Bölüm 9

66 10 0
                                    

Bir dakika sonra Crowley, "Gerçekten fazla düşündüğünü duyabiliyorum," dedi ve Aziraphale, titreyen başparmaklarından başını kaldırıp iblisin ona yine aynı keyifli ifadeyle baktığını gördü. 

"Evet, biliyorum. Şu anda başka pek bir şey yapamam." 

"Git kendini meşgul et o zaman. Şansın varsa sabaha kadar uyuyacaktır. O zaman ne yapabileceğimizi bulabiliriz."

Birkaç dakika sonra, Crowley ve Maisie'nin kendi başlarında iyi olacaklarından emin olan Aziraphale, gece geç saatlerde küçül bir bahar temizliği yapmanın zamanının geldiğini düşünerek dükkanın önüne doğru ilerledi. Başka bir şey olsa bile bu hoş bir dikkat dağıtıcı olurdu ve Maisie şüphesiz emin ellerdeydi. Kitapları tek tek büyük bir özenle düzenledi, görünen her yüzeyin tozunu aldı, kapının kilitli olduğundan emin oldu ve dükkanın giriş kısmını topladı. Bittiğinde kafası biraz dağılmıştı ve dükkan aylardır olduğundan daha temiz görünüyordu. 

Aziraphale ne kadar zaman geçtiğinden tam olarak emin değildi ama mağazaların vitrinlerinden içeri giren ay ışığının yönüne bakılırsa epey zaman geçmiş olduğunu biliyordu. İyi yapılmış bir iş için kendini sessizce tebrik ederek, Crowley ile her zaman tartışmaya ve sabah için bir plan yapmaya hazır olarak arka odaya döndü. 

Ancak Aziraphale odaya adım atar atmaz bu planın gerçekleşmeyeceğini anladı. Maisie hala Crowley'in kucağında huzur içinde uyuyordu, ekose battaniyeye sarılıydı ve bir bebeğin görünebileceği kadar tatlı görünüyordu. Crowley de uyuyordu, başını kanepeye yaslamıştı, bir iblisin görünebileceği kadar tatlı görünüyordu. 

Tatlı normalde Aziraphale'in bir iblise ithaf edeceği bir sıfat değildi ama Crowley bu konuda da bir istisnaydı. Aslında Crowley Aziraphale için her şeyin istisnası gibi görünüyordu. 

Başlangıçtan bu yana, Aziraphale'in muhalefet hakkında sahip olduğu her fikir, Crowley'in etrafında olduğu her an sorgulanıyordu. Aslına bakılırsa, cennet hakkında sahip olduğu her fikir, Crowley'in de etrafta olduğu zamanlarda sorgulanıyordu. Cennetin duvarında Crowley ile konuştukları ilk andan itibaren iblisin özel olduğunu biliyordu. Onda tartıştığı herkesin (mesela melek, iblis ya da insan) farklı bir şeyler vardı ve gülümsemesinde Aziraphale'in onu daha iyi tanımak istemesine neden olan bir şeyler vardı. O zamanlar bu düşünce korkutucu gelmişti ama geriye dönüp baktığında bunu yaptığı için çok minnettardı. Kendisi ve Crowley tarih boyunca sürekli karşı karşıta gelmemiş olsalardı, şu anda hayatının nasıl olacağından pek emin değildi. 

Açıklanamaz kelimesini aklından uzaklaştırdı. 

Sürekli inkar etmesine rağmen Crowley'in her zaman yumuşak bir yanı vardı. Aziraphale, birbirlerini tanıdıkları binlerce yıl boyunca bunu pek çok kez görmüştü ancak onu bir şekilde utandırmaktan korktuğu için bu konuyu Crowley'e neredeyse hiç açmamıştı. Crowley'in Büyük Tayfun sırasında çocukların güvenliğine kavuşmalarına yardım etmek için elinden geleni yaptığını görmüştü; vebanın doruğunda olduğu korkunç bir gecede onu insanlık için ağlarken görmüştü; yardıma ihtiyacı olan bir çocuğu neredeyse hiçbir zaman görmezden gelmezdi ve budum da bir istisna değildi. Aziraphale, sekiz yıl önce bir yaz öğleden sonrasında Dowling arazisinde bahçede çalışırken lalelerin yanında Warlock ile Crowley'i gördüğünü hatırladı. Warlock'un bir şey için ağladığı, gözlerinin kırmızı olduğunu ve hala burnunu çektiğini görebiliyordu ama Crowley'in kollarında oturup gülümserken, kendisine gösterilen farklı çiçek ve bitkileri not ederken, başı dönene kadar dönerken gülümserken, Aziraphale'in aklına bir fikir geldi. 'Deccal'i cehennemin güçlerine doğru etkilemek' kısmı bir yana, Crowley mükemmel bir dadıydı. 

Aziraphale son zamanlarda Crowley'in daha yumuşak tarafını görmekten keyif alıyordu. Crowley, cennet ve cehennemin yakın gelecekte onlara musallat olamayacakları fikrine daha fazla alıştığından, Aziraphale'in etrafındayken duvarlarından birkaçının yıkılmasına izin vermişti. Melek, iblis onun dikkat etmediğini düşündüğünde Crowley'in ona attığı yumuşak bakışlarından ve elini nazik bir şekilde tutmasından keyif alıyordu. 

Crowley'in her gün daha içten gülümsemesini ve gözlerinin daha sık parlamasını seviyordu. Parkta akşam yürüyüşlerinde saçlarının ay ışığında parlamasını ve içki içerek, sohbet ederek ve yüzyıllar önce olup bitenler hakkında sanki geçen hafta olmuş gibi gülerek geçirdikleri uzun gecelerden sonra Crowley'in onun yanında uykuya dalmanın verdiği rahatlıktan hoşlanıyordu. 

Eğer yeni normal buysa Aziraphale'in hiçbir şikayeti yoktu. 

Uyku pozisyonunun hiç de rahat görünmemesi bir yana, Crowley oldukça huzur içinde uyuyor gibi görünüyordu. Aziraphale de buna minnettardı. Zavallıcık kışın başında bu durumu yaşıyordu. Dünyanın sonu olmayan bir yerde çıkan belirli bir yangınla ilgili özellikle üzücü kabuslar nedeniyle Crowley haftalardır uyumamış ve Aziraphale'e herhangi bir şeyden bahsetmeyi reddetmişti. Aziraphale, Mayfair'e koşup Crowley'i varoluşunun en canlı kabusundan kurtardıktan sonra nihayet konuşmaya başlamışlardı. Aziraphale, sonunda kalma sözü vererek kitapçının kanepesinde uyuyakaldığında onunla kalmıştı ve Crowley yaklaşıp üç hafta uyumuştu, bir kez uykusunun ortasında kısa bir süre uyanmıştı. O zamandan beri kabuslar az çok dağılmış gibi görünüyordu ancak tuhaf olan Crowley'in başına sık sık geliyordu. Aziraphale, böyle bir durumda, iblisin orada olduğuna ve aslında bir yangında yanıp kül olmayacağına dair güvende vermek için yakınında kalma alışkanlığı edinmişti. 

Aziraphale yüzyıllardır olduğundan daha mutluydu. Kendi taraflarında olmalarını seviyordu; her günlerini cennet ve cehennemin enselerinde enfes almaları konusunda endişelenerek geçirmek zorunda olmamalarını seviyordu ama hepsinden önemlisi Crowley'i seviyordu. 

Onunla ilgili her şeyi seviyordu. Cazibesi, espri anlayışı, gülümsemesi, gülüşü. Altı bin yıl önce tanıştıkları ilk gün Aziraphale'in, Crowley'in gözlerinde gördüğü nezaket. Crowley bunu şiddetle inkar etse de, her gün onun gözlerinde nezaket görüyordu. 

Aziraphale, kitapçıdaki kanepede derin uykuda olan Crowley ve küçük Maisie'yi izlerken göğsünün bir yerinde bir sıcaklığın yeşerdiğini hissetti. Yalnızca Crowley'le birlikteyken hissettiği özel bir sıcaklıktı. Yüzyıllardır inkar ettiği ama artık özgür olduklarına göre nihayet kendine daha fazla alışmasına izin verdiği bir sıcaklıktı. 

Elinden geldiğince sessiz bir şekilde kanepeye yaklaştı ve ekose battaniyeyi Crowley'i de saracak şekilde ayarladı, eğilip onu alnından öptü. Crowley yanıt olarak hafif bir mırıldanma çıkardı ve uykuya dalmadan önce hafifçe gülümsedi. 

Aziraphale, dünyanın sonunun gelmediği günkü sözlerini anımsayarak, sadece birazcık iyi bir insan diye düşündü. Sevgilim, sen bundan çok daha fazlasısın.


*02.12.2023*

Rest Of Their Lives: Godfathers (Again) /CrowzireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin