DakhaBrakha - Please Don't Cry
▪︎▪︎▪︎
"Sikeyim!"
Aksayan bacağımı umursamadan önce kendi arabamıza, ardından Serdar'ın arabasına koştum. Zira Barbaros'un arabasının hava yastıkları açılmıştı, kullanma ihtimalim yoktu. Ne denli hızlı hareket edersem edeyim zamanla yarışamadığımı hissediyordum, kulağımın arkasında sürekli tik tak eden bir saat var gibiydi.
"Tamam, tamam." Nefes nefese kalmış halde Serdar'ın arabasından içeri baktım. Hava yastıkları açılmamıştı.
Hızla geriye dönüp Serdar'ın yerde yatan bedeninin yanından yalpalayarak koşar adımlarla geçip Barbaros'a ulaştım. Artık vücudumdaki acıyı hissedemiyordum.
"Ne olur, gözlerini aç! Barbaros, beni duyuyor musun?" Yanaklarını avuçlayıp hafifçe aralanmış dudaklarının kıpırdamasını bekledim. "Barbaros, uyan!"
Gözlerini araladı ancak kendinde olduğunu söyleyemezdim. Bütün yüzü bembeyazdı, sol kısmı tamamen kan içinde olmasına rağmen dudaklarının renksizliğini gizleyemiyordu. Ya da ben... Öyle olacağını düşündüğüm için öyle görüyordum. Zira tek ışık kaynağım, Serdar'ın arabasının üzerimize vuran farlarıydı.
"Hastaneye gideceğiz, ne olur... Seni arabaya götürmem gerek, kalkmaya çalışmalısın."
Ellerimle kollarını sarmalayıp başını kucağıma koyarak bedenini çekmeye çalıştım ancak... Barbaros devasa bir adamdı. Değil onu arabaya kadar taşımak, birkaç metre dahi sürükleyebileceğimi zannetmiyordum.
"Hastane olmaz." Güçlükle gözlerini aralayıp, kendini zorlayarak konuşmaya çalıştı. "Rıfat." Dedi cansız bir sesle. "Rıfat'ı ara."
Aceleyle Barbaros'un pantolonunun cebine uzanıp telefonunu aldım. Şifreyi girip açana dek tam iki kez yere düşürdüm... Sonunda ekranı açabildiğimde rehberden Rıfat'ı buldum ve neden ambulansı aramak yerine onu aradığımla ilgili bir sorgulama dahi yapmadım.
Barbaros'un ya da benim başımıza bela açılması ya da tutuklanmamız umurumda olmazdı, umurumda olan tek şey yaşamasıydı. Ancak o an, bunu düşünemedim. Yalnızca Barbaros'un dediklerini yapmaya odaklanmıştım. Beynim yalnızca hayatta kalmaya odaklı haldeydi.
"Rıfat! Rıfat, Barbaros vuruldu!" Telefonun açıldığını duyar duymaz bağırmaya başladım, içimdeki panik kendini tamamen yüzeye çıkarmıştı. "Serdar-" Cümleme nasıl devam edeceğimi bilemeyip kekeleyerek sustum. "...Vurdu!"
"Alya, sakin ol. Neresinden vuruldu? Bilinci yerinde mi?" Her ne kadar benden sakin olmamı istese de Rıfat'ın telaşını sesinden anlayabiliyordum. "Neredesiniz?"
"B-bilmiyorum! Ormanlık bir yol. Karnından vuruldu, çok kanaması var."
"Tamam, geldiğiniz yolu geri dönebilir misiniz, Alya?" Rıfat telefonu kulağından uzaklaştırıp birilerine bağırarak emirler vermeye koyuldu ancak ne dediğini zerre anlayamıyordum. "Ana yola indiğinde sizi karşılayacaklar. Her hastaneye gidemezsin, anlıyor musun Alya?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amor Fati | +18
Ficción GeneralAlya Arıkan, renklere aşık ancak hayata karşı bütün beklentisini kaybetmiş bir kadındır. Giydiği çiçekli elbiselere ve sürekli yüzünde taşıdığı sahte gülümsemelere rağmen, içinde her an her şeyden vazgeçmek üzere olan bir ruhu vardır. Barbaros Dora...