3.2. Subtrist (+18)

29.5K 714 297
                                    


Tim Booth - Dance of the Bad Angels

+18

▪︎▪︎▪︎

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

▪︎▪︎▪︎

Kahve bardağını dudaklarıma götürmeden önce sakince üfledim. Dışarıda bahar yağmuru vardı ve evde tek kalmışken, camın kenarına tünemekten başka bir şey yapasım yoktu.

Zihnim zaten yeterince meşguldü. Sokakta ıslanmamak için hızlıca yürüyen insanları seyretmek biraz olsun aklımı dağıtıyordu.

Caner'den korkmak yeterince yıpratıcıyken, şimdi bir de Serdar meselesi çıkmıştı. Üstelik bu sefer kendim için değil... Barbaros için de korkuyordum.

Göksel bütünüyle çıldırmıştı ve bunda her hakkı vardı. Serdar'a değil hesap sormak, yüzünü bile görmek istemediğine karar verdiği için onu her yerden engellemişti. Açıkçası Serdar'dan da ses gelmemişti. Hiç üzerinde durmamıştı. Ki bu... Çok daha dehşet vericiydi.

Elbette... Göksel'e tamamen dürüst olmamıştım. Bunun için kendimi ne kadar kalitesiz ve iki yüzlü bir arkadaş gibi hissediyor olsam da Barbaros'un sırlarını açığa çıkaramazdım.

Hala olan bitene dair pek fikrim yoktu. Kendimi nasıl bir belanın içine sürüklediğimi kestiremiyordum. Yine de gidip Göksel'e, Serdar ve Barbaros arasında bir mesele olduğunu dile getiremedim. Yapamadım.

Zaten Serdar'ın ona bir açıklama yapma niyeti yoktu, ne de Göksel bunu istiyordu. Haliyle... Hah. Anlatmak istesem bile, ne anlatabilirdim ki?

Bir mesele vardı. Bu kadar. Başka bir şey bilmiyordum. Ne diyebilirdim ki?

Göksel, Barbaros tehlikeli bir adam. Hatta zannediyorum ki bu onun... Mesleği. Arabasında iki silah varmış, inanabiliyor musun? Kim arabasında bile iki silah taşır ki? Özkan'ın ağzına bir silah sokmuş ve bunu yaptığı sırada, henüz tanışmıştık. Hem galiba, Serdar da aynı şekilde epey tehlikeli biri. Ah, bir de... Barbaros'un manevi bir babası varmış. Anladığım kadarıyla, o da tehlikeli biri. Bu tarz adamlara ne denir bilmiyorum, Göksel. Hangi sıfatı kullanmam gerekir? Gerçi... Bunun bir önemi var mı? Muhtemelen bir silah görsem, onun oyuncak olduğunu düşünürüm. Ve aynı yatağı paylaştığım insan yıllarca bu oyuncaklarla oynamış.

Elbette bunları diyemezdim. Ortalığın nasıl karışacağını hayal dahi edemiyordum.

Hem her şey bir yana, Göksel zaten Barbaros'tan... Pek haz etmiyordu. Bunu açıkça dile getirmese de, anlayabiliyordum. İşin kötüsü, empati kurabiliyordum.

Barbaros'un huyları beklenmedikti.

Sevgisi de, sevinci de, öfkesi de, nefreti de... Sıradışıydı. Her birini dışa yansıttığı anlar, ezberlerimi bozuyordu. Göksel'in ona ısınamaması kadar doğal bir şey yoktu.

Gözlerimi camdan alıp, köşedeki tekli koltuğa çevirdim. Birkaç gece önceki o pasif öfkesi, unutabileceğim gibi değildi.

Olanları hatırlayınca omurgamdan aşağıya bir ürperti indi. Elbisemin üzerine giydiğim hırkamı çekiştirip elimdeki kahve bardağına iyice sarıldım ve zihnimde canlanan görüntüyü sindirmeye çalıştım.

Amor Fati | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin