Berd XIII

29 4 1
                                    

Medya: Mürdegân

Ocak 2024

Sabahın soğuk saatlerinde gözlerini açtı. Kanepede sıkışık vaziyette yatmaktan her yanı tutulmuştu. Üstüne üstlük oda da buz gibiydi. "Yine iş başa düştü Sahir..." diye bir iç geçirdi. Kalkıp odasından çıkarak güç odasına inmek için merdivenlere yöneldi. Pencereden merdivene vuran loş ışıkla gözlerini kısarak gölgeye baktı
"Şahin, sen misin?"
Ses gelmeyince hırsız olduğunu düşünüp indi.
"Allah iyiliğini versin, görmüyor da."
Adamın omzuna vurmasıyla kendisine döndü, yüzünde garip bir maske vardı ve sadece gözleri görünüyordu.
"Alo! Aç şu yüzünü, evin içinde maske mi takılır? Karabasan olmaya mı karar verdin?"
Adamın göğsüne bir iki kez vurmasıyla kolllarının arasına düşmesi bir oldu. Burnuna ilişen kokuyla yüzünü buruşturması bir oldu. Kollarının altından tutup merdivenden yukarı sürükleyerek çıkartarak odasına götürdü ve yavaşça yatağına yatırdı.

"Sana kaç kere diyorum böyle yek başına olmaz diye, bir zevce bulmak zor geliyor dimi?"
Kapıyı kapatıp ışığı açtı ve yüzündeki maskeyi çıkardı. Ağzında ve şakağındaki kanları gördüğünde nutku tutuldu. Ceketinin ve gömleğinin düğmelerini açtığında boynunda ve omzunda diş ve tırnak izleri vardı. Bir kâbusun içindeymiş gibi hissederken şokla adamı uyandırmaya çalışıyordu. Zira böyle bir durumda atak geçiremezdi. O yüzden de zor da olsa kendini sakin tutmaya çalışıyordu.

"Allah aşkına aç şu gözlerini korkuyorum bak..."
Ne kadar uğraşsa da herhangi bir yaşam belirtisi yoktu. Atak geçirmesine dakikalar kalmıştı sanki... Elleriyle tekrar başını sıkıştırıp düzgünce nefes alıp vermeye çalıştı.  Gözlerini yumdu ve içinden kendine sakin kalması gerektiğini söyledi. O kadar yara ve travmadan sonra ne kadar mümkünse...
"Hayır... yapacağım. Her şey normal olacak, her şey düzelecek."
Gözyaşlarına engel olup üzerindeki kıyafetleri çıkarttı. Banyoda ılık su hazırlayıp adamı omzuna aldıktan sonra suya bıraktı.
"Uyan lütfen..."

Nefes alıp vererek bir kese aldı. Islatıp sabunla köpürttükten sonra vücudundaki yaraları temizledi. Öylece bırakılmış yaralarından kanlar süzülüp suya karışıyordu. Adamı kaldırıp sıkıca sarıldı, ıslanan kıyafetleri umrunda bile değildi.
"Gaib uyan hadi, uyan lütfen."
Bırakıp yavaşça göğsünden suya doğru itti. Başına kadar suyun içine girdiğinde gözlerini kapatıp işaret ve orta parmağını şakağına koydu. Diğer elini göğsünden boğazına doğru hareket ettirip hafifçe sıktı. Aniden başını sudan çıkartıp  derin bir nefes alıp bıraktı. Boğazındaki eli tutup çekerken:

"Nerede o?!"

"Kim nerede?"

"Sarah..."

"Kimden bahsediyorsun anlamıyorum..."

"Kıyafetlerimi getir, onu bulmam lazım."

"Kimden söz ettiğini bilmiyorum ama izin veremem..."

"Senden izin isteniyorum! Beni Semum ve Leyla'yı kontrol ettiğin gibi kontrol edemezsin!"
Duyduğu şeyle başından aşağı kaynar sular döküldüğünü hissetti. Mesele onu kontrol etmek değil, korumaktı oysa... Herkesten beklerdi de en yakın dostundan duymak sol tarafında koca bir yara açmıştı. Dolan gözlerini belli etmeden odasından çıktı. Kimseye görünmeden sessizce odasına girip çalışma odasından gizli odaya çıktı. Oradan da asansöre binip çatı katına çıktı. Asansörden iner inmez vücudunu zemheri soğuğu karşılamıştı. Çatının uç kısmına gidip öylece durmak istiyordu lakin bir şeyler onu engelliyordu. Oysa sağlıklı düşünecek hâli yoktu

Mürdegân: Yeni Bir Dünya (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin