Sessizliğim sana ölüm olur, kavuşmaksa mahşere kalır.
Gazetecilerden zor bela kurulduktan sonra eve doğru sürmeye başladım eve ulaştığımda çantamı ve ceketi odamdaki kanepenin üzerine koydum.
Kendimi ise yatağa fırlattım bugün hakkında düşünmeye başladım Lev Kuznetsov ve benim tanıştığımı kim bilecek veya çöp kutusunda bulduğum o yakılmış kağıt kimin yazısıydı onu kime yazmıştı?
En önemlisi ise Emir Kuznetsov'un en son dediği cümlelerdi ne demek beni görmesin yedi yılını aldı bu çok saçmaydı düşüncelerim telefonun sesi böldü telefona uzandığımda ekranında Roland'ın ismini gördüm derin nefes aldım ve açtım.
Güzel sesiyle konuştu "Yıldızım sabah aradığımda açmadın, yine davayla mı uğraşıyorsun yoksa?" derin nefes aldım "Sabah telefon sessizdeydi Roland, bu yüzden görmedim muhtemelen." devam ettim "Beni çok fazla tutma çünkü dava hakkında bilgi almam gerekebilir, o yüzden ne söyleyeceksen söyle." Roland'ın iç çektiğini duydum "Bana her zaman bu kadar zalim olmak zorunda mısın bilmiyorum ama seni özlüyorum Yıldızım..." sonra ne söylediğini fark edecek olacak ki "Her neyse, akşam buluşmamızı unutmadın değil mi? Bana yemek sözün vardı. Ha ayrıca da akşam ben seni alacağım evde hazır bekle Vera." içimi çektim yine emirler yine kurallar ve yine kısıtlamalar Roland ne kadar iyi niyetle yapsa da bunlar hoşuma gittiği söylenemez hatta nefret ederdim.
Sonra onu beklettiğim fark ettim "Roland Leu, ben kendi arabamla geleceğim çünkü eve uğramaya bilirim bu yüzden benden önce orada olduğundan emin ol. Ayrıca artık yemeğe yakın seni ararım hoşça kal." demiştim bana cevap vermeden kapattım telefonu.
Aniden telefonuma bildirim geldi, ekranda ki bildirime baktığımda istediğim videoların görüntüleri gelmişti. Hızla yataktan kalktım bilgisayarımı aldım telefonu, bilgisayara bağladıktan sonra dosyalara tıkladım ilk görüntüye bastım ilki Emir'in babasının odasına girdiği katın görüntüleri idi ilk önce elinde bir tepsiyle hizmetli kız içeri girdi hemen yaklaşık bir dakika sonra çıktı.
Ondan on beş dakika sonra adamlardan biri içeriye girdi, üzerini incelediğimde kravat iğnesi yoktu uzun bir süre kaldıktan sonra dışarı çıktı, kısa bir süre sonra hizmetli kız geldi onun hemen arkasından Emir Kuznetsov ama onun boynunda kravat bile yoktu.
Dün gece olanları düşündüm o gecede boynunda kravat yoktu hatta kollarını bile katlamıştı anlaşılan dün gece Emir Kuznetsov için bile zorlu geçmişti.
Emir girdiği anda o kameralar kesilmişti sesleri dinlemeye koyuldum ama hiçbir şey duyulmuyordu nefesimi tutuyordum. Ve seslerde kesilmişti ardından zaten görüntü gitti. Ama sorun şuydu Emir içeri girene kadar kamerada bir sorun yoktu...
Diğer videoya geçtim hizmetçi kız aşağıya iniyordu, biri onu durdurdu kıza bir şeyler söylüyordu kız rahat bir şekilde cevap veriyordu ama hiçbir sorun görünmüyordu kız merdivenleri inmeye başladı. Mutfağa geçti elinde bir tabağın içinde sandviç vardı sonra kamera odasına götürdü ve hızla geri çıktı çıktı.
Diğer videoya geçtim, Emir hızla evin arka kapısından çıkıyordu sinirli bir şekilde bir şeyler söylüyordu adamlar hızla arabaya bindi Emir'de kendi arabasına ve evden ayrıldı diğer videoda orda bitmişti bunların hepsi neden bu kadar kısaydı sanki biri her şeyi Kuznetsov'un üzerine yıkmaya çalışıyormuş gibiydi. Saate baktığımda kısa bir sürem vardı yemek için alarm kurdum diğer videoyu izledikten sonra hazırlanacaktım.
En son ki videoya tıkladım Emir'in arabası ve adamların arabaları ayrılmıştı hava zifiri karanlıktı izlemeye devam ettim ama o anda telefonum çaldı hazırlanma saatim gelmişti hızla yataktan kalktım ilk işim banyoya girmek oldu hızlı bir duş aldım ve çıktım dolaba yöneldim içerisinden siyah asimetri duran, asimetri kenarları fırfırlı geliyordu onu giyindim, saçlarımı açık bıraktım birkaç takı taktım son olarak ise Lavanta kokusu baskın olan parfümümü sıktım.
O anda telefonum çaldı ekrana baktım, derin nefes alarak telefonu açtım karşıdan "Yıldızım, ben aşağıdayım." nefesimi verdim el mecbur aşağıya indim Roland arabasına yaslanmış ve kollarını birbirine dolamış gökyüzüne bakıyordu benim yaklaştığımı anlayınca "Milyonlarca yıldızın içinde tek sen bu kadar göz kamaştırıcı şekilde parlıyorsun." dedi gökyüzüne baktım gece mavisiydi gerçekten güzel gözüküyordu en son Sidelyam ile gökyüzüne bakmıştık.
Kafamı aşağıya eğdiğimde onun yeşil gözleriyle karşılaştım gayet şık giyinmişti eliyle işaret verdi geçmem için bende arabanın etrafından dolaştım oda arkamdan geliyordu kapıyı benim için açtı ve gülümsedi bende arabaya bindim, kapıyı kapattı arabanın etrafından dolandı sürücü koltuğuna yerleşti arabayı çalıştırdı ve evimden ayrıldık.
Yolda ilerliyorduk ikimizde konuşmadığımız için ilk ben sordum "Spor salonunda işler nasıl gidiyor." gözlerini yoldan ayırarak bana cevap verdi "İşler...iyi gidiyor her zaman ki gibi." kafamı olumlu salladım bana kafasını çevirdi kontrolu elinde tutmayı seven bir tipti bana bakmadan yola devam ediyordu "Bu sefer ki davan ne sayın savcım." gülümsedim "Sana ne zaman davalarımı anlattım Roland, sadece bu sefer ki daha karmaşık bunu bilmen yeterli." kahkaha attı kafasını salladı "Özür dilerim savcım bunu bir daha yapmayacağım, emin olabilirsiniz." bende güldüm bunun dışında yolu sessizlikle bitirdik.
Restoranda geldiğimde arabadan indik içeri girdiğimizde bizi masamıza yönlendirdiler ilk ben oturdum sonra Roland sonra bir garson bize menüyü getirdi, yemeklerimiz söyledikten sonra garson gitti etrafa bakarak "Ne kadar güzel sessiz ve az insan var." Roland beni izliyordu cevap verdi "Rahat yemek yiyebilesin diye burayı seçtim eğer sıradan bir yere gitseydik..." durdu nefes verdi"...ve beni görselerdi yanlış anlaşılırsın bu da beni rahatsız ederdi, Yıldız seni zor durumda bırakamam." onu izliyordum.
Gülümsedim "Biliyorum teşekkür ederim arkadaşım." içini çekti tam o esnada yemeklerimiz geldi yemekte sadece çatal ve bıçakların sesleri vardı yemeklerimizi yediğimizde Roland "Kalkalım mı artık Vera." demişti kafamı salladım ve kalktık arabaya bindik sessiz bir şekilde eve gidiyorduk uykum geldi gözlerim kapanıyordu dayanamadım sonunda uykuya yenildim o esnada üzerime Roland'ın kokusu olan yasemin ve sandal ağacı kokan ceketini örttü daha da uykumu getirdi.
Birinin beni taşıdığını hissettim gözlerimi açmaya çalıştığımda Roland'ı gördüm uykulu sesimle "Yine sana zorluk çıkardım Roland, beni yere indir kendim yürürüm." boğazdan gelen bir sesle "Daha gözlerini açamıyorsun birde yürüyeceğim diyorsun, ayrıca biraz kilo al çok hafifsin." sadece "hım anladım bakarım bir ara." o sırada beni yatağa bıraktı ve uykuya geri döndüğüm sırada alınıma öpücük kondurdu ve şefkatli bir sesle "Beni arkadaştan öte görmüyorsun ama bu benim için imkansız değil Yıldız." eğildi saçlarımı tekrar öptü ve ben uykunun kollarına hapis olduğum sırada bir şey söyledi ama ben anlayamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK PARÇALAR |DÜZENLEMEDE|
RomanceVera, adaletin soğuk yüzünü temsil eden bir savcıydı; ancak geceleri, şehrin karanlık sokaklarında, suikastçı olarak başka bir kimliğe bürünürdü. Emir ise, mafyanın acımasız dünyasında kendi krallığını kurmuş bir adamdı. İkisi de, birbirlerinin varl...