Yaşayan Ölü Duygular

36 13 19
                                    

İyi okumalar kiraz çiçeklerim🌸

Yıldızımızı parlatmayı unutmayın🌟

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Çiçeklerin içinde, yüzüne güneş ışığı değilde ay ışığı vururken beyaz içinde kana gömülmek senin yanında bu kadar güzel.

Uyanalı çok olmuştu ancak yüce ben dün o kadar içmişim ki yatakta yarım saate yakın boşluğa bakıyordum ancak dışarıdan ne kadar sakin görünsemde içten içe çığlık atıyordum.

Yüzümü yastıkla kapattım ben dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyordum...işte asıl sorun buydu, ne anlatmıştım ona? Gerçekten tam bir aptaldım eski ben nereye gitmişti bu rahat davranma işleri bana göre değildi.

O sırada odamın kapısı açıldı yüzümü yastıktan dahi çekmedim tam aksine daha da gömdüm bana yaklaşıyordu hızla elimi yastığın altından çıkartarak "Dur!" dedim.

Ayak sesleri kesilmişti kafamı kaldırmadan "Ben dün gece ne yaptım." dedim. Ses gelmiyordu ağğğ çıldıracaktım sakin bir sesle "En son benden üç tane olduğunu söyledin ve kafanı masaya vurarak uydun savcım." hiç inandırıcı gelmiyordu kafamı yastıktan kaldırdım.

Yüzüne baktım "Sadece doğruyu söyle ki ne kadar rezil olduğumu bileyim." dedim hiçbir mimik oynamıyordu kaşlarımı çattım nefesini verdi "Doğruyu söylüyorum savcım." dedi kafama öyle bir ağrı girdi ki elimi kafama götürdüm ancak o an mideme bir şey oldu öğürdüm elimi ağzıma götürdüm Emir endişe ile yaklaştı "Vera?" elim ağzımda hızla lavaboya koştum ardımdan hızla kapattım.

Klozetin önünde eğildim ve eğilmemle midemde ne varsa çıkardım Emir kapıyı tıklattı "Vera...iyi misin?" diye sordu sifona bastım ellerimi yıkamak için lavaboya yöneldim musluğu açtım sabunladım ellerimi sonra ağzıma su alarak ağzımın içini çalkaladım.

Havluya uzandım o esnada kapı açıldı aynada göz göze geldik "İyi misin?" diye sordu kafamı onaylar anlamda salladım "İyiyim Emir." dedim. Ancak biri lavaboda iken böyle bodoslama dalmak tam sana göreydi gerçekten ahlak yoksunu kaçık herif.

Ağzımı ve ellerimi kuruladıktan sonra havluyu geri yerine astım yanından hızla geçtim derin nefes aldım kafam hala ağrıyordu ancak şimdi sırası değildi eve gittiğimde ilaç alırdım. Sakince ona döndüm önüme gelen saçımı kaşımı çatarak kulağımın arkasına sıkıştırdım.

Derin nefes aldım "Artık eve dönme vaktim geldi Emir." dedim çünkü tehdit mesajları durmuştu ve Kanlı Ay olarak yaşamam lazımdı.

Yüzümü inceliyordu odanın kapısına yöneldi ve kilitledi bu adam sorunluydu öfkeyle ona yürüdüm "Ne yapıyorsun?!" dedim ellerim saçlarımın arasına soktum bana tekrar döndü ellerimi sıktım tekrar dudaklarımı ısırmaya başladım beni izliyordu "Gidemezsin..." dedi kaşlarımı havaya kaldırdım "Ben senden izin almadım Kuznetsov." dedim.

Üzerine yürüdüm işaret parmağımla göğsüne vurdum gözlerinin içine bakarak "Emir, mafya olabilirsin hatta yeraltının en çok korkulan kişisi bile olabilirsin ancak karşında senin dediğin an oturacak bir kadın olmayacağımda bilmelisin." eliyle parmağımı tuttu eğildi kulağıma yaklaştı yüzünü bana dönerek "Nasıl çıkacaksın o zaman Vera?" nefretle baktım ona.

Alayla "Tek bir cümle sen hapse düşersin bende seni o demir parmaklıklar arasında çürümeye mahkum ederim." dedim. Geri çekildi ancak hala elimden tutuyordu "Savcı...ben bunları çok duydum ancak kimse başaramadı neden biliyor musun? Çünkü hepsi öldü..." o son cümle kulağımda yankılandı öldü...

O son kelimeyi duyduğum an yüzüne tokatı yapıştırdım bağırarak "SENİN GİBİLER SADECE ÖLÜMÜ BİLİR DEĞİL Mİ? SENİN GİBİ İĞRENÇ BİR ADAM ANCAK ÖLÜMDEN BAHSEDER ÇÜNKÜ SADECE ÖLÜMÜ BİLİRSİN UMARIM AİLEN DEDİĞİN İNSAN GÖZLERİNİN ÖNÜNDE ÖLÜR." Hızla kapının önünden onu ittirdim kapıyı açarak çıktım.

Aşağı indim ne o öfkeyle çantamı ne de kabanımı almak aklıma gelmişti zerre umrumda değildi çizmelerimi giydim ve evin kapısını açarak çıktım ölüm...bir insanın ağzından ne kadar rahat çıkan bir kelimeydi yaşama son veren ancak ardından bıraktıklarını yaşayan ölü devam ettiği bir yerdi bu dünya.

Hızla bahçe kapısına yöneldim korumaları umursamadan açarak çıktım İsveç'in kış soğuğuna aldırmadan yürümeye başladım o kadar hızlı yürüyordum ki soğuk her tarafıma işliyordu ancak düşüncelerim daha ağırdı ben de yaşayan bir ölüydüm bu soğuk bana sadece bedenimin yaşadığını gösteriyordu. Ruhu ölmüş olan kadın ailesi ile gülümsemesini, çocukluğunu, sevdiği şeyleri onlarla gömmüştü bunun en çok acı vereni ise duygularıydı.

Sol gözümden yaş düştü ancak hızla geri sildim ağlamayacaktım bu sefer olmayacaktı sadece lanet ettim seni gördüğüm o an aşık olmama, bir kere daha nefret ettim senden etkilendiğim anları resmetmeme ve bin kere daha lanet ettim senin yüzünden kanlı olmama...

Biz yana olamıyorduk ya sözlerimize ya da gözlerimizle canımızı yakıyorduk biz bizsizliğe yaşadık...ama birleşmek istediğimizde biz olamadık...çünkü gece kendisi gibi gecemavisini sevmişti, gecemavisi ise yerdeki lavantayı.

Lavanta ise ateşler içinde yanmıştı onu kurtarmaya çalışmadı kimse öylece oturup izlediler yanışını hemde keyifle lavanta ise gece küllerde rüzgarla birlikte gökyüzüne yükseldi.

Kafamı kaldırdım havanın soğuk olması vücudumun titremesine neden oluyordu ancak kelebek soğukla yaşam buluyordu. O sırada omuzlarıma bırakılan ağırlık ile arkamı döndüm nefesi yüzüme vuruyordu buraya kadar koşmuştu anlaşılan hayal kırıklığı ile ona baktım geri çekilecekken izin vermemişti belimden tutarak sımsıkı sarıldı onun üzerinde ise sadece ince gömleği vardı. Oda üşümüştü sessizce "Özür dilerim...biliyorum özür dileyince o yaralar iyileşmez ancak..." yutkundu nefesini verdi "...izin ver kabuk bağlamış yaralarını kendime saklıyayım bu acıları kendi başına yüklenme." demişti.

Hiçbir şey söylemedim uzun süre benden uzaklaştığında gözlerine bakarak "Ben uzun süre boşluğa bakacak kadar hayatı kara olan kadınım..." dedim. O an ikimizinde gözlerinin önüne, beni ormanın içinde olan kumarhanesine götürdüğü gece bu cümleyi benim duyamayacağımı zannederek kurmuştu ve ikimizinde zihninde bu anının canlandığına emindim gecemavim...

KIRIK PARÇALAR |DÜZENLEMEDE|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin