Mürdegân: Yeni Bir Dünya
İki asırdır gizliliğini ve bağlılığını koruyan Teşkilat-ı Mürdegân, Payitaht-ı Kadim olan Dersaadet'te arza çıkıp büyük ve gelişmiş teknolojileriyle korumaya çalışırken aniden karşılarına çıkan bir grup insanüstü kahramanlar...
Bölüm Müziği: Sagopa Kajmer _ Kendime Sarılır Donarım
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
#Müellif
Sigarasını kültablasında söndürüp atarak içeri girdi ve masanın başına geçip silahların tasarımına devam etti. Ucu hilale yakın eğrilikte, gümüş kaplı ahşap kabzalı bir hançer tasarlamış; gümüş kısma ise yıldız içinde yukarı bakan hilal, II. Abdülhamid tuğrası ve hilalin altında kolay okunmayacak şekilde Mürdegân yazdı.
"Onu nasıl kabzayaişleyeceğiz?"
"Bizim için imkansız yok, unuttun mu?"
"Hünkârımız olsaydı..."
"İnce işçilik, derdi..." Gülümseyerek boynuna sarıldı ve kalemi elinden alıp kabzanın ahşap kısmına 'Sehhar' imzasını attı. "Teşekkür ederim." Uzanıp yanağına uzun bir öpücük bıraktı. Masanın sol ucundaki diviti mürekkebe batırıp burnuna sürdü. "Gaib ya! Çocuklaşma!"
Adam kaçarken hışımla kalkıp peşine takıldı. "Beyler, sakin! İşinize bakın hadi. Şimdi bir kaza olacak..." Nemir'in sakin hâliyle olduğu yerde kalıp sıkıntılı bir iç çekti.
"Ben yukarı çıkıp geliyorum."
"Tamam, çabuk gel çok işimiz var." Bir şey söylemeden merdivenden çıkıp çelik kapının yanındaki oyuğa elini yerleştirir. Kırmızı bir ışık elini tarayıp yeşile döner ve kapı açılır. Kapıdan içeri girdiğinde kitaplık rafı kendiliğinden kapanır ve yorgun bir nefes verip çalışma odasından çıkar. Koridorda karşılaştığı Leyla'ya gülümseyip başıyla selamlarken aynı şekilde karşılık alır. Gözlerin konuşmasının ardından ise kendini odasına atar.
"Sehhar, sen miydin?" Karısının hızla bir şey sakladığını görünce gözlerini kısıp kapıyı kapar. Gözleriyle arkasını işaret edip göz kırpar. "Bir şey yok, Hayatım. Eski fotoğraflarımıza bakıyordum."
"Ama bak söz verdik dürüst olacağız diye." Belinden yatağa çekip bacağını iki yanına koyar. "Yalan söyleme anlarım." Usulca eğilip dudağını boynuna yaklaştırır. "Söyle..."
