Telefonu açtım bir bakmışım 13 tane okunmaaa. Isırıyım mı siziiiii. Çok sevindim var ya. İyi ki varsınızzzz❤️🩹 (şimdi 101 bin olduk)
Bunu düzenlerken fark ettim Kocamaan olmuşsuz. Nereden nereye :))
O zamannn keyifli okumalarrr!
*******
!!Çocuktan bahsedilmiştir!!!Mayıs ayının en sıcak günlerinden günlerinden biriydi.
Normalde mayıs ayı bu kadar sıcak olmazken şimdi ağustos ayını andırır derecede sıcaktı.
Ev ahalisi bahçede oturmuş, ara sıra esen havanın tadını çıkarıyordu. Bir taraftanda Ali Timur'un tayin olduğu yerden izin alarak gelmesinin kutlamasını yapıyorlardı. Bilmem kaçıncı tayiniydi bu. Çok oraya buraya gitmişti Ali Timur. O yüzden sayısını unutmuştu.
Koskoca Şırnaktan, Ankaraya gelmişti.
Normalde uçakla gelecekti ama tim'i yüzünden otobüse mahkum olmuştu. Tamı tamına 19 saat 6 dakika aynı arabada onca, bir dakika bile susamayan insanlarla Ankaraya gelmişti. Çok kötüydü çok! Allah düşman başına versindi.
Ali Timur uykulu uykulu telefonla oynarken, babası Muhammed bir elinde çay bardağı çayını yudumluyordu. Semaver çayıydı bu. Çok severlerdi ailecek. Hatice yeni yaptığı keklerden tabaklara koyarken, boş sandalyeye kaydı bakışı. E hani bu kız? Hatice, kocası Muhammede bakarak, "Muhammed, Gülçin nereye gitti gördün mü?" Diye sordu.
Telefonda adamı vuran Ali Timur anlık başını kaldırıp annesine baktı. Sonra sözde umursamadan oyununa döndü. Oyunda önemliydi tabii!
"Bilmiyorum ki, senin yanında değil miydi?" Sonra oğluna bakarak, "Bizim oğlan gördün mü, Gülçin kızımı?" Diye sordu. Ali Timur, "Hayır babam görmedim. Hem gelir ya şimdi. Banyoya falan gitmiştir." Dedi. Kızın ismini öğrenmişti ama henüz tanışmamışlardı.
"Ne banyosu oğlum bu kız evin içine bile girmeye çekiniyor. Acaba amcası yüzünden mi gitti?"
Konu ilgisini çekerken, telefonunu cebine koydu. "Ne olmuş ki amcasına?"
Etrafta bakışları dolanan Muhammed, "Olan amcasına değil bizim kıza oluyor. Bir kalkıp baksana oğlum." Dedi bu kes oğluna bakarak.
Çayını yudumlayan Ali Timur, "Koskoca kız gelir şimdi." Dedi. Hatice yüzünü buruşturarak, "Daha çocuk o ne koskocası! Hem kalksan ne olur?" Diye sordu. Sadece kalkıp bakacak sonra gelecekti işte.
"Anne kız 18 yaşında?"
"Daha yeni 18 oldu bikerem! Hem kalksana!"
"Tamam ya! Kalkıyorum. Bir bulayım bak gör n'apacağım ona! Onca yol gelmişim yetmiyor kızı arıyorum. Zaten tanımıyorum, ne diye bakacaksam!"
"Saçını iki yandan örmüştü oğlum. Üzerinde yeşil bir elbisede var. Böyle çiçekli böcekli. Çok güzel kız hem şıp diyd bulursun sen."
"Anne ben güzel kız arayıcısı mıyım? Yoksa dağda çakal avlayan mı?"
"Her ikiside!" Dedi oğlunu ittirirken. Korkuyordu kızın başına zarar gelecek diye. Zaten daha yeni yeni alışmıştı onlara.
Gözlerini devirerek, iki eli cebinde etrafı gezmeye başladı. Nereye gitmişti bu kız! Hem çayı soğuyordu onun yüzünden hem de oyunu yarım kalmıştı. Bir bulsun bak gör ne yapacaktı! Biraz daha gezdikden sonra bir ağacın altında durdu. Hava çok sıcaktı ve bu sıcakta kızı bulamıyordu. Nefes işitme sesiyle başını yukarıya kaldırdı. Gördüklerine şaşırmadan edemedi. Annesinin söylediği kızın tıpatıp aynısıydı. Gülçin bu muydu acaba? Hem ağaçta ne yapıyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOZKURT
General FictionHer başlangıç vedaya atılan ilk adımdır. Gülçin Erva ve Ali Timur'un hayatı ve hikayeleri gibi. BOZKURT İSİMLİ BÖLÜM BAŞLIĞINI OKUYUN! KİTAP HEM KOMİKLİK HEM DE DUYGUSALLIK İÇERİR. UNUTMAYIN BU BİR KURGUDUR