•Vote ve yorumları unutmayın,iyi okumalar!
Dün yaşadığım garip olaydan sonra polisler beni avukat görüşme odasına alıp sorguya çekmişlerdi. Öyle sorular sordular ki bir ara bu olayın üstüme kalacağından bile şüphelendim. Neyse ki blok içindeki kameraya bakıldığında oraya ne zaman girip ne zaman çıktığım söylenebilirdi. Kamera o kızın odasını görmese de,o tarafa gittiğim zaman ve yardım çağırdığım zaman arasında yalnızca dakikalar vardı.
Kızın odasının kapısının görülmediğini mahkumların dedikodularından öğrenmiştim; buradaki kör noktalar mahkumlar için,özellikle tehlikeli olanları için,büyük bir avantajdı.
Polis sorgularından sonra duşa girmiş,sonrasında kendimi yatağa atmıştım. Akşam yemeğine katılmasam da sayıma kalkmak zorunda kaldığımda kimsenin yüzüne bakmadan uyumaya geri döndüm.
Şimdiyse sabah sayımından önce yatağımı toplamam gereken zamanda öylece duvara bakıyordum. O kızın ölümü hakkında intihar deniliyordu; Bilekleri kesilmiş,bilenmiş keskin bir plastiği elinde tutmuş şekilde bulmuştum kızı,bağırarak yardım istemiştim. Bu yüzden yüzeysel bakıldığında intihar dememek için bir sebep yoktu. Fakat Rüya hakkında söylediklerinden sonra böyle bulunması.. Bir şeyler döndüğünü anlamamak için aptal olmak gerekirdi.
Rüya'nın onu öldürdüğünden şüphelensem de,polislerin cinayetten şüphelenecek hiçbir şey bulamaması aklımı karıştırıyordu. Rüya işlediği onlarca cinayeti saklama gereği bile duymazken,bunu neden bu kadar titiz bir gizlilikle yapmış olabilirdi ki?
Evet,cezası artmasın diye kesin kanıt bırakmaması normaldi fakat en azından Zerrin'in adamı Suzan gibi herkesin onun yaptığını bildiği ama kanıtlayamadığı bir cinayet beklerdim.Aklım daha da karışırken çalan kapıyla bunu sonra düşünmeye karar verdim. "Gir." derken aynı zamanda gözlerimi yirmi dakikadır aralıksız baktığım duvardan ayırıp kapıya döndüm. İçeri giren kadının siyah gözleriyle göz göze geldiğimde hafifçe yutkundum.
"Sayım başlayacak." dedikten sonra gözleri hâlâ dağınık olan yatağıma kaydığında hafifçe şekilli siyah kaşlarını çattı.İçeri girip yanıma yaklaştığında düşüncelerimin de etkisiyle bir adım geri gittim. Yatağıma ilerleyen Rüya,o yaklaştığında geriye gittiğimi fark edince kaşları iyice çatıldı,suratıma bir süre baksa da ikimiz de konuşmadık.
İlerlemeye devam edip dağınık yatağıma ilerledi,üç-dört dakika gibi bir sürede tüm yatağı düzelttikten sonra bana dönüp "Gel hadi,sayım başlayacak." dedi.
Az önceki hareketimden rahatsız olduğunu sezsem de sesinde veya bakışlarında öyle bir duygu yakalayamamıştım.
Bu yüzden ilerleyip onunla beraber odamdan çıktım. Sırama geçtiğimde o da bana bir daha bakmadan kendi yerine geçmişti.Karşımda yan yana gördüğüm Su ve Tomris her zamankinden garip duruyorlardı. Su yüzüme asık bir suratla öylece bakarken Tomris yeri izliyordu,nedense ben bakmadan önce bana baktığına emindim.
Kısa bir süre bakıştığım Su'dan gözlerimi çekip yanımda duran gardiyana bakmaya başladım. Sayım bitene kadar aklımda dün ölen sarışın kız dönüp duruyordu."11.."
"12.."
Gardiyan bana döndüğünde "13." diyip düşüncelerime geri dönmüştüm. Sonunda sayım bittiğinde insanların oturmaya başladığı masalardan birine geçip oturmadan önce kendime su doldurdum. Masada benimle beraber dört kişi vardı,tanımadığım orta yaşlı kadınları umursamadan masanın yüzeyine daldı bu sefer gözlerim,hangisiydi? Cinayet mi yoksa intihar mı?İntiharsa bile,kızın kendisini öldürmesinin sebebi açıkça Rüya olduktan sonra,cinayet sayılmaz mıydı bu? Belki de korktuğundan yaptı bunu kendine,Kabus yapmadan ben yapayım dedi? Belki de odada bana söylediklerini Rüya'nın duyduğuna emindi.
Her ihtimalde,ölümü Rüya'nın suçu değil miydi?
Masadaki kadınlar aynı anda kalktığında bakışlarımı masadan kaldırıp onlara çıkardım. Kadınlar endişeli surat ifadeleriyle masadan kalkarken karşıma oturmuş Rüya'yı gördüm.
Yüzünde herhangi bir mimik yoktu. Her zamankinin aksine gözlerinde hafif,ne olduğunu kestiremediğim bir duygu vardı yalnızca.
Birkaç saniye birbirimiz suratına sessizce baktık. Sonrasında şekilli dudakları aralandı,"Düşünceli gözüküyorsun." dediğinde benim bakışlarım dudaklarındaydı.
Mükemmellerdi. Hiçbir şeyin mükemmel olduğunu düşünmemiştim bu zamana kadar hayatımda. Hiçbir zaman bunu yapabilecek kadar iyimser olamamıştım belki de. Ama şimdi,gerçekten hiçbir bahane bulamadığım bir şeyle karşılaşıyordum. Yalnızca mükemmeldi. Şeklinde kaç gün ararsam arayayım bir kusur bulamazdım,rengi hakkında hiçbir kelime sarf etmeme gerek yoktu. Hiçbir zaman görünüşüm hakkında özgüvensiz olmamıştım fakat ben Rüya'nın yanında yalnızca "standart" kalıyordum. Bazen gerçek gelmiyordu bile.
"Tatlım?"
Gözlerimi birkaç kez kırpıp kendime geldikten sonra siyah gözlerine baktım,birkaç saniye ne söylediğini hatırlamaya çalıştıktan sonra "Düşünceliyim." dedim.
"Neden?" Başını hafifçe sola yatırdığında bu halinin de çok güzel göründüğünü düşündüm. Fakat ruh halimin nedeni aklıma geldiğinde bu düşünceleri aklımdan atıp sarışın kızı düşündüm. Sorsam Rüya sinirlenir miydi?
Sinirlenirse ne olurdu ki?
O an Rüya'nın aslında kim olduğuyla ilgili yeteri kadar düşünmediğimin farkına vardım. Sinirlenirse beni öldürebileceğini düşünmüyordum bile. İçimdeki bir şey sebepsizce güveniyordu ona,bana asla zarar vermeyeceğini düşünüyordu."Dün ölen kız," dediğimde gözleri dikkatli bakmadığım sürece fark edemeyeceğim şekilde keskinleşti. Yine de fazla takmayıp cümleme devam ettim. "Sen mi yaptın?" dediğimde normalde hiç mimik vermeyen kadın bu kadar açık sormamı kesinlikle beklemiyor olacak ki kaşları hafifçe havalandı. Kısa süre içinde suratını eski haline getirirken "Hayır." dedi. "En son göz göze geldiğimizde senin odandaydık. Sonrasında görmedim bile."
Gözlerime büyük bir kesinlik içinde bakarken bakışları keyiflenmişti. Kaşlarımı çattım,neye keyiflendi şimdi bu?"Sana niye inanayım?" dediğimde gözlerindeki keyif büyüdü. "Ben yalan söylemem. Sana söylemem." "sana" kelimesini bastırarak söylediğinde kaşlarımı daha da çattım. "Sordun,söyledim." omuz silkip konuştuğunda hâlâ kaşlarım çatılı şekilde bakıyordum.
Doğruyu söylüyordu.
Gözlerim masaya inerken omuzlarım da düştü,şüpheci modumdan çıktığımı,ona inandığımı anladığında hafif bir gülümseme yerleşti dudaklarına. Sinsi değil,doğal bir gülümsemeydi bu.
"Neden yaptı o zaman?" Sıkıntıyla konuşurken masaya koyduğum kollarımı kafama sardım.
"Sana ne söyledi? Odana geldiği zaman."
Bu cümleleri söylediği tınıda herhangi bir merak yoktu,cevabı biliyordu. Yalnızca benim söyleyip söylemeyeceğimi görmek istiyordu."Biliyorsun." dedim ellerimin arasından ona bakarken.
Suratında herhangi bir ifade yokken gözlerinde tam olayarak tanımlayamadığım bir bakış vardı.
"Biliyorum." dedi.İkimiz de konuşmadık. Birbirimizin gözlerine bakarken konuşmadan anladım ne istediğini. Normalde bakışlarını asla okuyamadığım kadının bu sefer gizleme gibi bir derdi yoktu. Bakışlarından ne düşündüğünü anlamama izin verdi,sormamı istiyordu. O kızın kim olduğunu,onunla olan geçmişini.
İstediğini yapmak yerine "Seni öpmek istiyorum." dediğimdeyse bugün onu ikinci kez çok bariz şekilde şaşırtmıştım.
•Uuuuuyyyy hanımlar çok bunalıyorum bu aralar. Evim yok amına koyayım,bir orada bir burada yatıyorum. Dün metrobüsten saat 4'te indim. Üstüne,varmam gereken yere hâlâ uzak olduğum için arkadaşımın arabasıyla iki saat daha yol gittik. Bugün bir saat boyunca oturdum bankta öyle yazdım,değerimi bilin.😉
•Satır arası yorumlar+Vote'lar fazla olmadan bir sonraki bölüme başlamayı düşünmüyorum,zaten fazlasıyla dağınığım bu aralar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahkum (gxg)
RomanceSoğuğundan titreyebileceğim gözlerine zorla da olsa baktım,yüzünde öyle bir sırıtış belirdi ki ondan altıma işeyebileceğim kadar korktuğumu anladığına emin oldum.