Baker Sokağı 195 numaradaki Bayan Wimbledon, şehrin manzarasını seyretmen ve evdeki yoğun hayatından kafasını boşaltmak için son kırk yıldır her gün olduğu St. James Parkı'na gelmişti. Her ne kadar hayatı artık çok daha sakin olsa da bu hoş bir alışkanlığa dönmüştü ve en azından onu evden çıkaracak bir şeydi. Dürüst görüşüne göre park, en sevdiği eğlencelerden biri olan insanları izlemek için en iyi yerdi. İnsanların sadece kim olduklarını ve kimsenin bakmadığını düşündüklerinde yaptıkları tuhaf küçük şeyleri görmek her zaman çok eğlenceliydi. Özünde herkesi insan yapan o küçük, komik anları.
O sabah fark ettiği tuhaf bir üçlü vardı. Biri uzun boylu ve ince yapılı, doğal haliyle bu kadar kızıl olamayacak kadar kızıl saçlara sahip, diğer ise biraz daha kısa ve saçları neredeyse beyaz sayılacak kadar sarı saçlara sahip sanki bu yüzyıla ait değilmiş gibi giyinmişti. Boş bir bebek arabasını itmişlerdi ve onlara tezahürat yapan, gülen ve ördekleri besleyen küçük bir kız da eşlik ediyordu. Bayan Wimbledon üçünü izlerken gülümsemişti. İki yetişkin biraz bitkin görünüyordu ve onların ilk kez ebeveyn olduklarını varsayabiliyordu. Kızlarına ördekleri nasıl besleyeceğini öğrettiklerini görmek yüreğini ısıtmıştı. Çocukların bir şeyleri ilk kez öğrenmelerini izlemek her zaman bir zevkti.
Bayan Wimbledon köşeyi dönüp gözden kaybolmadan önce onları elinden geldiğince izlemişti ama çıkarken onları tekrar fark etmişti. Küçük kız artık bebek arabasına bağlanmıştı, meraklı gözlerle etrafına bakıyordu ve çift arkada durup bebek arabasını el ele itiyorlardı. Sarışın adam diğer adama bir şeyler fısıldadı ve kızıl olan buna gülerek cevap verdi. İkisi bundan daha zıt görünemezdi ama yine de bu kadar tatlı bir çift gördüğünden emin değildi. Onlar ayrılırken kendini onlara el sallarken buldu ve sarışın adam da melek gibi gülümseyerek karılık verdi.
Yakında geri döneceklerini umuyordu.
Bir saat bile geçmeden, bahar için fazla sıcak tutan bir palto giymiş, oldukça güzel bir gün geçirdiğini gösteren bitkin bir ifadeye sahip bir kadın ona yaklaşıyordu ve saat daha sabahın onu bile değildi.
Parka giden diğer herkese sorulan aynı soru sorulduğunda tereddüt etti. Elbette küçük bir kız görmüştü ama onun örgülü mü yoksa çiçekli bir gömlek mi giydiğini anlamanın bir yolu yoktu. Onu fark ettiğinde çok uzaktaydı ve Bayan Wimbledon bunu itiraf etmekten hoşlanmasa da görüşü son yıllarda iyiye gitmiyordu. Üstelik o çocuk kesinlikle yalnız değildi, ebeveynleriyle birlikte oradaydı. Bu kadın kimi arıyorsa onu buralarda hiçbir yerde görmemişti.
Orada beklentiyle bekleyen kadına, "Özür dilerim, canım," dedi. Umuyordu ki. "Senin aradığın gibi birini görmedim."
Kadın derin bir nefes aldı, başını salladı, teşekkür etti ve bir sonraki kişiye geçti.
Bayan Wimbledon onun gidişini izledi ve bunu yaparken aradığı kişiye küçük bir umut duası gönderdi. Onu en kısa sürede bulması ve bu küçük kızın şu anda nerede olursa olsun mümkün olan en güvenli ellerde olması için dua ediyordu.
*11.12.2023*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rest Of Their Lives: Godfathers (Again) /Crowzire
FanfictionRest Of Their Lives serisinin üçüncü kitabıdır. *Çeviridir *Tamamlandı *** Crowley ve Aziraphale, Dünyanın-pek-sonu-olmayan sonundan bu yana neredeyse bir yıldır barışın tadını çıkarıyorlardı. Bahar tüm hızıyla devam ediyor ve olaysızlıkla belli b...