26.Bölüm

7.1K 679 263
                                    

Uzun bir süreden sonra selamun aleykummm.

Sizleri beklettiğim için üzgünüm. Malesef baş ağrılarım vardı ve zihnimi bir türlü toparlayamıyordum. Ne zaman yazmaya başlasam, çok düşünmekten midem bulanıyordu.

Ama Allah sizlerden gerçekten razı olsun. Bir kez bile bana hitaben kötü lafınız olmadı. Saygı ve sevgiyle beklediniz.🤍

Neyseee, kitaba geçelim.

Keyifli okumalar! Satır arası yorumlarınızı bekliyor olacağım.

~ 🍐 ~

4 ay sonra. Ekim ayı.

Hayatımdaki hiçbir şey bir zamanlar yolunda gitmezdi.

Can yakan mazime bir zamanlar demek, çok garipti. En garip olanıysa, umudu tükenen bir kadının yeniden umudunun oluşuydu.

Eskiden bahsedecek olsaydım iki cümleyle acılarımı özetlerdim.

Annem ölmüştü, öldüğü gün büyümüştüm.

Babam ölüydü, terkedildiğimi anladığım zaman hissetmiştim.

Genceciktim, bedenimde morluklar vardı. Biliyor musunuz, eskiden o morluklardan, izlerden nefret ederdim ama şimdi etmiyorum. Çünkü o morluklar geçip gidiyordu. Tıpkı acıların bir gün son bulacağı gibi.

Gençliğim en özel parçası, imam bey amcamdı. O benim Allah tarafından kabul olmuş ilk duamdı.

Bana sevilmeyi ve sevmeyi öğretmişti. Kaybettiğim aile sıcaklığını onunla beraber tatmıştım.

Hatice teyzem...Bana anne sıcaklığını hissettirmişti. Ona henüz anne diyemiyordum çünkü bunu içimden geldiği zaman yapmak istiyordum. Bana göre anne ve baba kavramı çok farklıydı.

Nedenini anlatmama gerek yok bence.

Ali Timur...Eşim, sevgilim, geleceğim ve geçmişim.

O benim hem gençliğim hem de geleceğimdi.

Onu anlatmak zordu. Onu kelimelerle ifade edemezdim belki ama saatlerce oturur onu izlerdim. İzledikce nefes alırdım. İzledikce rahatlardım.

"Öğletmenim!" diye bağıran çocukla ona döndüm. Öğretmen olmuştum ya ben! Evliliğimizin ikinci ayında çalışmak istediğimi söylemiştim. Ali Timur bu sözümü, sorgulamaksızın kabul etmişti. Çalışmak için başvurduğum bir okulda şimdi öğretmenlik yapıyordum.

Seslenen küçük Bilge'ye dönerek, "Efendim." dedim.

Örgülü saçlarını arkaya atarken, yanında oturan Emir'i gösterdi. "Öğletmenim Emil, saçlalımı yoluyo!" Emir ona şaşkınlıkla bakarken, "Yok öyle bir şey! Hem doğru söylesene ismimi! Emil değil Emir ismim."

Bilge ona dönerek, "E-mil!" dedi. E-leri uzatarak söylemişti.

Emir yüz buruştururken, "Çocuklar sakin olun ama aaa." dedim.

Sessizlik hakim olurken, "Ha şöyle ya! Ne o vıdı vıdı? Şimdi hepiniz dikkatinizi tahtaya verin." dedim. Kalemle gösterdiğim harfi göstererek, "Bu hangi harf?" diye sordum.

Hepsi bir ağızdan, "Beeee!" diyerek bağırdı.

Diğer harfi göstererek, "Peki bu?" diye sordum.

"Ceee!"

"Peki bu?"

"Reeee!" Bir kişi hariç hepsi doğru söylerken, Emir yine Bilge'ye sataştı. "Le değil re Bilge."

BOZKURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin