İctima XVII

13 2 6
                                    

Medya: Müzahir, Malumatçı, Ukab ve Serhan

Herkes bahçede toplanmıştı ve bir hayli heyecanlıydı. Yirmi beş kişilik Mürdegan takımı birbirlerinin yüzünü görmek için sabırsızlanıyordu. Uzun zaman sonra bir araya gelmişlerdi zira senede sadece bir ya da iki kez toplanırlardı. Önemli durumlarda ise daha sık toplanırlardı, bu pek fazla olmadığı için sık rastlanılmıyordu. Bu toplantıda ise daha önce görmedikleri ya da yeni Mürdelerle tanışacak ve aralarında müsabaka yapacaklardı.
Layna: "Bunlar kim?"
Semum başını çevirmeden sessizce:

"Mürdegân... Özel eğitimli gizli askerler. Neredeyse hepsi küçük yaşta ailesini ya da sevdiklerini kaybeden çocuklar."

"Ya..."

"Rahat! Hazır ol!"
Askerler komuta uyduklarında kırmızı bölüğün olduğu tarafa gidip baştan aşağı süzdü.
"Sen biraz zayıflafın mı sanki? En son yetmiş beştin değil mi?"
Başıyla onaylaması üzerine eğilip pantolonunun esnekliğini kontrol etti. Doğrulup montunu da kontrol ettikten sonra:
"Üşümüyorsun değil mi?"

"Hayır Efendim..."
Yanındaki kıza dönüp aynı şeyi yaptı. Maskesini kavrayıp aşağı yukarı hareket ettirdi. Sonra şapkasını indirip başının iki yanından kavrayarak. Sağa sola, yukarı aşağı hareket ettirdi.

"Yüzüne biraz büyük duruyor senin maskeni değiştirebiliriz."
Yanındaki adama geçip karnına dizini geçirdi. Canının yandığını belli etmeden sadece maskesinin altından yüzünü buruşturdu.
"İyi bari spor yaptığına değmiş. Ama biraz fazla değmiş, eğilsen pantolonun yırtılacak neredeyse."
Diğer askerlerden bir kıkırtı gelince onlara bakıp kaşlarını çattı. Korkuyla bir anda hepsi ciddiyetlerine döndü. Kimse Mürdegân Reisi Hüsam'ın hışmına uğramak istemezdi. Sırayla hepsini yokladıktan sonra karşılarına geçip ellerini arkasına attı ve karnını şişirip bıraktı.
"Nasılsınız gençler?!"

"İyiyiz!"

"Âlâ, Allah sesinize bileğine kuvvet versin. Sizinle küçük bir müsabaka yapalım şimdi."
İşaret parmağını yeşil bölükte iki erkeğin arasında duran kıza çevrdi.
"Gel kızım!"
Nemir'in yanına gidip şark yönüne döndü. Siyah bölükteki bir yetmiş beş boylarındaki adam da Nemir'in işaretiyle kadının karşısına geçti.
"Selam ver."
İkisi de sağ elini yumruk yapıp göğüslerine koyarak hafifçe eğilip doğruldular. Gardlarını alıp başlama talimatını beklediler. Sehhar, Nemir'in yanına gelip başlamaları için elini yukarı kaldırdı ve düdüğü üflerken indirdi.

Müsabakanın başlamasına rağmen ikisi de hâlâ savunmadaydı. Kadın, adamı süzüyor ve hassas yerlerini bulmaya çalışıyordu. Kadının harekete geçmeyeceğini anlayan adam arkadan dönerek kızın başına topuğuyla vurdu. Hafifçe sendeledikten sonra toparlanıp karnına sertçe bir tekme savurdu. Adam gerisin geri savrulduktan sonra ayakta kalmayı başardı. Aniden son başına yediği tekmeyle sırtüstü yere serildi. Kız tekrar gardını alıp eliyle gel işareti yaptı.

Hışımla yerinden kalkıp kıza doğru aparkart atmata çalıştıysa da eliyle engelleyip diğer yandan da göğsüne bastırarak yere yatırdı. Bacağını kaldırıp üzerindeki kızın karnına dizini geçirdi. Adamın üzerine düşecek gibi olsa da adamın yüzüne yumruk savurdu. Farketmese de adamın maskesindeki demir yüzüne çizmişti. Başını geriye yatırıp pes etmiş gibi görünse de çenesinden kavrayıp bacağının arasına dizini geçirdi. Kulağına sessizce:
"İyi işti yavrum, tekrar görüşeceğiz..."
Yanına yatırıp ayağa kalkıp üzerini silkeledi.

"Sert bir müsabakaydı..." dedi Gaib. Sehhar ona bakıp gülümsedi. Daha sonra kızın yanına gidip elinden tutarak kaldırdı. Kız acıyla bacağının arasını tuttu. Kolunu omzuna atıp diğer omzuna hafifçe vurdu.

Mürdegân: Yeni Bir Dünya (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin