Keyifili okumlar kiraz çiçeklerim🌸
Yıldızımızı parlatmayı unutmayın⭐
------------------------------------------Ben ölmüşüm sensizlikten sen ise beni öldürmüşsün varlığınla...
Emir yüzünü düzeltmişti baskın sesle "Duydun şimdi burdan..." kafasını bana çevirdi kapıyı gösterdim "Buradan git." dedim. Ronald kafasını salladı "Sen nasıl istersen." arabasına bindi arkaya sürdü gidene kadar arkasından baktım eve yürüdüm Emir peşimden geliyordu "Nasıl bir yakınlığımız var Savcım." durdum ona döndüm "Misafirinim Kuznetsov." güldü.
Kapı açıldı Emir içeriye girmeden korumalara bir şeyler söyledi ardımdan içeriye girdi bana seslendi "Vera." arkamı döndüm "Evet." dedim bana doğru yürüdü "Hadi dışarı çıkalım." kaşlarımı çattım "Neden?" nefes aldı "Sürekli evdesin." kafamı hayır anlamda salladım "Gerek yok ama..." ellerini kabanının ceplerine koydu "Ama?" gözlerimi aşağıya eğdim bir süre öyle durdum tekrar gözlerine baktım "Benide yanında yer altına götürür müsün?" diye sordum.
Gülümsedi gecemavisi gözleri tekrar kaybolmuştu "Sen yeter ki iste Ay Işığım." arkamı döndüm peşimden geliyordu "Aç mısın?" diye sordu şimdi konuşursam sesim kısık çıkacaktı kafamı eğdim dudaklarımı ısırdım boğazımı temizledim "Hayır önceden yemiştim." sesim düşündüğümün aksine normal çıkmıştı.
Odamın önüne gelmiştim yanımda duruyordu kafamı ona çevirdim "Odana dönsene Kuznetsov!" dedim sitemle aniden "Odama gelsene." demişti gözlerimi açtım ne diyordu bu herif sesli konuşarak "Piç herif." dedim, bir an durdu gözlerini kırpıştırdı şaşırmıştı "Piç mi?" diye sordu. "Evet piç, bekar bir kadını odana çağırıyorsun." odama giriyordum geri çekildim.
Aniden kendimi başka yerde buldum sırtım kapıya yapışmıştı karşımda karanlıkta önümde duran bedene baktım "Geri çekil." dedim üzerime eğildi "Bu piç sana dokunamıyor savcım." saçları gözlerinin üzerine dökülmüştü ay ışığı sırtına vuruyordu gecemavisi gözleri daha güzel görünüyordu.
Nefes aldım kokusu ciğerlerime doldu "Bana dokunman ya da odana çağırman yanlış zaten." dedim boynuma doğru eğildi kalp atışlarını duyabiliyordum kulağıma yaklaştı "Ahh tek senin yanında bu kadar zayıfım." devam etti "Senin için piçte olurum." kafasını çekmişti gözlerini gözlerime sabitledi "Senden bir şey isteyecektim." dedi.
Kafamı çevirdim "Hep bir şeyler istiyorsun Emir." kollarını çekti "Sen olduğun için hep bir şeyler istiyorum." derin nefes aldı "Gitmem gereken bir yemek var savcım ve...kravat bağlamam lazım." sağ kaşımı havaya kaldırdım "Senin yapamadığın şeyi ben nasıl yapabilirim Emir." dedim, yüzüme baktı "Bağlamayı bilmiyor musun?" dedi.
Biliyordum hatta Erik'e öğretene kadar burnumdan gelmişti bana ise bağlamayı dedem öğretmişti o yaşlandıkça onun kravatını ben bağlardım kafamı kaldırdım "Peki, yapacak bir şey yok ama ilk önce ışığı açar mısın." anında yanıma uzandı kenara çekildim ışıklar açılmıştı.
Gözlerim kamaştığı için kıstım birkaç saniye sonra açtım etrafa baktığımda baya geniş bir odaydı ancak tek sorunu siyahtı ben burada uyusam bırak ilaç etkisini gözlerimi açamazdım. Göz gezdirdim etrafa kocaman yatağı vardı yanında iki komidin camı ormanları gösteriyordu. Bir duvarı sadece cam ile kaplamıştı iki tarafında da siyah perdeler vardı yere kadar uzanıyorlardı. Diğer tarafta oturmak için uzun bir koltuk karşısında dev ekran televizyon vardı.
Emir'e baktığımda yoktu ancak ileride yarısı açık kapı vardı muhtemelen giyinme odasıydı hiç o yöne gitmedim cama doğru yürüdüm "Yıldızlar gökyüzünden düşüyor." kelimeler sessizce kafamda yankılandı Sidelya söylerdi etraf bembeyazdı. Adım sesleri duydum arkamı döndüm beyaz gömlek giymişti dövmeleri gözüküyordu üzerinde siyah takım vardı, karşımda durdu siyah kravatını uzattı elime aldım "Biraz eğil çok uzunsun." güldü "Sende çok kısa değilsin savcım 1.70'sin." gözlerine baktım "Sende 1.98'sin yani benden 28 cm uzunsun." eğildi kravatı arka tarafından geçirdim.
Kalın tarafı uzun ince tarafını kısa bıraktım sakince sordu "Kim sana kravat bağlamayı öğretti savcım." ona baktım "Dedem." dedim uzun tarafı arkadan dolaştırıp öne getirdim "Bu ne toplantısı Emir?" işim bittiğinde geri ittim yakasını düzelttim "Sende gelmek ister misin?" şaşırtmıştı "Senin gibi mafyalar mı olacak." kafasını olumlu anlamda salladı "Evde gece tek kalma." kafamı yana yatırdım "Dün gece de çoğunlukla tektim." dedim derin nefes aldı "Freja buradaydı." demişti.
Gözlerine baktım "Kimsenin beni korumasına ihtiyacım yok Yeraltı Kralı bundan önce de tektim hep, kendimi korudum şimdi de korurum." sert tonda söyleyerek arkamı döndüm odadan çıktım bana verilen odaya girdim peşimden geldi sert şekilde kapıyı kapattı o kadar sert kapatmıştı ki ses evde yankılanmış ve neredeyse menteşeleri yerinden çıkacaktı.
İrkildim, elde değildi bir insanın bu kadar güç uygulaması normal sayılmazdı arkamı döndüm sanki irkilen kişi ben değilmişim gibi "Biraz daha öfkeni akıt." damarına basıyordum. Kollarımı göğsümün üstünde birleştirdim bana yürüdü kabul etmem gerekiyordu fazlasıyla uzun ve yapılıydı...
Ben onun yanında kısa ve zayıftım ancak duygu yönünden ben güçlüydüm sen sadece beni yanımda zayıftın. Gecemavisi gözlerinde öfke vardı burnundan soluyordu bana yürüdü karşımda durdu yere doğru eğildi bacaklarımdan tuttu un çuvalı gibi beni omzuna attı bağırdım "Manyak adam beni yere indir." sesinde öfkesini bastırmaya çalıştığı belliydi "Sen manyak ediyorsun, başkası bunları söylese şu anda ölümüştü." kapıyı açtı odadan çıktık bağırdım "Emir indir beni!" boynunu çıtlattı galiba gerçekten damarına basmıştım.
Yere bıraktı sinirle gözlerine baktım kaşlarımı çattım parmağı ile kaşımın ortasını düzeltti "Genç yaşta kırışıklıkların olacak." eline vurdum "Sen kafanı bunlara takma!" dedim sitemle "Takarım savcım sonra derler Emir Kuznetsov kırışık bir kadınla evlenmiş." hızla ona döndüm "EVLENMEK?!" sesimde hem şaşkınlık ve sinir vardı.
Ne ara siniri geçmişti bu adamın az önce kapıyı kıracaktı "Sen az önce öfkeli değilmiydin?" bu Kuznetsov'ların hepsi kafadan kontaktı "Hala öfkeliyim hatta şu anda birilerini öldürebilirim ama bunu senden çıkarmam." senden çıkarmam...
Elini uzattı "Gidelim mi Ay Işığım." eline baktım yutkundum kafamı kaldırıp baktım gözlerimin içine bakıyordu elimi uzattım soğuk ellerim onu sıcak eline değdi yavaşça kavradı biz yine yan yanaydık...yan yana kelimesi bile birleşik yazılmazdı tıpkı bizim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK PARÇALAR |DÜZENLEMEDE|
Roman d'amourVera, adaletin soğuk yüzünü temsil eden bir savcıydı; ancak geceleri, şehrin karanlık sokaklarında, suikastçı olarak başka bir kimliğe bürünürdü. Emir ise, mafyanın acımasız dünyasında kendi krallığını kurmuş bir adamdı. İkisi de, birbirlerinin varl...