin, önümde Ali Timur oturuyordu. Ara sıra bana bakarak tebessüm ediyor, Hatice teyzeler görmediği zaman tabağıma kahvaltılık koyuyordu.

En son tekrardan koyacakken, ona abartma der gibi bakarak, sessizce fısıldadım. "Ya Ali Timur! Doydum." Başını iki yana sallayarak eğildi ve bana baktı.

"Avucum kadar kalmışsın. Ne doyması! Hem sen krep seversin ye hadi." Dedi. Krepleri gırtlağına kadar sokup yediresim vardı bu adama.

"Bana bak Ali Timur! Doydum dediysem doydum! Bağırttırma beni." Gözüm konuşarak gülüşen Muhammed amca ve Hatice teyzeye kayıyordu. İkiside kendi alemlerinde şakalaşıp gülüşüyordu.

Elindeki çatalı tabağıma koyduğu krep'e batırdı. Ardından ağzına attı. O neydi be? Mübarek küçük dilini bile gördüm. "İyi be! Yemezsen yeme. Ben yerim."

Elimi göğsüme koyarak, mağdur rolune büründüm. Hafif sağa eğilirken, "Hödüklükte çığır açmışsın da haberim yokmuş. Cık cık cık." Diye mırıldandım.

Anlık duraksarken, "HasbinAllah ya. Bana diyene bak! Romantik olsak suç olmasak suç." Dedi. Başını iki yana sallıyordu konuşurken.

Tam cevap verecektim ki, Ayçin konuşmaya başladı. "Bir susun be! Dır dır dır, sabah sabah beynimin etini yediniz!" Dedi. Pandalı uykulu gözlüğü hâlâ başında duruyordu. Pijamalarını bile değiştirmemişti.

Sağımda oturan Zeynep öne doğru eğilerek, "Vallahi sen demesen ben diyecektim. İlk kez bir masada benden çok konuşan birileri var." Dedi. Şaşırmış gözüküyordu. Ben de olsam ben de şaşırırdım.

Ali Timur ile ikimiz aynı anda, "Nankörler!" Dedik. Sonra birbirimize bakarak tebessüm ettik. Aynı anda gözlerimizi de kaçırmıştık.

Sadece gözlerinizi değil aklınızı da kaçırmışsınız siz!

Biten kahvaltı sonrası kirlenen bulaşıkları yıkamış oturma odasında oturmuştuk. Ayçin ve Zeynep kendi aralarında konuşurken ben ve Hatice teyze ayrı bir konu üzerinde konuşuyorduk. Elinde tuttuğu telefondan bana bebek resimleri gösteriyordu. Gösterdiklerinin hepside Ali Timur ve bana benziyormuş.

"Kızım baksana ne kadar da tatlı! MaşAllah!" Avuç içine sığdırdığı erikleri yiyen Ali Timur, yanıma gelerek koltuğun kolçağında oturdu. Sağ eliyle dudaklarıma eriği uzatırken ağzımı araladım. Hem ekşi hem de lezzetliydi. Ben onu çiğnerken, Ali Timur ekrana eğildi.

Boynunda sallanan künyelerin sesi tak yaparken, "Heh ben de ne zaman bebek diye tutturacaksınız diye merak etmiştim." Dedi. Eriğin çekirdiğini avucuma alacakken Ali Timur benden önce davranarak çekirdeği aldı. Tiksinmedi ya da tiksinme belirtisi bile olmadı.

Dilini yanağında gezdirirken, fotoğraflardan birini gösterdi. "Baksana. Bu çocuk sana benziyor." Yandan bana bakmıştı. Şuan bu kadar yakın durmamız akıl karı değildi. Biraz eğilerek ben de baktım. Bebek gerçekten bana benziyordu. Kahverengi gözleri pörtlemiş bir şekilde telefona bakıyordu.

İsteğim dışı gülümsedim. Aynı gülümseme Ali Timurda da vardı. "Benziyormuş..." diye fısıldadım. Çocukları çok severdim ben. Sosise benzeyen ayaklarını, baklavaya benzeyen yanaklarını ısıra ısıra sevesim vardı. Başladı bizim mesai.

"E evlenin de yapın bir tane." Dedi Hatice teyze bize bakarak. İkimizide öksürük tutarken, Muhammed amcam, "Hatun." Diyerek uyardı. Bence de hatun!

BOZKURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin