Kâbus XIV

16 3 4
                                    

Medya: Nemrud ve Gâib

Nemir, odasında duş alıp abdestini aldıktan sonra kapıya astığı çamaşırlarını giyip beyaz bir şalvar ve beyaz bir cübbe giydi. Banyodan çıktığında Leyla'nın etkilenmiş bakışları kendisini buldu. Sevdiği adamı hiç beyazlar içinde görmemişti. Cennette gibi hissetti. Kocasına doğru ilerleyip yanağına dokundu. Yüzü adeta parlıyordu. Melek gibi göründü gözlerine ya da bir Gılman gibiydi.
"Öldüm mü ben?.." dedi, dudaklarının arasından fısıltıyla. Büyülenmiş gibiydi... Hâlâ gerçek olduğuna akıl sır erdiremiyordu. Dudaklarını hafifçe yanağına değdirdi. Bu defa ateş gibi yanan adam değil kadındı.

"Ölmedin..." dedi, fısıltıyla... Yanağına dokunup alnından öptü.
"Ben dirildim." dedi, aynı fısıltıyla. Sesi kalbine dokunup sarhoş ediyordu. Dokunuşu.. öldürüyordu. Ellerini omuzlarına koyup ardından sarıldı. Dudağının kenarında hafif bir gülümseme belirdi.
"O kadar sevdiysen her gün giyerim."

"Hayır... her gün giyme."

"Pekâlâ... Hadi sen de abdest al ve giyin, sonra da ibadethaneye gel."

"Tamam..."
Adam, başına beyaz bir fes geçirip odadan çıktı. Yanına gelen Sehhar'a avuçiçi yüzüne bakacak şekilde hafifçe kadırıp Pakistan usulü selam verdi. Sehhar ise sağ elini sol göğsüne koyarak karşılık verdi. Göz ucuyla Nemir'i hafifçe süzüp iç çekti.

"En son on sene önce bu kadar beyaz giyinmiştin."

"Evet... Geçmiş olsun, yüzüne ne oldu?"

"Küçük bir kaza, boşver."

"Ağzın yüzün yamulmuş neredeyse ve sen küçük bir kaza mı diyorsun? Tuhafsın..."

"Önemli bir şey değil dedim ya, korkma suratım mahvolsa da ölmem. Hem bence yüzümün mahvolması iyi oldu, en azında sürekli bakılacak bir yüzüm yok."
Sessizce oflayıp yürümeye devam etti. Sırtına atlayan adamla dudaklarının arasından hafif bir inilti kaçtı.

"Şahin... in sırtımdan, abdestliyim."

"Ben de abdestliyim ama yüzünü gören cennetlik. Doğru düzgün odandan çıkmıyorsun."
Adamı sırtından atıp hızlı adımlarla merdivenden aşağı inip ibadet odasına yöneldi. Arkadaşı ise onu yakalamak için peşinden koşuyordu.

Aklına gelen şeyle acıyla yutkundu Sehhar. Sonra da dostunun söylediği şey yankılandı zihninde. Ağlamamak için dişlerini sıktı. Beraber geçen o kadar zamanın bir hiç olduğunu düşündü.
"Belki de anlık bir sinirle söyledi onu."

"Zihnimden uzak dur Füsun..."

"Ama ona sadece ben dayanabilirim. Hem... neden bu kadar kalabalıksın?"

"Boşver, sadece uzak dur."
Koluna sarılıp kocasıyla beraber yürüdü. Beraber merdivenden inip ibadethaneye yöneldiler.

Layna odasından çıkan Leyla'yı gördü. Yanına gidip:
"Neden beyaz giyindin?"

"Aşağıda toplu olarak ibadet edeceğiz."

"Yaa..."
İçten içe merak etse de oraya gidemeyeceğini biliyordu. Şahin'in de gidip gitmediğini merak etmişti. Leyla gittikten sonra sessizce odasına yaklaşıp kapının kolunu indirmeye çalıştı. Kilitli olduğunu görünce aşağıda olduğunu düşündü. Konak bir hayli sessizleşmişti. Kulağına ilişen sesle sıçradı. Sehhar ibadethanede ikindi ezanını okuyordu. Sesin geldiği tarafa gidip sessizce kapıdan içeri baktı. Önde erkekler arkada da kadınlar duruyordu. Herkesin içinde sadece Gaib yoktu. Sessizce ağır adımlarla Gaib'in bulunduğu odaya ilerledi, içinde bir huzursuzluk hissediyordu.

Mürdegân: Yeni Bir Dünya (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin