İki Düşmanın Bilinmezliği

434 84 532
                                    

İyi okumalar kiraz çiçeklerim🌸🌸

Umarım bölümü beğenirsiniz

Yıldızı parlatmayı unutmayın⭐⭐

---------------------------------------
Kader bağları kopmaz sadece düğümlenir ya da dolanır ama sana ait olan sana zaten gelir...

Mafyayı öldürmek o kadar kolay değildi çünkü hem adamları fazlaydı ayrıca hem içeriden de kontrol ediliyordu. İsveç Lideri'ni kim neden öldürmek istesin ki? Ayrıca bunu Emir Kuznetsov yapmış olamazdı çünkü dün onunla karşılaştım bunu biri planmış olması lazımdı kırmızı ışık yandı ve bende durdum o an onunla karşılaştığım zamanlar aklıma geldi.

Tam burada Stockholm Old Town sokağında İsveç'e geldiğim ilk zamanlar takip edildiğim o dönem onunla karşılaştım gece kadar siyah saçları, geceyi andıran gece mavisi gözleri ve kolundan başlayıp boynuna kadar uzanan aile simgesi olan yılan dövmesi.

Yeşil ışık yandı ve ben arabayı hareket ettirdim uzun bir sürüşün ardından sonra Kuznetsov Malikanesine ulaşmıştım arabayı bahçeye koydum etrafa baktığımda bir sürü polisi gördüm çantamı aldım ve arabadan aşağıya indim hızla içeri yürümeye başladım beni gören başkomiser yanıma geldi "Hoş geldiniz sayın Savcım." kafamı salladım sadece "Cinayet nerede işlendi komiser?" komiser işaret parmağıyla "Yukarıda, çalışma odasında Savcım." hemen merdivenleri çıkmaya başladım hangi taraf olduğunu sordum kapıyı açtım, adli tıpçılar ve olay inceleme ekibi gelmişti içlerinde Loya'da vardı.

Komiser hemen yanımda belirdi "Buyurun Savcım." ben hemen çalışma masasının üzerine yürüdüm üzerinde ki kağıtları incelemeye başladım üzerinde açılmamış bir zarf vardı ucundan hafif yırtıktı elime aldım ve inceledim üzerinde ne bir adres ne bir isim vardı yerine geri bıraktım.

Tam geri çekildiğim sırada ayağım altında bir şey kaydı ve masanın altına girdi eğildin onu almak için daha elime bir peçete aldım. Masanın altına kaçan şeyi uzanıp aldım araladığım da ise bunun bir kravat iğnesi olduğunu gördüm. Ama sorun şuydu Lev Kuznetsov kravat iğnesi kullanmazdı...

Kafamı çevirdim, diğer taraftaki çöp kovasını gördüm üzerini yarım yamalak olacak bir şekilde kağıtlarla örtülmüştü kağıtları çıkardım en dipte yarısından çoğu yanmış bir şekilde kağıt gördüm onu elime aldığımda şu cümle yazıyordu "...hep benimdi o bana aitti ben ise..." bu cümle ne ifade ediyordu, bunu kim neden yazmıştı? Kim, neden ona ait olsun...

Hemen sandalyenin altına eğildim benim tanıdığım Lev Kuznetsov odasında hep ses dinleme cihazı bulundurur ya da kör noktalarda kameraları vardı, ama ne sandalyenin altında ne de masanın altında hiçbir şey yoktu bu sefer çekmecelere yöneldim hepsini açtım ama hiçbir şey çıkmamıştı ta ki son çekmeceye gelene kadar onu açmaya çalıştım ama açamadım.

Yakınlarda ki bir polisi çağırdım "Bunu aç." dedim anında yanıma geldi ve çekmeceyi açmaya çalıştı birkaç dakika sonra açmayı başardı bana doğru döndü ve "Buyurun, Savcım." dedi kenara çekildi ben çekmecenin içerisine baktığımda bomboştu içine elimi soktuğumda altının oynadığını fark ettim, biraz daha zorladım o anda tahta olan alt tabaka kalktı ama onun içerisinde boştu o an anlamıştım birileri bazı şeylerin açığa çıkmasını istemiyordu...

Polis beni izliyordu "Evde ki çalışanların ifadelerini aldınız mı?" kafasını salladı "Evet Savcım." kapıya doğru yürüdüm "Kapıda parmak izi çıktı mı?" polis anında cevap verdi "Sadece Lev Kuznetsov, evde çalışan hizmetçi kız ve son olarak öldürme şüphesiyle gözaltına aldığımız oğlu Emir Kuznetsov Savcım." kafamı salladım "Peki güvenlik kameraları?" polis derin nefes alarak cevap verdi çok mu sıkmıştım seni sen sorgu odasında ki halimi gör istersen bir senin de ifadeni alırım "Bu kattaki kameralar Emir Kuznetsov girdiği anda şüpheli bir şekilde görüntü gidiyor, daha sonra evin arkasından hızla çıktığını görüyoruz." kafamı salladım gerçekten şüpheliydi bunun haricinde bir sorun daha vardı "Emir Kuznetsov'u sadece bunun için tutuklamadanız herhalde değil mi?" kafasını salladı "Doğrudur Savcım çünkü Lev Kuznetsov, Emir Kuznetsov'un silahın kurşunuyla öldürülmüş." kafamı salladım "Sizin şu izlediğiniz görüntülerin kaydını kopyasını bana getir." saatime baktım sorgu saati yaklaşıyordu.

Tam çıkacağım esnada komiseri gördüm telefonla konuşuyordu bana doğru döndü beni görünce telefona bir şey söyledi ve kapattı yavaş adımlarla ona yürüdüm o da bana doğru yürümeye başladı suratında ise yapmacık bir gülümseme ile "Kontrollerinizi bitirdiniz mi sayın Savcım?" kafamı salladım "Şimdi sorgu için karakola gidiyorum son gelişmeleri sana söylerim." tam gideceğim esnada yanımda yürümeye başladı "Peki bir ipucu bulabildiniz mi?" ona döndüm donuk bir sesle "Sorguda öğrenirsin başkomiser." arabaya bindim ve oradan ayrıldım.

Sonunda karakola gelmiştim aracımı park ettiğimde bir yığın gazeteci gördüm derin nefes aldım şimdi sıra mükemmel Savcı Vera Lerina'yı oynayacaktım.

Eşyalarımı aldım araçtan indim biraz yaklaştığımda bir gazeteci beni fark etti bana doğru koşmaya başladı bunu fark eden diğer gazetecilerde bana yöneldi ve soru yağmuruna tutmaya başladılar sıradan sorular sorulmaya başlandı "Savcı Vera, ünlü işadamı Emir Kuznetsov babasını öldürmüş doğru mu?" sorularına cevap vermeden ilerliyordum ki bir soru ben durdurmaya yetti "Savcı Vera, Lev Kuznetsov'la bağlantınız olduğu söyleniyor bu yüzden bu davayı almışsınız bunun hakkında bir şey söyleyecek misiniz?" derin nefes aldım her zaman ki kayıtsız yüzümle cevap verdim "Ben bunun gibi pek çok şeyle karşılaştım ama kesin olarak söyleyeceğim şey ise Lev Kuznetsov'la hiçbir bağım veya ilişkim yok Lev Kuznetsov kuklaları bunun gibi bir dedikodu yaymış, ayrıca ben bir savcıyım bana hangi dava verildiyse ona bakarım ya da bırakırım iyi günler." ve karakola girdim.

Bunu kim nasıl biliyordu benim Lev Kuznetsov'la bağlantım olduğunu bazıları gerçekten sınırını zorluyordu anlaşılan bazılarını Kanlı Ayın Kelebeğinin zehrini istiyordu. Ona istediğini seve seve verecektim.

Sorgu odasına girmeden önce karşı tarafa girdim benim girdiğim gören polis memuru ayağa kalktı elimle oturmasını işaret ettim karşıdan baktığımda kollarını birbirine dolamış ve geriye yaslanmış şekilde oturuyordu kafasını yukarı kaldırmıştı rahat oturması beni daha fazla sinirlendirdi polise dönerek sordum "Şüpheli çok rahat gözüküyor, nerde bunun avukatı?" polis çekimser bir sesle "Suçsuz olduğunu söylüyor savcım bu yüzden avukat istemiyormuş." kafamı salladım bende ailemin katilini seve seve canını okurdum o halde, çıkmadan şunu söyledim "Bizde rahat sorgularız o zaman, işaret verdiğim de kayda başla." odadan çıktım.

Diğer odaya girdim masaya sert bir şekilde çantamı bıraktım, işaret verdim sandalyeyi çektim çantamda ki dosyaları çıkarıp incelemeye başladım. Kafamı kaldırıp baktım bana bakıyordu hemde fazla yoğun bir duyguyla.

------------------------------------------

Birkaç bölüm bu kadar uzun olacak ama diğer bölümler daha kısa olacak.

Umarım beğenmişsinizdir.


KIRIK PARÇALAR |DÜZENLEMEDE|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin