54❆

877 36 7
                                    

54,

Gölde yüzmek

Gölde yüzmek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Pembe kuvars taşlar, güneşin atlında parıldarken bay sinirliye baktım. Piknik yapmak istediğimi belirtmiştim, bu belirtmemden yaklaşık on dakika sonra evimin önünde olduğunu söylemişti. O kadar kısa bir sürede piknik malzemelerini ayarlamasına da şaşırmıştım.

"Gölün güneşin altında ki parlaklığı." Gözlerimi masmavi gölden ayıramıyordum. İlkbahar yeni girmemize rağmen havanın serin olması beni daha da mutlu etmişti. "Senin o kahve gözlerinin parıltısı kadar olmasa da, evet." Yanaklarım kızarmaya başladığında kemeri çıkartıp arabadan çıktım. Aşık olma Bade!

Kuş sesleri kulaklarımı anlık olarak şenlendirirken, hava da esen rüzgar uzun ağaçların dallarını sallandırdı. Huzur tam olarak buydu, bugün de buna ihtiyacım vardı. Aslı ile kavga etmemiz günümün büyük bir kısmı modumu düşürmüştü. "Neden insanlar yok?"

Etrafa uçan kuş sesler, ve ağaç dalarırın sallanırken çıkardığı sesler vardı. "Burayı ikimiz için seçtim." Arkadan malzemeleri alırken söylemişti. Benimle yalnız olmak istemişti kısaca. Yüzümde beliren gülümsemeyi yutkunmayla sakladım. Ona aşık olamazdım, ama bu kadar kibar birisine duygu hissetmemek mümkün değildi adeta.

Rüzgarın hafif meltemi giydiğim beyaz elbiseyi havalandırırken, başımı ona çevirdim. Uzun boyuyla bana bakıyordu. O aşık gözler, gölün üstündeki ışıltı gibi parıldıyordu. Tek anlamadığım şey, neden o kişi bendim? Yüzümde ne ara ona gülümsediğim bakışı çekerek, gölün önünde, ağaçların arasında ki bana ilerledim.

Asaf büyük adımlarla bir kaç saniye sonra yanımda biterken, eşyaları masaya koydu. Poşetlere kısa bir bakış atıktan sonra başımı ona çevirdim. "Neden marketi satın aldın?" Yeni dalından koparılmış, muzlar, çilekler ve en sevdiğim yeşil erik! Dudaklarımı yalarken, mutluluktan gülümsedim.

"Marketi satın almakla, doymam ki ben."

Kaşlarımı kaldırırken ona ilerledim. "Nasıl doyuyorsun? O maskeni çıkarttığını bile görmedim. Acaba o büyük karnını nasıl doyuyorsun?"

Evet, belki saçma konuşmuştum ama her gördüğümde aklıma gelen tek şeyde buydu.

"Küçük bir odam var," Poşete ki malzemeleri çıkartırken söylemişti. "Kapkaranlık." İçten bir nefes alırken tekrar oturdum.

"Orada tek başıma yiyorum." Anlamsız bir şekilde baktım. Neden tek bir şekilde yemek yiyordu? "Çünkü, kendimi görmek bile istemiyorum."

Dudaklarımı yalarken hızlıca yanına geçtim. "Ama ruhun güzel." Belki yüzünü görmemiştim ama, bana olan yaklaşım şekli çok güzeldi. Bunu içten içe biliyordum.

BİLİNMEYEN NUMARA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin