25❅

8.6K 281 26
                                    

25,

Sonbahar Gölü.

Yanımda herhangi bir şey olmadığı için hesabı ödeyememiştim, tabi olsa da onun ödeteceğini sanmıyordum.

"Yürüyelim mi?" bakışları bana yönelirken başımı salladım. Burada güzel bir yer olduğunu söylemişti, buranın sahibi. Sanırsam oraya gitmek istiyordu.

Onu takip ederek yanında yürümeye başladım. İçimden istemsizce onun elini tutmak geliyordu ve ben bu duruma fazlasıyla sinir oluyordum. Emir ile psikopat olarak adlandırmıştık Bay Sinirliyi.

Hatta yetmezmiş gibi sapık damgası koymuştuk aramızda. Ama o öyle değildi, belki de bunu yeni yeni anlıyordum. Bana karşı duygusu olan bir adamdı ve bu durum beni fazlasıyla mutlu ediyordu.

"Göle girmek ister misin?" bakışları bana kayarken atan kalbim daha da attı. Ne zaman atmayı kesecekti bu kalp!

Göle başımı çevirdiğimde, akan suyun güzelliğini fark ettim. Sonbahardaydık ve sonbahar yaprakları gölde geziyordu.

Başımı salladığımda o da salladı ve üstündekini çıkarttı. Hızlıca geriye döndüğümde kolunu omzuma koydu.

"Bana bak Bade."

Gözlerimi yavaşça açarak ellerimi serbest bıraktım ve hafifçe ona yöneldim. Kaslı bedeni damarlarla birleşince bir şah eser ortaya çıkartmıştı.

Yazdığım kitabın baş kapağına bu şekil onu koysaydım, çoğu kız benim gibi ona düşerdi. "Sen üstünü çıkartmayacak mısın?"

Sorduğu soru ile kaşlarım hava kalktı. Çıkartmalı mıydım, bilemiyorum. Kendimi onun yanında ne kadar tutabilirdim orası bile muamaydı.

"Ben böyle yüzebilirim." dedim vücuduma bakarak. Beyaz şeffaf ayakkabımı çıkartıp onu izledim.

Küçük bedenim onun büyük bedenin korumasına muhtaçmış gibi gözüküyordu. Arka taraftan sanki.

Bana döndü ve belimi kavradı. Beni taşırken maskenin altından konuştu.

"Burası miniğime fazla soğuk." bakışları daha da derinleşirken sakince nefes almaya çalıştım ama olmadı.

Beni kendine çok fazla çekiyordu. Bir delikti ve ben oraya girmeye çalışıyordum sanki.

"Ben ayaklarımı sokmak istiyorum, göle." dedim ona bakarken. Başıyla onayladığında gülümsediğini fark ettim.

Ama ondan daha önemlisi, içimde var olan maskeyi açmaktı. Çok yakındık ve açmak istiyordum.

Buradan dolgun dudaklarını anlayabiliyordum, belki de öpülesiydi o, bilemiyorum.

"Yapma," dedi derin bir nefes alarak. "Beni kendin için açıklamama izin verme."

Bakışlarım maskede kalırken şaşkınca ona baktım. Bu da ne demekti? "Gel ayaklarını sokalım göle, bebeğim."

Konuyu çarpıtarak hızlıca değiştirdi. Göle soktuğumda ağzımdan istemsizce çığlık kopmuştu. Korkulu bakışları bana kayarken telaşlandı." Ne oldu güzelim, ayağına bir şey mi oldu yoksa?"

Sakince nefes alırken gözlerimi kıstım." Su çok soğuk." dudaklarından çıkan gülümsemeyi maskenin altından fark edebiliyordum.

Yarı çıplak bedenini dikleştirirken beni tekrardan kucağına aldı. "Benim miniğim donamaz, ben buna izin vermem."

BİLİNMEYEN NUMARA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin