Keyifli okumalar kiraz çiçeklerim🌸
Yıldızımızı parlatmayı unutmayın🌟
Galiba yazarken en sevdiğim bölüm bu olabilir çünkü yavaş yavaş zincirler kırılıyor.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Boğuluyorum sensizlikle sen daha çok dibe çekiyorsun...
Onu izliyordum derin nefes aldım "Bunu kabul edemem Emir...bana vereceğin bu olamaz." dedim yüzünü inceledim vurduğum yere elim uzandı gözlerine baktım hızla boynuna sarıldım "Özür dilerim..." dedim belime sarıldı "O kelimeden nefret ettiğini bilmiyordum ancak bir daha ailen gördüğün kişi ölür deme." geri çekildim.
Vurduğum yere baktım içim sızladı o anki öfkeyle ne yaptığımı fark etmemiştim parmağımla vurduğum yere dokundum üzüntüyle "Acımış olmalı." dedim kızarmıştı kendimden nefret ettim, eli boynuma dokundu sonra yukarı saçlarıma çıktı eli sakince "Öpersen geçer." parmağımı tekrar yanağına sürttüm yutkundum gecemavisi gözlerine baktım "Gerçekten geçer mi?" diye sordum.
Kafasını ağır ağır salladı "Geçer Veram..." derin nefes aldı "Senin yaraların nasıl geçer? Yanında durarak mı, yanımda durarak mı?" yanağına yaklaştım yüzünü iki elimin arasına aldım sessizce "Her ikiside." ve vurduğum yeri öptüm.
Geri çekildiğimde, izin vermedi o kadar derin nefes aldı ki verdiği nefes ikimizin arasında ki mesafeyi ısıttı önüme dökülen saçlarım geri çekti sakince "Veram..." durdu dudaklarıma baktı sonra gamzemin bulunduğu yanağıma baktı "...içten gülümser misin?" gece gözlerim gecemavime baktı ve o anda gözlerine bakarak gülümsedim anında gamzemin üzerine sıcak dudakları değdi.
Sonra burnunu saçlarıma yaklaştırdı derin nefes çekti "Ben ilk kez yaşamı hissediyorum bana uzak olan ancak senle var olan şey..." geri çekildi gamzeme dokundu geri çekilmedim bunu fark etmişti "Geri çekilmeler yok mu artık?" var Emir ancak sana yok diyemedim sadece "Şimdilik yok..." diyebildim.
Geri çekilip yerime oturdum oda önüne dönmüştü "Emir yer değişelim." dedim bana baktı "Neden?" parmaklarımı direksiyona koyarak ritim tuttum "Sadece bu seferlik." diye söyledim bana baktı uzun uzun kafasını salladı "Ancak diğerinde sen süreceksen." olumlu anlamda kafamı salladım "Peki." dedim.
Hızla kapıyı açarak indim o da diğer taraftan inmişti karşı karşıya geldiğimizde yan yana geçtik o esnada parmakları saçlarıma dokunda ancak hızla çekilmiştiler ben yerime oturdum oda kendi yerine bana baktı "Hız sever misin?" gülümseyerek kafamı salladım "Evet..." dedim.
Gaza bastığı an koltuğa yapışmıştım sakinlike "Önceden kemerimi bağlamamı söyleseydin bu kadar hızlı koltuğa yapışmazdım." dedim o ise arka yola çıkmış ve hızını arttırmıştı kahkaha attım "Hahahaha bu çok iyi!" dedim yolu izliyordu ancak o da gülmüştü ağaçlar hızla kayboluyor sanki altımızda ki yol buzdu da bizde onun üzerinde duran buz patencisi gibiydik.
Heyecanla sordum "Benim evim ve senin evinin arasında ne kadar hızla gidebilir?" yolu izleyerek "351 km/s maksimum hıza ulaşan Exelero, 0-100 km/s hızlanmasını ise 4.4 saniyede tamamlıyor." gülerek kafamı salladım bu bizim gittiğimizi yolu daha küçük bir rakam yapıyordu.
Gözlerimi kapattım hız iyiydi canını yakardı ancak seni yaşadığını da inandırırdı o an "Neden 7 yıl Emir?" diye sordum bir süre durdu "Seninle karşılaştığımız her an ya yüzün gözükmüyordu ya da kayıtlar siliniyordu..." devam etti "...sanki biri seni bulmamı istemiyor gibiydi." kapattığım gözlerimi açtım "Anlaşılan Yeraltı Kralı'nın da bulamayacağı şeyler varmış." güldüm.
Kafamı ona çevirdim fısıltıyla sordum "Geçti mi?" elime uzandı sakince bileğimin iç kısmını öptü "Şimdi geçti." demişti elimi aşağıya indirdi ancak bırakmadı öptüğü yerle oynadı kafamı cam tarafa çevirdim yansıması bile heybetli duruyordu ahh sevdiğim adam kaderimiz neden kanlı ve lanetli bunu değiştirebilir miyiz? Arafta kalacak mıydık yoksa el ele tutarak...ölüme mi yürüyecektik senin kokun benim ölümdü peki benim varlığım sana neydi?
Önemli değildi hayatımızın sonu belliydi ve ben acı çekiyordum. Resimlerini çizdiğim adam yansımaların bile bu kadar güzelken seni o soğuk yere yollayamazdım bu yüzden ben...
Kafamdan çıkarıp attım bu düşünceleri derin nefes aldım "Doğum günün ne zaman?" diye sordum aslında biliyordum ancak ondan duymam gerekiyordu "Geçti savcım 17 Kasım." tam tarih vermemişti kaşlarımı çattım "Yıl peki?" düşünür gibi yaptı "2000" demişti gülümsedim "Yani 28 yaşındasın bu kadar yaşlı olduğunu bilmezdim." dudaklarımı birbirine yapıştırdım "30 olmana iki yıl kalmış yazık." kafasını bana çevirdi.
Onunla dalga geçiyordum "Peki sen savcım?" canımı okuyacaktı ben kaşınmıştım gerçi saçımı omzumdan geri attım elimi yüzüme yasladım "Ben senden gencim 20 Ağustos 2004." dedim.
Gözlerini kıstı "Desene 28 olmana 4 yıl var, ahh ancak kaşlarını o kadar çok çatıyorsun ki benden önce sen 30 olacaksın." suratımı düşürdüm biliyordum böyle olacağını "30 olsam bile genç ve güzel olacağım." kaşlarını havaya kaldırdı "O zaman bende 30 yaşında olsam yakışıklı ve genç olacağım." demişti.
Haklıydı şimdi bile öyleydi hala yakışıklıydı tıpkı 6 yıl öncesi gibi...evime gelmiştik aracı park etmişti ve ilk ben inmiş ardından o, eski evime geri dönmüştüm ancak geri dönmek şartıyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK PARÇALAR |DÜZENLEMEDE|
RomantizmVera, adaletin soğuk yüzünü temsil eden bir savcıydı; ancak geceleri, şehrin karanlık sokaklarında, suikastçı olarak başka bir kimliğe bürünürdü. Emir ise, mafyanın acımasız dünyasında kendi krallığını kurmuş bir adamdı. İkisi de, birbirlerinin varl...