Sabah
Duru'nun ağzından
Gözüme vuran güneşle gözlerimi açtım. Yataktan doğrulup etrafıma baktığımda Nazlının olmadığını fark ettim. Tabikide Erdem BEYİN yanındaydı. Çünkü aşağıdaki gülüşme sesleri odaya kadar duyuluyordu.
Yataktan kaktım ve odadan çıkıp lavaboya doğru gidiyordumki bir bedene çarpıp geriye sendeledim. Daha gözümü açamadan ayağım kaydı ve geriye düşücekken belimde hissettiğim elle durdum. Gözlerimi hemen açtığımda Tolgayı gördüm. Biraz fazlamı yakındık sanki?
Tolga: Her sabah böylemisindir sen? Önüne bakarak yürümeyi öğrenmelisin.
Hemen doğruldum ve geriye çekildim.
Duru: Sanane! İstediğim gibi yürürüm!
Tolga: Hayatını kurtardım, insan bir teşekkür eder.
Duru: Ben mi dedim sana hayatımı kurtar diye. Şimdi çekil önümden.
Tolgaya cevap verip omzuna çarparak lavaboya girdim ve sertçe kapıyı kapattım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra odaya gittim ve üstümü değiştirdim.
(Duru'nun kıyafeti)
Üstümü giyip odadan çıktım ve aşağı indim. Mutfağa girdiğimde herkesin sofrada oturmuş beni beklediğini gördüm. Nazlıya somurtarak bir bakış attım ve masaya oturdum. Yine elbise giymişti. Bu kızın elbiselere karşı zaafı olmalıydı. Ama ona yakışıyordu.
(Nazlı'nın kıyafeti)
Masaya oturduğumda Nazlı konuşmaya başladı.
Nazlı: Duru kahvaltıdan sonra beraber ev aramaya çıkarız, olur mu?
Duru: olur
Erdem: isterseniz sizinle gelebilirim.
Nazlı tam cevap vericekken araya girdim.
Duru: yok, teşekkürler. Biz hallederiz.
Nazlı bana kaşlarını çatmış bir şekilde bakarken kahvaltımı yapmaya başladım.
--------------------
Nazlı ile valizlerimi toplamış kapıda Erdemlerle vedalaşıyorduk.
Erdem: ya bizde gelelim. Belki bir daha görüşemicez. Bari son günümüzü beraber geçirelim. Olmaz mı?
Nazlı bana dudaklarını büzmüş bir şekilde bakıyordu. Tıpkı bir kedi yavrusu gibiydi.
Nazlı: lütfeenn. Son günümüz zaten.
Nazlının bu haline daha fazla dayanamayıp konuştum.
Duru: iyi bari. Gelin sizde, SON kez beraber takılalım.
Son kelimesine vurgu yaparak valizleri alıp çıktım. Elimdeki valizler çok ağırdı. Zaten bileğim acıyordu o hayvan herif yüzünden. Zar zor arabaya doğru giderken o lanet kişinin sesini duydum.
Tolga: Ver bana ben taşıyayım.
Tolgaya dönüp cevap verdim
Duru: Gerek yok. Ben taşırım.
Dedim düz bir sesle ve yürümeye devam ettim. Arabaya kadar geldiğimde valizleri yere bıraktım ve kaldırıma oturup biraz dinlendim. Nazlı ve Erdemde gelmişti. Nazlının valizlerini Erdem taşıyordu. Şaşırdık mı? Hayır.
Erdem şöför koltuğuna binmişti. Ben arkaya oturduğumda Nazlı benim yanıma geçmek yerine hemen ön koltuğa oturmuştu. Olamaz! Sadece benim yanım boştu ve Tolga tam yanıma oturucaktı ki onu durdurdum.
Duru: dur!
Tolga: ne oldu?
Duru: buraya oturamazsın.
Tolga: nedenmiş o? Başka yer mi var sanki. Uzatma.
Tolga benim konuşmama izin vermeden yanıma oturmuştu bile. İyice cama yaslandım ve ondan uzak durmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ ŞARKISI
Teen Fictionİki genç kız atıldıkları okuldan sonra istanbula gider ve yeni bir okula aynı zamanda da yeni bir hayata başlarlar. Fakat istanbulda onları bekleyen çok şey vardır...Hayatlarını değiştiren iki genç adam da buna dahil...