Sonunda London Eye'ı keşfettiklerinde Aziraphale'in umduğu şey tam olarak bu değildi.
Kalabalık olduğunu söylemek bunu tanımlamak için yetersiz kalırdı. Kuyruk şimdiye kadar gördüğü en uzun kuyruktu, her hat kullanılıyordu, zavallı çalışanlar sayının çokluğundan fark edilir derecede bunalıyordu. Aziraphale burun kemerini sıktı. Bu kesinlikle sahip olmadıkları saatleri alacaktı.
Hafif bir oflamayla elini salladı ve gizemli bir şekilde sıranın ön tarafında bir yer açıldı. Aziraphale, Crowley ve Maisie, yirmi üç yaşından büyük olamayacak, dağınık saçlı genç bir adam olan hoşnutsuz görünen çalışanı selamlamak için öne çıktıklarında kimse bunu sorgulamadı.
"İyi öğleden sonralar efendim, size nasıl yardımcı olabilirim?" dedi. Gözleri yorgundu. Aziraphale onu suçlamadı.
"Evet, merhaba, merak ediyorduk ki... biliyorum, bu kulağa tuhaf gelebilir ama acaba bu çocuğu dün burada görüp görmediğinizi merak ediyorduk." Maisie'yi kaldırıp kollarının arasına kaldı. Maisie gülümsedi ve heyecanla el salladı.
"Merhaba!"
Adam sanki ikinci bir kafası çıkmış gibi Aziraphale'e baktı. Göz ucuyla Crowley'in yüzünü ellerinin arasına aldığını görebiliyordu.
"...özür dilerim efendim, ne soruyorsunuz?"
Aziraphale derin bir nefes aldı ve sabrını kaybetmemek için elinden geleni yaptı. "Bu çocuk burada. Dün burada olduğunu ve birini bulmasına yardım etmeye çalıştığımızı söylüyor. Bugün buraya onun tanımına uyan küçük bir kızı aramaya gelen oldu mu?"
Çalışan belirgin bir suskunlukla baktı. Maisie, Aziraphale'in papyonunu çekiştirdi. Yararsız olduğuna karar vermeden önce Aziraphale onun ellerini birkaç kez yavaşça itti.
"B-biletiniz var mı? Üç yaşın altındaki çocuklar bedava ama eğer ikinizin de bileti yoksa korkarım ki ben-"
"Cevaplaması kolay bir soru! Evet ya da hayır, onu burada gördün mü, görmedin mi? Onu aramaya gelen var mı, yok mu? Çok basit!" Crowley tersledi ve Aziraphale nazikçe elini onun koluna koydu.
Aziraphale, "Kaba olmana gerek yok, canım, zavallı çocuk sadece işini yapıyor, eminim günde yüzlerce insanla görüşüyordur," dedi ve Crowley hala kendi kendine homurdanarak geri çekildi. Aziraphale, saklanmak istiyormuş gibi görünen çalışana döndü. "Onun kusuruna bakmayın, hepimiz için oldukça uzun bir gün oldu ve yorulduğunda huysuzlaşıyor. Bilmiyorsanız anlarım, ancak biliyorsanız yardımınızdan gerçekten memnun oluruz. Sadece eve dönmesine yardım etmeye çalışıyoruz."
Çalışan düşünmeye zaman ayırarak başını salladı. "O-onu arayan birini gördüğümü söyleyemem ve dün burada değildim bu yüzden başka biriyle gelip gelmediğini bilemem."
Aziraphale başını salladı, tam çalışana teşekkür edecekken çocuk devam etti. "Gerçi Kelly dün bütün gün buradaydı. Onu görmüş olabilir."
"Harika. Teşekkür ederim. Onu nerede bulabiliriz?"
"Vardiyası kırk dakika içinde başlayacak ama beklemeye istekliyseniz onun bu konuda bir şey bilip bilmediğini öğrenebilirim. Çok iyi bir hafızası var. Biletiniz varsa işiniz bittiğinde onunla burada buluşabilirsiniz ve o da-"
"Evet. Doğru. Biletler. Bunları aldık," dedi Aziraphale. Çalışan nihayet bildiği bir konuda yardım edebildiği için rahatlamış görünüyordu.
"Harika. Basılmalarına ihtiyacınız var sipariş onayınızı görmem gerekecek. Cep telefonunuzda varsa sorun değil."
Aziraphale başını salladı ve cebine uzandı. Aslında cep telefonunun yanında olduğundan emin değildi. Bu, yanında pek taşımayı düşündüğü bir şey değildi. Bir süre aradıktan sonra ceplerindeki isteksizce yere döküldü ce onları almak için diz çöktü. Tekrar ayağa kalktığındaysa Crowley çalışana cep telefonunu gösteriyordu ve çok geçmeden biletler basılmıştı.
Aziraphale genç adama yardımlarından dolayı teşekkür etti ve onu küçük bir dua sundu, böylece o gece eve gittiğinde mucizevi bir şekilde tüm öğrenci borçlarının ödendiğini görecekti.
*26.12.2023*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rest Of Their Lives: Godfathers (Again) /Crowzire
FanfictionRest Of Their Lives serisinin üçüncü kitabıdır. *Çeviridir *Tamamlandı *** Crowley ve Aziraphale, Dünyanın-pek-sonu-olmayan sonundan bu yana neredeyse bir yıldır barışın tadını çıkarıyorlardı. Bahar tüm hızıyla devam ediyor ve olaysızlıkla belli b...