#Şahin
Namazımızı eda edip erkeklerle salona geçtik. Eskisi gibi bir arada sohbet etmediğimiz için üzülmemek elde değildi. Birbirimize latifeler yapıp eski, güzel günlerden bahsettiğimiz yoktu. Ve en kötüsü de Nemir ve Leyla'nın arası düzelmesi gerekirken daha da kötüye gidiyordu. İşin garibi ise bunun o kız geldikten sonra olmadıydı. Onun, bana bir yerden tanıdık geliyor olması bir yabancı olduğunu değiştirmiyordu. Neden onunla dans etmek istediğimi ise bir türlü anlayamıyordum. Neredeyse yirmi senedir dans etmiyordum. İlk ve son kez bir tiyatro oyununda dans etmiştim. Ve ne yazık ki o anı bir türlü hatırlayamıyordum.
Leyla, soğuk şerbetleri bardaklara koyup yanımızdan ayrıldı. Gaib Sehhar'a fısıltıyla bir şeyler söylüyor Sehhar isa gülüp istiğfar çekiyordu. Nemir ise sabahtan kalan asık suratıyla sürekli başını ovuşturuyordu. Ben ise ola ki başımın ağrısını ve gerginliğimi dindirir diye bardaklardan birini alıp şerbeti bir dikişte bitirdim. Herkes kendi halindeydi. Alışık olunmayan bir sessizlik vardı. Buna rağmen kafamın içinde sanki bir savaş vardı. Bu da ziyadesiyle canımı sıkıyor ve başımı ağrıtıyordu.
Usulca ayağa kalkıp merdivenlere doğru ilerledim. Sendelediğim için korkuluktan tutunarak çıkıyordum. Aniden bir el omzuma dokundu. Başımı hafifçe çevirip baktım.
"Çek elini..."
Yüzüme endişeli ve masumane bir maskeyle bakarken elini omzumdan çekip hızla merdivenden çıkarak odama doğru yürüdüm. İçeri girip sertçe kapıyı kapatarak kilitledim. Başım dönmeye başladığında kapıya vurup bağıran Gaib'i zoraki duyuyordum. Sağa sola savrularak ağır adımlarla yatağa doğru yürüdüm, yavaşça oturacağım sırada aniden yüzüstü düşüp bilincimi kaybeder oldum.(...)
#Gaib
Salona döndüğümde Nemir, Leyla ve Layna'dan başkası yoktu. İkisi de telaşlı görünüyordu. Nemir'i kanepede yığılı şekilde görünce yanına koştum. Eğilip bir iki defa yanağına vurdum ve nabzına baktım. Hareketsiz ve nefessizdi.
"Nemir!.. Nemir, iyi misin?! Nemir uyan!"
Elimi alnına koyup ateşine baktım.
"Ne oldu böyle sana?.."
Sırtıma alacağım sıra Leyla ayaklarından tuttu."Yardım edeyim..."
Kollarından kavrayıp merdivenlere doğru yürüdüm.
"Şerbetlerin içinde ne vardı?""Hiçbir şey, Nemir'in yaptığı şerbetten koydum."
Merdivenlerden çıkıp odasına götürdük kapıyı açıp kolların altından sıkıca kavrayarak yatağına götürdüm ve yavaşça yatırdım. Ne hareket ediyordu ne de nefes alıyordu, sanki ölü gibiydi. Bir anda Layna'nın yaptığını düşünüp hızlıca odadan çıktım ve koridorda duran kadına yaklaşıp boğazına yapıştım."Sen yaptın dimi? Ne yaptın ona?!"
"Ben hiçbir şey yapmadım."
"Kapa çeneni, geldiğinden beri garip şeyler oluyor. Bu da senin başının altından çıktı!"
"Doğru söylüyorum, ben hiçbir şey yapmadım."
"Gaib bırak onu!"
Semum arkamdan gelip beni kadından uzaklaştırmaya çalıştı. Ellerinden kurtulup daha da öfkeli yapıştım boğazına. Gözleri kırmızıya döndüğünde donup kaldım. Gözlerimin önünden bulanık ve karışık görüntüler geçiyordu. Bir anda boşlukta sonsuzluğa doğru düşmeye başladım. Hiç durmadan hızla batıyordum. Nefes almakta zorlanıyordum ve boşlukta kâbuslarımı görüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mürdegân: Yeni Bir Dünya (Ara Verildi)
General FictionMürdegân: Yeni Bir Dünya İki asırdır gizliliğini ve bağlılığını koruyan Teşkilat-ı Mürdegân, Payitaht-ı Kadim olan Dersaadet'te arza çıkıp büyük ve gelişmiş teknolojileriyle korumaya çalışırken aniden karşılarına çıkan bir grup insanüstü kahramanlar...