Kovacs - My Love
▪︎▪︎▪︎Gözlerimi hızla araladım. Bedenim o kadar yoğun bir korkuyla sarmalanmıştı ki, çalan kapının sesini duyuyor olmama rağmen kaskatı kesilmiş halde parmağımı bile oynatamadım. Sanki yoğun bir kabustan uyanmış ve uzuvlarımın bütün kontrolünü kaybetmişim gibi, kalbim çılgınca çarparken duyduğum sesin zihnimin oyunu olduğunu düşündüm.
Ancak hayır. Kapıya hafifçe, tekrar vuruldu. Kafamı çevirip yatağın yanındaki komidinde duran saate baktım. Sırf nostaljik gözüktüğünü düşündüğüm için satın aldığım, içinde bir horoz görseli olan, içi garip yeşil ışıklı bir saatti. Ve tam şu an, sabaha karşı dördü gösteriyordu.
Evimin bir apartman dairesinde olmasını yeğlerdim. Kapıya doğru sessizce ilerlerken düşünebildiğim tek şey, bir manyak evime dadandıysa çığlığımı duyacak birilerinin olup olmayacağıydı.
Tam kapının önüne geldiğim an, tekrar aynı tık tık sesini duydum. Yerimden sıçrayacak gibi olsam da kendimi toparlayıp delikten bakabilecek cesareti topladım.
Barbaros, kafasını yere eğmiş halde bekliyordu. Kilitlendiğini dahi fark etmediğim bedenim hızla çözüldü. İçimde hala bir korku vardı ancak artık bu korku artık kendi can güvenliğime yönelik değildi. Barbaros'un bu saatte evime gelmiş olmasını garipsediğim için zihnimden onlarca hayırsız senaryo geçiyordu.
Kapıyı açar açmaz yaptığım ilk iş iyi olduğunu kontrol etmek adına telaşla bedenine bakınmaktı. Neden bunu yaptığımı bile bilmiyordum. Bir başkası gelmiş olsaydı, ilk endişem ağzından çıkacaklar olurdu. Bedenen iyi olup olmadığı değil... Bu farkındalığı bir daha sorgulamamak adına zihnimin karanlık bir köşesine iteledim.
"Barbaros?"
Cevap vermek için ağzını aralarken sanki ayakta durmakta zorlanıyormuş gibi avucunun içini kapı eşiğine dayadı. Sokak lambası arkasında kaldığından, yüz ifadesini tam anlamıyla seçemiyordum.
"Seni görmem gerekti."
"Beni endişelendiriyorsun." Kolunu tutup içeri girmesi için kendime doğru çektim. Adımları aksaktı. Yanımdan geçerken aldığım yoğun alkol kokusuna bakılırsa, adımlarının neden aksadığını sorgulamamam gerekirdi.
Kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde salona ya da mutfağa ilerlemeyip, koridordun duvarına yaslandığını gördüm. Kafasını geriye doğru atmış ve gözlerini kapamıştı. Elinde tuttuğu kasketini alıp, köşede duran askılığa yerleştirdim. Ardından paltosunun yakalarını tutup çıkarmak için yeltendiğimde yaptığı tek şey sırtını duvardan ayırıp, buna izin vermek oldu.
"Sana kahve yapacağım, gel benimle."
"Alya..." Mutfağa yöneldiğim an kolumu tutan eli, şu an yürüyemeyecek halde olan biri için fazlasıyla güçlüydü. "Kahve istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amor Fati | +18
General FictionAlya Arıkan, renklere aşık ancak hayata karşı bütün beklentisini kaybetmiş bir kadındır. Giydiği çiçekli elbiselere ve sürekli yüzünde taşıdığı sahte gülümsemelere rağmen, içinde her an her şeyden vazgeçmek üzere olan bir ruhu vardır. Barbaros Dora...