21. Bölüm

52 5 0
                                    

Durunun ağzından

Gece korkunç bir kabusla birden nefes nefese gözlerimi açtım. Çok terlemiştim. Yataktan kalkıp odadan çıktım ve banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkarken birden kapı açıldı ve içeri Tolga girdi. Tolga hemen içeri girdiğinde kapıyı içerden kilitledi ve anahtarı da cebine koydu. Ne yapmaya çalışıyordu?

Duru: Ne yapıyosun sen ya?

Tolga önüme geçip lavaboya yaslandı. Banyo çok küçük olduğu için aramızda çok az mesafe vardı.

Tolga: Anlat.

Duru: Neyi?

Tolga: O gece olanların devamını? Biblo olayından sonra ne oldu?

Duru: Hayır, anlatmayacağım! şimdi aç şu kapıyı!

Tolga: Anlatmadan buradan ikimizde çıkmayacağız. Şimdi anlat.

Derin bir nefes aldığımda bunun kaçışı olmadığını anladım.

Duru: B-Ben kafasına biblo geçirince çok sinirlendi. S-Sonra...

Tolga: Sonra?

Tolgaya baktığımda yine o an geldi gözlerimin önüne. Onun bana tokat atıp yere fırlattığı anlar... Gözümden bir yaş aktığında Tolganın sesini duydum.

Tolga: Sonra ne, Duru? Söylesene?

Duru: Tokat attı! Oldu mu! Beni yerlerde sürükledi! Nazlıyı odaya kilitledi! Oldu mu! Rahatladın mı!

Gözlerimden yaşlar akmaya başladığın da durduramadım. Sadece Tolganın gözlerine bakıyordum. Tolga sertçe yutkunduğunda ellerini yumruk yapmış sıkıyordu. Birden hızla cebinden anahtarı çıkardı ve aceleyle kapıyı açmaya çalıştı. Çok öfkeli görünüyordu. Bu hiç iyi değildi.

Tolga kapıyı sertçe açtı ve hızlı adımlarla aşağı indi. Bende peşinden indiğimde yapacağı şeyi çok iyi biliyordum. Tolga koltuktan ceketini alırken arkasından seslendim.

Duru: Tolga! Nereye?

Tolga: Yarım kalan işimi bitirmeye!

Tolga tam dış kapıyı açacakken koşarak önüne geçtim.

Duru: Tolga, lütfen bir şey yapma!

Tolga: Niye! Çok mu önemsiyosun o şerefsizi?

Suru: Hayır tabi ki de, o pislik umrumda değil! Ben sadece benim için katil olmanı istemiyorum!

Tolga gözlerime derin derin bakarken içli bir şekilde konuştu.

Tolga: Ben senin için...

Tolgaya dik dik baktım.

Duru: Benim için ne?

Tolga: Bir şey değil.

Tolga kendine gelmiş gibi gözlerini kaçırdı ve beni kenara çekip dışarı çıktı. Hemen peşinden gittim ve önüne geçip geri geri yürümeye başladım. Geri geri yürürken bir yandan da konuşuyordum.

Duru: Tolga! Lütfen gitme! Bu benim meselem! Bak geçti gitti. Lütfen bir şey yapma!

Tolga: Önüne dön. Düşeceksin.

Duru: Hayır. Sen durana kadar böyle yürüyeceğim.

Geri geri yürümeye devam ediyordum ki arkamdaki taşa takıldığımda tam düşecekken Tolga beni belimden yakalamıştı. Tolganın gözlerine baktığımda konuştu.

Tolga: Sana düşeceksin demiştim! Hiç söz dinlemiyorsun.

Duru: Oraya gitmeyeceksin Tolga!

Tolga belimi bıraktığında doğruldum.

Tolga: Nasıl gitmeyeyim, Duru! O herif sana tokat atmış! Seni yerlerde sürüklemiş! Nasıl gitmeyeyim!

Artık dayanamayıp bağırdım.

Duru: Bu seni niye bu kadar ilgilendiriyor Tolga! Söyle bana! Niye bu kadar önemsiyorsun beni! Biz neyiz ki!

Tolga birden durgunlaştığında cevap verdi.

Tolga: Hiç bir şey...

Duru: O zaman bırak da kendi işimi kendim çözeyim! şimdi içeri geç! hiç bir yere gitmiyorsun! Ha bir de, o gece sana sarıldığım için sakın bir şey zannetme! O sadece bir ihtiyaçtı! öyle şeyleri aklından bile geçirme! Çünkü asla olmayacak!

Hızlı adımlarla eve girdiğimde koşarak odaya çıktım. Yatağa girdiğimde kapı kapanma sesi geldi. Galiba Tolga içeri girmişti. Bir kapı sesi daha geldiğinde odasına girmiş olmalıydı.

Allahım ben ne yapıyordum. Kafam o kadar karışık ki allak bullak oldu. Son zamanlarda sanki Tolgaya fazla yakın davranıyordum. Bu iyi bir şey değildi. Aramıza mesafe koymam gerekiyordu. Böylesi ikimiz için de daha iyi olucaktı...

YAZ ŞARKISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin