"Mavi hadi oğlum iki lokma olsun ye." dedi annem. Son yarım saattir yemem için uğraşıyordu.
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Oğlum bir deri bir kemik kaldın. Ne üzüyor seni bu kadar?"
Aren'le ayrılmamın üzerinden iki ay geçti. Bu süre içinde mezun olmuştum. Üniversite sınavına ve yetenek sınavına girdim. Her şeyi yapılması gerektiği için yapıyordum. Doktor muayenelerine bile annemin ısrarlarına dayanamadığım için gidiyordum. İki gün sonra ameliyat olacaktım ama hiç heyecanlanmamıştım. Aklımda sadece Aren'in sözleri vardı. 'Dünyanın güzelliklerini görmeyi hak ediyorsun ama beni görmeyi hak etmiyorsun.'
Annem yüzümü okşadı.
"Mavi'm. Ne oldu canım? Sormamıza izin vermiyorsun ama endişeleniyorum oğlum. Bizi apar topar çağırdın. Geldik bu haldesin. Aren senden perişan zaten. Onun da ağzını bıçak açmıyor. Eve uğramıyor. Sen bu haldesin. Ne oldu oğlum? Bir şey mi yaptı...
"Hayır. Hayır anne. Sadece bu aralar böyleyim işte. Onunla ilgili bir şey değil. Ama geçecek. Artık yeni bir hayatım olacak."
"Gerçekten böyle düşündüğünü bilsem içim rahat edecek ama."
"Lütfen anne. Ayrıca Aren'in bir suçu yok. Aklına bir şey getirme."
"Gidiyor zaten."
"Ne?"
"Amsterdam'da ki şirkete gidecekmiş. Baran abin söyledi. Kendisi istemiş."
Nefes alamadım. Ayrı olsak bile aynı şehirde olmak iyi hissettiriyordu. Artık dünyanın bir ucunda bensiz yeni bir hayatı olacaktı. Bensiz... ben onsuz..
"Oğlum!"
"Hmm?"
"Daldın gittin."
"Ameliyatı düşünüyordum."
"Çok güzel olacak. Sonunda dualarım kabul oldu."
"Anne peki ameliyat parasını ne yapacağız?"
"Aren abin ödemiş çoktan. Baran'a biz ödeyelim dedim ama Aren istememiş."
"Kendi paramı kazanınca ben ödeyeceğim." dedim.
Annem sarıldı.
"Akıllı oğlum benim. Sen bir aç gözlerini bak gör her şey yoluna girecek."
.....
Ameliyat günü geldiğinde herkes hastanede toplanmıştı. Gizem yanımda oturmuş heyecandan konuşup duruyordu. Sadece nezaketen gülümsüyordum ona.
"Hadi ama Maviş. Hiç mi heyecanlanmıyorsun?" dedi Umut.
"Heyecanlanıyorum tabii. Ama belli edemiyorum."
Gizem elimi tuttu.
"Bakalım beni beğenecek misin Maviş?" dedi Gizem.
Güldüm.
"Hazır mısın?" doktorun sesini duyunca Gizem'in elini sıktım. Şu an yanımda Aren olmalıydı. Bu anı hep onunla hayal etmiştim. Derin bir nefes verip başımla onayladım. Ameliyathaneye doğru yürürken Gizem kolumdan tuttu.
"Aren burada." diye fısıldadı kulağıma. Kalbim deli gibi çarpıyordu.
"Nerede?"
"Uzaktan izliyor." Dolan gözlerimi sildim. Bundan sonra hep uzaklık olacaktı. Alışmamız gerekiyordu.
"Gidelim." dedim.
"Ama Mavi...
"Gidelim."
......
Kendime geldiğimde hala karanlıktaydım. Kalbim panikle çarptı.
"Anne!"
"Buradayım canım."
"Anne karanlık...
"Bandaj var canım. Doktor söylemişti ya. Doktor ameliyat çok iyi geçti dedi."
Elimi tuttu. Elleri titriyordu.
"Heyecandan öleceğim şimdi. Nasıl bekleyeceğim?" dedi Gizem.
"Gizem sakin ol biraz. Mavi'den bile daha gerginsin." dedi Umut.
"Eee hazır mısınız?" doktorun sesini duyunca heyecanlandım.
"Hazırız." dedi Gizem bağırarak.
"Gizem!" dedi Umut uyaran bir ses tonuyla.
"Mavi sen hazır mısın?" dedi doktor.
"Hazırım." sesim titriyordu.
Bandajlar çıkarken kalbim hızla çarpıyordu. Sargı çıktıkça karanlık kırılıyordu. Zifir karanlık yoktu artık. Derin bir nefes aldım. Son sargıda açılınca gözkapaklarımı hareket ettirdim. Işık gözlerimi yakıyordu. İlk denememde açamadım.
"Sakin ol. Acele etme."
"Oğlum." annemin ağlayan sesini duydum.
"Işık. Anne ışık var." dedim.
Tekrar denedim. Ama hasret kaldığım ışık canımı yakıyordu. Vazgeçmedim. Zorda olsa açtım gözlerimi. Bulanık görüyordum. İlk fark ettiğim karşımda gözyaşları içinde bana bakan kadındı.
"Anne?" dedim.
Işığa dayanamayan gözlerimi tekrar kapattım. Tekrar açtığımda annem daha yakınımdaydı. Saçları hatırladığım gibi sarı değildi. Yüzüne dokundum. Benimle aynı olan gamzesine dokundum.
"Oğlum." dedi hıçkırıklar arasında. Göz yaşlarını sildim.
"Annem."
Annem titreyen elleriyle bir fotoğraf uzattı. Fotoğrafta genç bir adamın kucağında ağlayan bir çocuk vardı. Masmavi gözlerinin içi gülüyordu. Adamın kaşında kan vardı ama fotoğrafa gülümsüyordu.
"Babam." dedim.
Annem kafasını salladı. Fotoğrafı okşadım. İçim onu sadece fotoğrafta görmenin hüznüyle ezildi.
"Ona benziyorsun." dedi annem. Anneme sıkıca sarıldım.
"Maviş."
Dönüp Gizem'e baktım. Karşımda çok güzel bir genç kız vardı. O da ağlıyordu.
"Çok güzelsin." dedim. Gözyaşları içinde güldü.
"Merhaba Mavi." dedi Baran abi.
Hafifçe kırlaşmış saçları vardı. Güzel bir gülümsemesi olan yakışıklı bir adamdı.
"Merhaba." dedim. Gözlerim yanıyordu ama bir an olsun kapatmak istemiyordum gözlerimi. Bana el sallayan esmer, yakışıklı çocuğa baktım.
"Umut?" dedim.
Güldü. Yanıma yaklaşıp omzumu okşadı.
"Görmen gereken biri daha var." dedi Umut. Elime bir ayna tutuşturdu. Titreyen ellerimle aynayı kaldırdım. Karşımda gördüğüm yabancı bir yüzdü. Mavi gözlerim kanlanmıştı. Yüzüme dokundum. İlk kez bu kadar yabancı hissediyordum kendimi.
"Babama benziyormuşum sahiden." dedim.
Annem tekrar hıçkırıklara boğuldu. Baran abi anneme sarılıp onu teselli etti. Onları böyle görmek iyi hissettiriyordu. Taburcu olana kadar görebileceğim her şeye dikkatle baktım. Dünya yeniden keşfedilmesi gereken bir yerdi benim için. Dünyanın ışığına alıştığımda daha iyi görüyordum artık. Cam kenarına gidip gökyüzüne baktım. Her şey hayallerimden bile daha güzeldi. Ama hayallerimde yanımda Aren vardı.
"Maviş. Onu görmek istemiyor musun?" dedi Gizem.
Kafamı iki yana salladım.
"Hak etmiyorum Gizem." dedim.
"Mavişim yapma. Kendinize eziyetten başka bir şey değil bu. Çok geç olmadan vazgeç inadından."
Baran abi kapıdan girince konuşmamız bölündü.
"Aren şimdi binmiş uçağa. Mavi'yi bekle dedim ama dinlemedi. Benim gibi işkolik oldu o da." dedi.
"Çok geç." diye fısıldadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi
Romance(Tamamlandı) Mavi, göremediği bu dünyanın karışıklığına alışıktı ama annesinin yeni kocasının oğlu daha da karıştırıyordu aklını.