37❅

4.8K 177 12
                                    

37,

İntihar.

Planı kurmaya başlamıştım bile, iki katlı bir evdi, evin üst katında sadece iki suit oda vardı, alt kata ise üç

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Planı kurmaya başlamıştım bile, iki katlı bir evdi, evin üst katında sadece iki suit oda vardı, alt kata ise üç.

Girişler hem ön hem arka taraftan kullanılıyordu, ama hizmetçiler çöp atmak için arka kapıyı kullanmıştı, bunu yemek yemeden önce gözümün ucuyla görmüştüm, siyah kapıyı. O an aklımda kaçma planını kurmuştum bile.

Ya da Asaf'a oyun mu oynasaydım?

Bu plan ile derin bir nefes verdim, yapabilirdim sonuçta bana aşık bir adamdı. Hatta onla yakınlık kurmam bile yeterli olurdu bu evden kaçmak için.

Başım salladım, ama olmazdı, yapamazdım. Tek bir hatam ile o büyük kolları beni yenerdi.

Bu ev bana cehennem değil hapishaneye dönerdi. Ben bu durumda bataklıktan çıkamayan küçük bir kız çocuğu olurdum.

Çalınan kapı ile gözlerimi tekrardan ormana çevirdim. Biraz düzgün olmam gerekirdi. Bu psikolojiyle bana kimse iyi davranmazdı, hatta odamın kapısını bile kilitleyebilirlerdi.

"Bade," Asaf'ın sesi gittikçe yaklaşırken aldığım kısık kısık nefesler çoğaldı. Sinirimi nefesten çıkartıyordum, canım vücudum bunu çekmek zorunda kalıyordu.

"İyi misin?"

Dudaklarımda beliren alaycı sesi duydu. Beni kaçırırken çok kötüydüm şimdi ise çok iyi. Dudaklarımdan kahkaha çıktı, bir anda. Ne sanıyordu bu adam, benim mutlu olduğumu falan mı?

"Değilsin." gözlerimi devirip balkonun başına ilerledim. Üzgün bakışları umurumda değildi, ve ben onları görmek istemiyordum.

"Sana yardım edebilirim." Sessinde ki kırgınlık daha da çoğaldı bu sözüyle.

Asaf'ı takmayarak etrafa bakındım. Buradan atlasam yaşar mıydım? Bu da bir seçenekti tabi.

Başımı çevirmeden ayaklarımı öne getirdim ve bir bacağımı ince uzun korkuluktan atlattım. Şimdi diğerini yapmam gerekiyordu.

Sakin nefes alırken Asaf'ın sesi kulaklarımın içinde hissetim, bu sefer. Uzakta duran bedenini şimdi dibimde bitiyordu." Ölmek için bu kadar uğraşma."

Haklıydı, daha hızlı uğraşmam gerekirdi. Kalp atışlarım hızlanırken arkama bakmadan diğerini attım. Bu saatten sonra kimse umurumda değildi, ben buraya geldiğim an ölmüştüm bile...

Gözlerimi kapattım, kaçma planım yerine atlamayı tercih etmiştim. Karlar erimden önce, gökyüzünde parıltı bırakırmış. Aynı şu an olduğu gibi.

İzmir de değildik, burası benim memleketim olan Ankara'daydık. Yüzümde bir gülümseme belirdi. Doğduğum, büyüdüğüm yerde can verecektim.

Bütün bedenim karda gömülü kalacak, göz yaşlarımdan çıkan son damla eriyip gidecekti toprakta.

Görüşürüz dünya, fısıldayan dudaklarımdan sadece bu çıktı. Bir beden daha yok oluyordu dünyada.

BİLİNMEYEN NUMARA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin