12.Bölüm

13.2K 1.1K 365
                                    

~ 🍐 ~

Yemekler yenmiş, herkes koltuklara kurulmuştu. Tim konuşmadığı için evden çok ses çıkmıyordu. Elim tepsi kızlarla beraber çayları servis ederken, Ali Timur bana bakarak, "Ellerine sağlık güzelim. Allah razı olsun." Dedi.

"Cümlemizden." Diyerek yanına oturdum. Ali Timur çaylarını ses çıkarmadan içmeye çalışan tim'e bakarak, "Boş konuşmadığınız sürece konuşa bilirsiniz." Dedi.

Tim sanki bu anı bekliyormuş gibi çaylarını höpürteterek içmeye başladı. Ali Timur'un kulağına eğilerek, "Bunlar hep mi böyle? Durmadan aksiyon peşinde mi koşuyorlar?" Diye sordum. Hayır yani insan azıcık dinlenir kendine gelirdi. Bunlar tam aksini yapıyor.

"Cık. Sakin, bu kadar aksiyon peşinde koşan çocuklar değiller aslında....Hayır yani, yemeklerine mi bir şey kattılar, ne yaptılar bilmiyorum."

"Yani böyle değiller?" Diye sordum emin olmak için. Çünkü şuan gözümde tim yaramaz çocuklar konumundaydı. Uzun bir süre öyle olacağı kesindi.

"Değiller bebeğim. Sadece son görev biraz psikolojilerini bozdu o kadar." Durgunlaşmıştı. Bir elimi yüzüne koyarken, bakışları bana döndü. Durgun bakan gözleri şimdi şefkatle bakıyordu.

"Anlatmak istersen dinlerim."

"Anlamamı istersen anlatırsın." Dedi. Şimdi yeri miydi Ali Timur? Ne güzel aşık aşık bakıyorduk!

"İlla evirip çevireceksin değil mi?" Diye sordum yüzümü buruşturarak. Başını salladı. O başını sallarken, elim yüzünde olduğu için kirli sakalları avuç içime batmıştı. Bunu hissi sevmiştim.

"Sakalların batıyor Ali Timur." Gülerek söylemiştim. Yanağına yaslı avuç içimi öperek, "Keseriz sıkıntı yok." Dedi.

"Hayır ya kesme! Çok sevdim, elimdeki batma hissini."

"Valla kesilmesi gerek. Asker adamın bu kadar sakalı olmaz."

Diğer elimide yanağına koyarak yüzünü sevdim. "Ama ben sevmiştim. Zaten görevden döndüğün gibi değil. Azaltmışsın. Biraz böyle kalsın mı?"

"Kalsın mı?" Diye sordu. Ay yerdim ben bu adamı! Bana soruyor. Başını iki yana çevirerek, "Bir düşüneyim. Hmm. Kalsın!" Dedim. Gülerek baş salladı. Biz konuşurken Alphan, "Komutanım biz artık gitsek olur mu?" Diye sordu.

"Niye?" Diye sordu Ali Timur.

"Hem üzerimiz kokuyor hem de dinlenelim. Malum yarından itibaren ceza bizi bekler."

"Gitmeden önce dışarıda beni bekleyin. Konuşmamız gerek." Noluyordu be? Hemen bir gerginlik.

"Emredersiniz komutanım!" Diye bağırdı hepsi.

Hepimiz beklemediğimiz için irkilirken, Esma bir elini alnına vurarak. "Bu uşaklarun hepsi mi deli oliy ya!" Dedi.

İbrahim kızı kucağına alarak, güldü. "Sen bize deli mi dedin az önce?"

Esma boynuna sarılarak, "He dedim, İbrahim abi." Dedi. Bu ikili çok yakındı anlaşılan. İbrahim dudaklarını kızın şakaklarına bastırarak, "Abin yesin seni zilli." Dedi.

Doruk ellerini ağzına kapatarak, "Abi. Yicem dedi Eşmayı." Sonra Cengiz'in pantolonunu tutarak çekiştirdi. "Bi şey yapşana! Yicem dedi. Yimeşin!"

Eşma inerek ikizine ilerledi. "Sence ben beni yemelerine izin verir miyim?"

Doruk burnunu çekerek, "Veyiy mişin?" Diye sordu.

Eşma bir elini gelişi güzel sallayarak, "Vermem tabi! Gel buraya yarım akıllı." Diyerek sarıldılar. Biz hepimiz gülerken, Ali Timur sessizce onlara bakıyordu. Dudaklarında tebessüm vardı ama zihni sanki buradan uçup gitmişti...

BOZKURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin