Büyü VIII

29 3 12
                                    

Medya: Şahin

#Gaib

(...)

"Küçk Hanım?.."
Üzerimdeki durgun bakışları her ne kadar rahatsız etse de hemen kötüye çekmeden düşünceyi zihnimden uzaklaştırdım. Zira tekrar onun hakkında kötü şeyler düşünmek istemiyordum. Her ne kadar ben kendimi bunun için sıksam da donuk vaziyeti şüpheli şeyler düşündürmüyor değildi.
"Layna?.."

Aniden irkilip gözlerime baktı ve sebepsizce gülümseyerek:
"Ah.. ben... Size bir özür borçluyum, hakkınızda düşündüğüm yanlış şeyler için."
Ben de bir şey oldu sanmıştım.

Yüzümdeki kuşkulu bakışı kaldırıp gülümsedim:
"Mühim değil, aynı hatayı ben de yaptım. Kusura bakma..."
Mahcup bakışlarımı devirip düşüncelere daldım.
"Sana bir şey sorabilir miyim?.."

"Olur..."
Sağ tarafımdaki koltuğa oturup ne diyeceğimi beklercesine bana baktı. Onunla konşmak istememi beklemiyormuş gibi şaşkın ve meraklı bir ifade vardı yüzünde. Sıkıntılı bir iç çekip:

"Sen... düşmanına çalışan sonra sana, aleyhine bilgiler vererek yardım eden birine güvenir misin?"

"..."

***

#Şahin

Nemir, düşünce hâlimden şüpheli görünüyordu sorgulayan bakışları sürekli üzerimdeydi. Bakışlarımla belli etmesem de içten içe kaçacak bir yer arıyordum yahut konuyu değiştirmek...
"Adam iyi ya işte."

"Ondan bahsetmediğimi ikimiz de biliyoruz."

Tecahül-i arif yaparak:
"Neyden bahsediyorduk ki?"

Sinirle gülerek:
"Bu sen olamazsın..."

"Ben sana sorduğumda aynısını sen de yaptın. Ama ben sana, bu sen değilsin, demedim..."
Aniden donup boşluğa baktı, yüzünde belirsiz bir ifade vardı. Maziye dalıp gitmiş gibi.
"Haklı çıktım değil mi?.."
Boğazımı kavrayıp hafifçe havaya kaldırdı. Ben nefessiz kalırken o geçmişten beni suçlarcasına sinirle boğazımı.

"Bu konuyu bir daha asla açma!.."

"Ben açınca sorun oluyor sen açınca hiçbir şey... Ne bu reis olduğun için mi?.."
Duvara doğru savurup arkasını dönerek gitti. Elimi boğazıma götürdüğümde nasıl acıdığını hissettim. Dostum.. en iyi dostumdan bir mazinin yarasını benden çıkardığını da görmüştüm ya artık yaşamaya cesaretim yoktu.

"İyi misin?"
Yavaşça eğilip boynuma dokundu, bakışlarını kısıp yüzünü buruşturunca bana acıdığını hissettim. Elimle elini iterek ayağa kalktım.

"Gerek yok, ben kendim hallederim."
Doğrulup elini omzuma koydu. Maviye dönen gözleriyle karşı koyamadım. Durgun bir şekilde sadece gözlerine baktım. Elini yanağıma koyup boynuma doğru indi. Hafifçe kavrayıp gözlerini yumdu. Acımın geçtiğini hissettiğimde o da gülümsüyordu. Elini çekip kalbime koyduğunda tuhaf bir çarpıntı hissettim. Bu mümkün olamazdı...

Gözleri eski hâline döndüğünde irkilip afalladım. Aynı çarpıntıyı hâlâ sol göğsümde hissediyordum.
"Ne.. ne yaptın sen? Bir daha bana dokunma!"

"Bir şey yapmadım, sadece biraz acını hafiflettim."
Sessiz kalıp yanından geçerek gittim. Nemir'in odasına geldiğimde bir iki kez kapıya vurdum. Ses gelmeyince sessizce içeri girdim.

Mürdegân: Yeni Bir Dünya (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin